Ülkedeki eğitim sisteminin adaletsizliğine ve kaynak azlığına tepki gösteren on binlerce gösterici başkent Santiago sokaklarını doldurdu.
Abone olŞili'de iki yüz bine yakın öğrenci ve öğretmen başkent Santiago sokaklarındaydı.
Ülkede kapsamlı eğitim reformu talep edilen yürüyüşe katılımın, 1990'da diktatörlüğün sona ermesinden bu yana ulaşılan en yüksek rakam olduğu tahmin ediliyor.
Dünkü yürüyüşü düzenleyen organizasyon komitesinden yapılan açıklamada, gösteriye yüz seksen bin kişinin üzerinde katılım olduğu belirtildi.
Büyük ölçüde gerilimsiz geçen yürüyüşün sonlarına doğru polisle bir grup gösterici arasında ufak çapta çatışma yaşandı.
Şili'de dört ay önce başlayan öğrenci eylemlerine, eğitim sisteminin adaletsizliğine ve eğitime yetersiz kaynak ayrılmasında karşı duyulan tepkiler yol açmıştı.
Gösteriler sırasında 16 yaşındaki Manuel Gutierrez Reinoso polis kurşunuyla hayatını kaybetmişti.
Büyük uçurum
Şili'deki eğitim sistemine dair eleştirilerin başında özel okullar ile devlet okulları arasındaki uçurum geliyor.
Öğrenci hareketi tarafından talep edilen, kaynak azlığı sebebiyle eğitim kalitesi düşük olan kamu üniversiteleriyle, yalnızca zenginlerin gidebildiği özel üniversiteler arasındaki farkın ortadan kalkması.
Dünkü gösteriye katılanların da ifade ettikleri üzere, talepleri devletin eğitim alanının kontrolünü eline alması ve eğitime ayrılan bütçenin artırılması.
Göstericiler ayrıca, yoksul öğrencilere kredi yerine burs sağlanması ve eğitim alanında kar amaçlayan kurumlara izin verilmemesini talep ediyorlar.
Dört aydır artarak devam eden öğrenci gösterilerinin ardından devlet başkanı Sebastian Pinera, eğitim reformu sözü vermiş ve eğitim alanına 4 milyar dolarlık ek kaynak ayrılacağını açıklamıştı.
Ancak Pinera, eğitim alanının tümüyle devlet kontrolüne alınmasını ve ücretsiz eğitim taleplerini sert bir şekilde reddediyor.
Reform sözü veren Başkan Piniera, öğrenci gösterilerinin ortaya çıktığı dönemde "herkes ücretsiz eğitim ve sağlık hizmeti istiyor ama birilerinin onlara hiçbir şeyin bedava olmadığını, birilerinin bunların bedelini ödediğini anlatması lazım" demişti.
Hedef hükümet değil neo-liberal model
Öğrenci hareketi ise devlet başkanının söz verdiği reformların yeterli olmayacağını, 1973 ile 1990 arasında yaşanan askeri yönetim sırasında kurulmuş eğitim sistemini düzeltemeyeceğini savunuyorlar.
Öğrenci hareketinin liderlerinden Camila Vallejo, insanların eğitim alanında yaşanan krizin diktatörlük döneminde yerleştirilen modelin krizi olduğunu anladıklarını söylüyor.
Vallejo bu sebeple, sürdürdükleri hareketin şu anki hükümete karşı bir tepki değil neo-liberal modele bir itiraz olduğunu belirtiyor.
Şili'den bildiren BBC muhabiri Pigeon Long, ülkedeki toplumsal havanın 1980lerden bu yana ilk kez bu kadar muhalif doğrultuda ilerlediğini belirtiyor.
Long, ülkedeki muhalefetin öğrenci hareketiyle sınırlı olmadığını, hidro-elektrik santrallere karşı çevrecilerin, maden işçilerinin, eşcinsel haklarını savunanların, çalışma güvenliği talep eden ulaştırma işçilerinin, ve köylülerin kısa zaman içinde sokaklara döküldüklerine dikkat çekiyor.
Long'un konuştuğu eski eğitim bakanı Jose Joaquin Brunner'a göre Şili'de yaşananlar ülkede Amerikan modeli, radikal serbest piyasa fikrinin benimsenmiş olmasına dayanıyor.
Brunner, Şili'de ABD'de olduğu gibi piyasaların aşırı derece özgür bırakıldığı ve sağlıktan eğitime her alanı kendi mantığında dönüştürdüğü bir sistem hakim.
Brunner, bu yüzden de derinden hissedilen bir huzursuzluğun ülkeye yayılmış olduğunu düşünüyor.