Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı
Abone olİNTERNETHABER- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Şike Yasası'nı veto etmesi ardından AK Parti'de yükselen muhalif seslerin başını çeken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, söylediklerinden pişman oldu.
Vetonun ardından "Bu yasayı bir daha Meclis'e getirmeye cesaret edemezler" sözünü söylediğini anımsatan Arınç, "Benim en büyük yanlışım bu sözü söylememdir. Meclis'teki vekillerin de benim gibi düşüneceklerini sandık" sözleriyle duygularını dile getirdi.
CNN Türk'te canlı yayına katılan Başbakan Yardımcısı Arınç, gündeme ilişkin soruları yanıtları. Kendisine yöneltilen soruların başında ise kuşkusuz uzun süre muhalefet ettiği şike yasası vardı.
BİRİLERİNİN GÖZÜ FAL TAŞI GİBİ AÇILDI
Sporda şiddetin önlenmesine ilişkin kanunun Meclis'ten ilk geçtiği dönemde herkes tarafından alkışlandığı anımsatan Arınç, şike iddialarıyla tutuklamalar başlayınca ve ceza süreleri 100 yıllları bulunca 'herkesin gözü fal taşı gibi açıldı' dedi.
VETOYU OLUMLU BULDUM
Hukuki düzenlemelerle ilgili "Bir ifrat bir de tefrit vardır" diyen Arınç, "İlk düzenlemede 'ifrat' yani en yüksek, ikinci tasarı ise 'tefrit' yani en düşük cezalar vardı" dedi ve şunları söyledi.
"Ben Sayın Cumhurbaşkanı'nın vetosunu olumlu buldum. Cumhurbaşkanı'nın da eleştirdiği nokta cezalar arasındaki dengesizlikti. Meclis'in yapması gereken bu dengeyi korumaktı. Yeni bir düzenleme yapıp onu Köşk'e göndermesi gerekirdi. Benim bu düzenlemeyle ilgili endişelerim halen sürüyor."
MHP VE CHP DÜRÜST DEĞİL
MHP ve CHP'nin şike yasasına destek vermiş gibi görünmesine karşın oylamaya katılmadıklarını da söyleyen Arınç, "CHP'deki 13 milletvekilinin 10'da 9'u oy kullanmamış. MHP'deki 52 vekilin 12-13'ü oy kullanmamış. AK Parti tüm eleştirilere karşı ortak hareket etti. Farklı düşünceler olabilir AK Parti'de ama bu bizim zenginliğimizdir. Herkes düşüncesini söyler ama kanunun çıkmasına engel çalışmaların içine girmez" dedi.
TEK YANLIŞIM
"Benim bu süreçte tek yanlışım var" diyen Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"5 dönemdir parlementoda olan benim, 'bu kanunu bir daha getirmeye cesaret edemezler' sözlerim yanlıştır. Meclis'in yasama yetkisi vardır. Cumhurbaşkanı'nın geri gönderme gerekçesini büyük bir sevinçle karşıladım. Diğer vekillerin, özellikle de muhalefetteki vekillerin beni gibi düşüneceğini sandım. Benim şunu bilmem gerekirdi:
Meclis, her koşulda yeni bir yasal düzenleme yapılabilir. Ben neler görmüş, geçirmiş bir insandım. Bunu düşünüp o sözü söylememem gerekirdi."
O KADAR DENSİZ DEĞİLİM!
Arınç, Başbakan Erdoğan'ın ameliyat sonrası siyaset sahnesinden uzak kaldığı dönemde Bursa Osmangazi'de söylediği "Ben Erdoğan'a biat etmeyen adamım" sözlerinin de yanlış anlaşıldığını söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın kendisinin ne demek istediğini çok iyi bildiğini de söyleyen Arınç, o sözü söylemesindeki nedenleri şöyle aktardı.
"Bu güne kadar MSP'yi gördüm, RP'de FP'de görev yaptım. Bizi suçlayanlar hep dini argümanlar kullandılar. 'Bunlar körü körüne her şeye biat ederler' dediler. Osmangazi ilçe başkanımızda 'Ben Tayyip Erdoğan'a biat eden biriyim. Ne söylerse onun sözüne uyarım' demesi beni bu yüzden rahatsız etti ve konuşmasını düzelmesini istedim.
'Bizim partimizde biat kültürü yok' dedim ve kendimden örnek verdim. 'Ben Erbakan'ın yanında çalıştım ona bile biat etmedim' dedim.
Oysa ki bu konuşmayı 'Tayyip Bey hasta, adamın dediğine bak' diye beni eleştirdiler. Ben o sözleri Başbakanımızı hedef alarak söyleyecek bir densiz değlim. Başbakanımız benim söylediğim sözün ne anlama geldiğini çok bilir."
AK PARTİ'DE 3 GRUP VAR İDDİASI CİDDİ DEĞİL
Şike tartışmaları sonrası kamuoyunda sıklıkla tartışılan "Ak Parti çatırdıyor" sözlerini de değerlendiren Arınç, iddiaları yalanladı:
"Bu iddiaların hiçbiri ciddi değil. Bunlar AK Parti içinde çatlak olsun diye yazılanlar. Bu iktidarın yıpranmasını steyenler var. Bizi bazen İran'a bazen Malezya'ya benzettiler. Bir parti düşünün ki 3 kez milletvekili seçiminde oyunu arttıyor. Bu Türk siyasi tarihinde pek görülmüş bir şey değil. Bizim aldığımız oylar birilerini çok ürkütüyor. 'Bu partiyi bir yerinden mutlaka eritmeliyiz' diye düşünüyorlar. Biz geçmişte neler gördük. Biz birbirimize güvenen, birbirimize sözveren insanlarız. Şikeymiş , başka birşeymiş bunlar birşey değil. Ben partimi eleştiririm ama ona zarar verecek birşey yapmam, geri dururum. Bu da her partide olması gerekendir."