ABD elçisi Ricciardone ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Sinirlioğlu görüşmesi, sıradan bir diplomatik ziyaretin çok ötesine geçti. Serkan Demirtaş masaya yatırılan konuları değerlendirdi.
Abone olABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone'nin Perşembe günü Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile yaptığı 2 saat 15 dakikalık görüşme, sıradan bir diplomatik ziyaretin çok ötesine geçerek iki ülkeyi ilgilendiren tüm konuların masaya yatırıldığı bir gözden geçirme seansına dönüştü.
İran, Irak, Suriye gibi uluslararası konuların yanısıra Türkiye'deki uzun tutukluluk ve ifade özgürlüğü sorunlarının da ele alındığı görüşmeden sızan bilgiler, iki müttefik ülkenin bu konularda giderek ayrıştığını gözler önüne koyuyor.
Bu görüş ayrılıklarını gerginliğe dönüştürense Büyükelçi Ricciardone'nin aralarında üst düzey askeri yetkililer, şiddet içermeyen protesto gösterisinde bulunan öğrenciler, profesörlerin de olduğu yüzlerce kişinin muğlak suçlamalar nedeniyle tutuklanmasına yol açan Türk yargı sistemini açıkca eleştirmesi oldu.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Adalet ve Kalkınma Partisi Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, büyükelçiyi basında sert ifadelerle eleştirirken, Ricciardone'yi yüzyüze uyarma görevi de Sinirlioğlu'na düştü.
ABD: Büyükelçi görüşlerimizi aktardı
Dışişleri Bakanlığı'nda bu görüşmenin yapılmasından sadece birkaç saat sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nulland, Ricciardone'nin sözlerinin Washington'un görüşünü yansıttığını belirtirken, yeni Dışişleri Bakanı John Kerry'nin de uygun fırsat olduğunda bu düşünceleri kamuoyuna aktaracağı konusunda Ankara'ya bir uyarı göndermeyi ihmal etmedi.
Nulland, "Türkiye'nin dostları ve müttefiklerinin sorumluluğu, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunmasının güçlendirilmesi, gazeteciler, blog yazarları için ifade özgürlüğünün korunmasında düzenli ilerleme göstermesinin önemine saygılı biçimde işaret etmeye devam etmektedir," diyerek, Washington'un üzerinde hassasiyetle durduğu noktaların da altını çizmiş oldu.
Ülkelerin insan hakları alanındaki performanslarını değerlendiren ABD İnsan Hakları Raporu'nun da gelecek ay yayımlanacağı gözönünde bulundurulduğunda ve içeriğinin Ricciardone'nin ifadeleri doğrultusunda olacağı öngörüldüğünde, mevcut gerginliğin gelecek dönemlere de yansıyabileceği kaydediliyor.
Terörizm de ayrılıklar listesinde
Görüş ayrılıkları bu konuyla sınırlı değil.
DHKP/C'nin ABD Elçiliği'ne dönük canlı bomba saldırısıyla beraber yeniden gündeme gelen ''uluslararası terörizmle işbirliği'' konusunda da Washington'un eleştirileri var.
Ricciardone, TBMM'de kabul edilen Terörizmin Finansmanın Önlenmesi Kanunu'nun OECD'ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü tarafından yeterli bulunmadığını anımsatırken, Türk yasalarının sadece Türk devlet kurumlarına dönük saldırıları terörizm kapsamında gördüğünü, bu nedenle başta El Kaide olmak üzere küresel terör ağlarına karşı işbirliği yapılamadığını söylemişti.
Batılı diplomatlar, kabul edilen kanunun teröristlerin ve onların destekçilerinin malvarlıklarının dondurulması ve para transferlerinin engellenmesi konusunda karmaşık ve bürokratik bir mekanizma getirdiğini ve bu nedenle etkin uygulama şansının kalmadığını kaydediyorlar.
İki ülkenin görüşlerinin giderek ayrıştığı bir başka konu ise Irak. ABD, Irak'ta mevcut Bağdat-Erbil anlaşmazlığı çözülmeden Türk şirketlerinin Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile petrol ve doğalgaz anlaşmaları imzalamalarından ve Türkiye'nin de özerk yönetimle bir boru hattı inşası için masaya oturmaya hazırlanmasından duyduğu rahatsızlığı saklamıyor.
Bu gelişmelerin Irak'ın bölünmesi ve çok şiddetli bir çatışma zemin yaratacağı kaygısını dile getiren Washington, bu sürecin İran'ın bölgedeki etkinliğini daha da artıracağı uyarısında da bulunuyor. Türkiye ise Kuzey Irak'ın zenginliklerine sırtını dönmeyeceğini belirtirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "ABD'nin dahline rağmen" bu ticari ilişkinin süreceğini açıkladı.
'Radikal dini unsurlar' rahatsızlığı
Suriye'de mevcut rejimin devrilmesi konusunda aynı noktada olan Ankara ve Washington, bunun nasıl ve hangi takvimde gerçekleştirileceği konusunda farklı düşüncedeler.
Türkiye, bu süreçte ABD'nin gerekli desteği vermeyerek, kendisini yalnız bıraktığını düşünürken; ABD ise Suriye'de giderek güçlenen radikal dini unsurlar konusunu Türkiye'nin hafife almasından rahatsızlık duyuyor.
Rejimin devrilmesi durumunda siyasi dönüşüm süreci ve ülkeyi yönetecek yeni kadrolar konusunda olabildiğince net bir tablo görmek isteyen ABD, bu nedenle Türkiye'nin "bu iş bir an önce olsun" çağrılarına yanıt vermiyor.
İki ülkenin sık sık karşı karşıya geldiği bir başka konu ise İsrail.
Ziyarette anlaştılar
Türk yetkililerin İsrail'in Suriye'ye dönük askeri operasyonuna verdiği reaksiyonda Şam yönetimini İsrail'e karşı tepkisiz kalmakla suçlaması Washington'da ciddi rahatsızlık yarattı.
ABD Dışişleri Sözcüsü Nulland, "kışkırtıcı" olarak tanımladığı bu açıklamalar nedeniyle Ankara'nın uyarıldığını söyledi. Ricciardone'nin temasları sırasında da bu konunun gündeme geldiği kaydediliyor.
Ricciardone ve Sinirlioğlu'nun üzerinde uzlaştığı ender konulardan biri, ilişkilerdeki bu sorunlu konuların ele alınması için üst düzey ziyaretlerin gerçekleştirilmesi oldu.
Her ne kadar Başbakan Erdoğan'ın olası Beyaz Saray ziyareti için bir tarih belirlenememiş olsa da iki ülke dışişleri bakanlarının kısa sürede ya Ankara ya da Washington'da biraraya gelmeleri öngörülüyor.