Uzmanlar, sihir unsuru içeren dizileri izlerken, anne babaların çocuklarına doğruyu anlatması gerektiğini söyledi.
Abone ol Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sihir unsuru içeren dizileri izlerken, anne babaların çocuklarına yanlışı ve doğruyu anlatması gerektiğini söyledi.Tarhan, yaptığı açıklamada, 7-8 yaşına kadar çocukların gerçeklik duygusunun gelişmediğini, sanalla gerçek arasındaki farkları ayırt edemediğini ifade ederek, özellikle 0-6 yaş arası çocukların bu dizilerdeki sihirleri gerçek gibi algılayabileceklerini belirtti.
Çocuklarla ebeveynlerin, dizilerden ne anladıklarını ve aslında ne anlatılmak istendiğini konuşmaları gerektiğini vurgulayan Tarhan, “Çocuk, bir şey izlerken kafasında kavramlar oluşur. Bu tür dizileri izlerken de anne babalar çocuklarına yanlışı ve doğruyu anlatmalı. Yani bu yaşlarda çocuklara 'gerçek algılama' öğretilmeli” diye konuştu.
“ÇOCUĞU TEMBELLİĞE İTEBİLİR”
Sihir unsuru içeren dizilerin bazı olumlu yönleri de olabileceğini belirten Tarhan, şunları kaydetti:
“Bu tür dizilerin içeriğinde, iyilik yapmak ve kötülüklere karşı savaşmak gibi bazı toplumsal değerler var. Ayrıca, çocukların hayal dünyasını da genişletiyor. Zihinsel becerilerine katkı sağlıyor. Ancak, hayal kurmak zamanla çocuğu tembelliğe itebilir. Ya da gerçeklerden kaçıp, egosunu tatmin etme, kolaycılık ve zahmete girmeden elde etme yoluna götürebilir. Çünkü çocuk, gerçek dünyada yapamadığını hayal dünyasında yaparak kendini rahatlatıyor. Bu da çocuğu tembelliğe itiyor.”
Tarhan, çocukların haftada 20 saatten fazla televizyon izlemelerinin risk oluşturduğuna işaret ederek, ebeveynlerin mümkün olduğunca çocuklarını gözlemlemeleri gerektiğini, böylece çocuklarını olumsuz etkilerden koruyabileceklerini belirtti.
“GERÇEKLİKTEN UZAK BİR DÜNYA SUNUYOR”
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Öznur Özdoğan da sihir unsuru içeren dizilerin, eylem gücü olmayan, gerçeklikten uzak, hayal dünyasında yaşayan çocuklar yetiştirdiğini söyledi.
Özdoğan, sihir unsuru içeren dizilerin çocukların eylem yapma güçlerini elinden aldığını ifade ederek, izletilmemesi gerektiğini belirten Özdoğan, şunları söyledi:
“Bu tür diziler, çocukların hayal dünyalarını etkileyerek, onların dünyayı bu dizilerdeki gibi sihirli algılamalarına neden oluyor. Çocukları, her şeyin hemen olacağına inandırıyor. Sonra sabırsız, aceleci bir toplum ortaya çıkıyor. Ayrıca, bu diziler gerçeklikten uzak bir dünya sunduğu için çocukları eylemsizliğe de yönlendiriyor ve onların zihinlerinde gerçek olmayan bir hayal dünyası yaratıyor.”
Bu tür dizilerin, çocukların zihinlerindeki “Allah” kavramını da yanlış oluşturduğunu belirten Özdoğan, “Çocukların zekaları somut zekalardır, soyutlukları algılayamazlar. Bu dizilerle çocuklar, bilimsel olarak “Tanrı tasavvuru” diye adlandırılan 'Yaratıcı' imajını da yanlış anlıyorlar. Çocuklar, Allah'ın insanları sihir yaparak yarattığını düşünmeye başlıyor” dedi.
Sihir unsuru içeren dizilerin televizyon kanallarında özellikle çocukların izleyebileceği saatlerde yayınlandığını belirten Özdoğan, şunları kaydetti:
“Bu dizilerin kalkması konusunda belki bireylerin yetkileri yok. Fakat herkesin, bu dizileri çevresine, yakınlarına, çocuklarına izletmeme gibi bir gücü var. Yani, aile olarak o düğmeye basma gibi çok güzel bir yetkimiz var. O zaman bu konuda daha bilinçli davranabiliriz ve çocuklarımıza bu dizileri izletmeyebiliriz. Nasıl sağlığımıza sakıncalı şeyleri yemiyorsak, bu dizileri de izlememeliyiz. Çünkü bu diziler de ruh sağlığımız için zararlı.”
“AİLELER FİLTRE GÖREVİ ÜSTLENMELİ”
Büyü ve sihir içeren dizilerin çocukların ilgisini çektiğini belirten Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ahmet Çevikaslan da şunları söyledi:
“Kötülerin hakkından gelen çocuk kahramanlar, isteklerini yaptırmak amacıyla büyüklere kafa tutan küçükler, oyunbazlık yapan çocuklar ve doğa üstü güçler çocukların bu dizileri izlemelerine neden oluyor. Ekranlardaki çocuk karakterler, gerçek hayattakilere göre daha başarılı, güçlü, zeki ve bazen de üstün güçlerle donatılmış durumda ve hep iyiler kazanıyor. Bu durum ise çocuğun günlük yaşamdaki davranışlarını olumsuz yönde etkiliyor.”
Kendisine gelen hastalar arasında ailelerine cep telefonu aldırmak için kavga eden çocuklar ve okulda kendi aralarında cin, büyü ve sihir sohbetlerinden etkilenen çocukların başı çektiğini vurgulayan Çevikaslan, sihir ve büyü içeren dizilerin yapımcılarına ve ailelere tavsiyede bulunarak, “Çocuk izleyicilerin duygusal ve zihinsel özellikleri hesaba katılmalı. Yapımcıların sorumluluğu yanında, anne babaların da evlerinde bu tür diziler için çocuklarına filtre görevi üstlenmeleri gerekiyor” diye konuştu.