2011 öğrenci hareketinin sembolü olan Camila Vallejo da dahil dört lideri yeni Şili parlamentosunda. Gündemlerinde eğitim reformu, anayasa değişikliği, insan hakları ve sosyal adalet var.
Abone olCamila Vallejo Şili öğrenci hareketinin simgesi haline geldiğinde yıl 2011'di
Karizması, hitabet gücü ve cazibesi ile uluslararası basında, tipik göz kamaştırıcı Latin Amerika devrimcisi modeline tam tamına oturdu.
İspanya'dan ABC gazetesi onun için "Şili'nin Che Guevera'sı" tanımını kullanmış, Guardian onu Meksika'daki Zapatista hareketinin lideri Subcomandante Marcos'a benzetmişti.
Aradan üç yıl geçiverdi ve Vallejo hala siyaset sahnesinde, ama barikatlarda değil parlamentoda.
Gençlik lideri, Salı günü yemin ederek Şili kongresindeki görevine başladı.
Kasım ayında yapılan genel seçimlerde Santiago'nun La Florida bölgesinde Komünist Parti adayı olan Vallejo, oyların yüzde 44'ünü almayı başarmıştı.
Vallejo, aradan geçen üç yıl içinde anne de oldu. Kızını bütün mitinglere ve Valparaiso'da yapılan yemin törenine götürdü.
"Adela her yere benimle geliyor. İleride ona iktidarın el değiştirdiği o günlerde sen de benimleydin diyebilmek istiyorum" diyor.
Vallejo gibi parlamentoya giren üç eski öğrenci lideri daha var. Hepsi de daha yirmilerinde. 25 yaşındaki Vallejo ise yeni kongrenin en genç üyesi oldu.
Sokağın gücü
2010'da yapılan geçen seçimlerde kimsenin adını duymadığı bir grup genç insanın meclise girmesi inanılmaz bir başarı.
Geçen seçimden yalnızca bir yıl sonra eğitim reformu talebi aradan geçen yıllarda onbinlerce insanı Şili sokaklarına döktü. Bazı gösterilere yüzbini aşkın insan katıldı.
Bunlar Şili'nin 1990 yılında 17 yıl süren General Augusto Pinochet diktatörlüğünden sonra demokrasiye dönüşünden bu yana tanık olunan en kitlesel gösterilerdi.
Bu gösterilerin en ön saflarında ise Camila Vallejo ve yine o yılın öne çıkan öğrenci liderlerinden Giorgio Jackson vardı.
Giorgio Jackson, demokratik bir rejim içinde büyümenin genç kuşağın ufkunu açtığını, dünyaya bakışını değiştirdiğini söylüyor.
Son seçimlerde o da Santiago merkez bölgesinden yüzde 48 oy alarak kongre üyeliğine seçildi.
"Bizim hikayemiz Pinochet diktatörlüğünün son yıllarında doğmuş olmakla başlar. Biz demokraside büyüdük ve bu demokrasinin ne olması gerektiği konusundaki beklentilerinizi hızla değiştiren bir şey" diyor.
Jackson sürdürüyor: "Şu anda 60'larında ve 70'lerinde olan insanlar için diktatörlükten demokrasiye geçiş zaten çok büyük bir başarıydı. Onlar bununla mutlu olabiliyor. Ama bizim kuşağımız sınırları zorlamak, demokrasiyi ilerletmek istiyor. Biz statüko ile varolanla yetinemiyoruz."
Komünistler iktidarda
27 yaşındaki Jackson parlamentoya bağımsız milletvekili olarak girdi. Tıpkı diğer eski öğrenci liderlerinden 28 yaşındaki Gabriel Boriç gibi.
Camila Vallejo ve diğer bir öğrenci lideri 26 yaşındaki Karol Cariola ise Komünist Parti'yi temsil ediyorlar.
Komünistler 2006 ile 2010 arasında devlet başkanı olan ve Aralık ayında yeniden seçilen Michele Bachelet'in liderliğindeki koalisyonun parçası.
Son yıllardaki öğrenci gösterilerine cevap olarak Bachelet, hükümet programının odağına eğitim reformunu koydu.
Fakat, Vallejo, Jackson ve diğer öğrenci liderlerini kongreye girip, yerleşik siyasi yapıların parçası olarak, davalarına ihanet etmiş olmakla suçlayanlar da var.
Vallejo ise bunu, "sokakların sesinin duyulmasını garanti etmek için gerekli bir adım" diye tanımlıyor. Jackson da öğrenci hareketinin büyük çoğunluğunun kararını destekliyor göründüğünü söylüyor.
Jackson bağımsız milletvekili olarak Bachelet hükümetine "kerhen" destek vereceğini, yani yalnızca doğru bulduğu noktalarda yanında olacağını da vurguluyor.
Öğrenci liderleri eğitim reformu dışında kongrenin yeni bir anayasa hazırlanması için bir kurucu meclis oluşturulması konusunda da ısrarcı olacaklarını söylüyorlar. Yeni bir seçim sistemi, Şili'nin yerli halklarının haklarının tanınması ve ülkede zenginlerle yoksullar arasında giderek büyüyen gelir uçurumunun kapatılmasına yönelik ekonomi politikaları savunuyorlar.
Allande'den Bachelet'e
Salı günü gerçekleşen hükümet değişikliği Şili için sembollerle örülü bir törendi.
Michele Bachelet 2006 yılında ilk kez devlet başkanı seçildiğinde Şili'nin ilk kadın başkanı olarak tarihe geçmişti. Bu kez de son elli yıldır ikinci kez göreve seçilen ilk devlet başkanı oldu.
Şili senatosunun ilk kadın başkanı olan Isabel Allende, ikinci kez görev alacak olan Bachelet'in boynuna başkanlık kuşağını taktı. Ve böylece Şili tarihinde ilk kez başkanlık kuşağı kadından kadına geçmiş oldu.
Bu iki kadının yaşam hikayeleri de 1973 darbesi ve onu izleyen diktatörlük yıllarıyla sıkı sıkıya bağlantılı.
Isabel Allende, General Pinochet tarafından devrilen sosyalist devlet başkanı Salvador Allende'nin kızı.
Bachelet'in o yıllarda hava kuvvetlerinde pilot olan babası ise darbeden sonra vatana ihanetle suçlanarak tutuklanmış ve işkence gördükten sonra cezaevinde ölmüştü.