BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,74
ALTIN 2.962,77
HABER /  GÜNCEL

Sigara en başta kalbi vuruyor

Sağlık uzmanları sigaraya dikkat çekerek ''Günde 4 sigara içmenin, hatta pasif olarak içmenin bile kalp damar hastalığı riskini artırdığı kanıtlanmıştır'' dedi.

Abone ol

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Türk Kardiyoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, kalp damar hastalıkları konusunda sigara içiminin Türkiye'deki en yaygın risk faktörü olduğunu belirterek, ''Günde 4 sigara içmenin, hatta pasif olarak içmenin bile kalp damar hastalığı riskini artırdığı kanıtlanmıştır'' dedi. Sağlık Bakanlığı'nın yayın organı Diyalog'un bu ayki sayısında, Prof. Dr. Tokgözoğlu'nun ''kalp damar sağlığı''na ilişkin yazısına da yer verildi. Buna göre, Tokgözoğlu, ''çağın salgını'' olarak nitelendirilebilecek kalp ve damar hastalıklarının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de önemli bir sağlık sorunu ve erişkinlerde en sık görülen ölüm nedeni olduğunu kaydetti. Türkiye'deki ölümlerin yaklaşık yarısının kalp ve damar hastalıklarına bağlı olduğunu belirten Tokgözoğlu, ''Ülkemizde kanserden ölen her 1 kişiye karşılık 4 kişi kalp damar hastalıklarından yaşamını yitirmektedir. Trafik kazalarında ölen her 1 kişiye karşılık ise 30 kişi kalp damar hastalıklarından vefat etmektedir'' dedi. Tokgözoğlu, Türkiye'nin diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında koroner kalp hastalığına bağlı ölümlerde kadınlarda ilk sıralarda, erkeklerde ise ilk beşte yer aldığını, bunun endişe verici olduğunu belirtti. RİSK FAKTÖRLERİ Kalp damar hastalıklarının en sık görülen türünün aterosklerotik koroner kalp hastalığı olduğunu ifade eden Tokgözoğlu, bunun ateroskleroza (damar sertliği) bağlı olarak kalbi besleyen damarların daralması sonucu oluştuğunu anlattı. Aterosklerotik kalp damar hastalıklarının kesinlikle yaşlanmanın kaçınılmaz sonucu olmadığını vurgulayan Tokgözoğlu, şunları kaydetti: ''Risk faktörlerinin birçoğu yaşam tarzıyla ilgilidir ve önlenebilir niteliktedir. Genetik eğilim ise henüz değiştirilememektedir. Ailede birinci derece erkek akrabalarda 55, kadın akrabalarda 65 yaşından önce koroner kalp hastalığının bulunması kişide koroner kalp hastalığı gelişmesi için önemli bir risk faktörüdür. Ancak, en az genetik nedenler kadar önemli bir başka etmen çevresel risk faktörleridir. En önemli çevresel risk faktörleri sigara, kan basıncı- yani tansiyon- yüksekliği, şeker hastalığı ve kan yağlarının uygun düzeyde olmaması (kolesterol düzeylerinin yüksek olması, iyi kolesterol olarak adlandırılan HDL'nin düşük olması.) Özellikle bel çevresinde yoğunlaşan şişmanlık, kalp damar hastalığı riskini artırır. Son zamanlarda psikososyal stresin de kalp damar hastalıkları için bir risk oluşturabileceği düşünülmeye ve yeni çalışmalarda kanıtlanmaya başlanmıştır.'' Tokgözoğlu, bu risk faktörlerinin birden fazlasının bulunmasının kişinin riskini toplayarak değil, katlayarak artırdığına dikkate çekti. Çocuklarda daha çok doğumsal kalp hastalığı ve romatizmal kalp hastalığı görüldüğünü ifade eden Tokgözoğlu, ''Aterosklerotik kalp damar hastalığının temelleri çocukluk yaşlarında atılır. Doğru ve dengeli beslenme alışkanlıkları ilköğretim çağlarında aileleri, öğretmenleri tarafından çocuklara verilmeli ve düzenli egzersiz alışkanlıkları yerleştirilmelidir'' dedi. Sigara içiminin Türkiye'deki en yaygın risk faktörü olduğunu vurgulayan Tokgözoğlu, ''günde 4 sigara içmenin, hatta pasif olarak, yani bulunulan ortamda başkasının sigara içmesinin bile kalp damar hastalığı riskini artırdığının kanıtlandığını'' bildirdi. KAN YAĞLARI, ŞEKER HASTALIĞI, ŞİŞMANLIK Çevresel risk faktörlerinden kan yağları, şeker hastalığı ve şişmanlık konularına değinen Tokgözoğlu, bu konuda şunları ifade etti: ''Kişinin kandaki yağ değerlerini kalıtsal özelliklerin yanı sıra beslenme ve egzersiz alışkanlıkları belirler. Hayvansal yağlar kolesterol düzeylerini artırır. Zeytinyağının ise HDL (iyi kolesterol) düzeyini artırıcı özelliği vardır. Sigara HDL düzeylerini düşürür. Düzenli egzersiz LDL'yi (kötü kolesterol) düşürürken HDL'yi artırır. Şeker hastalığı damar sertliğine bağlı kalp hastalığı riskini 1.6 kat artırmaktadır. Şeker hastalığı olan kişilerin kalp damar hastalığından korunmak için hekim kontrolünde şeker kontrolü, kan basıncı ve diğer risk faktörlerinin modifikasyonunu agresif olarak yaptırmaları gerekir. Şişmanlık özellikle karın bölgesinde yoğunlaşırsa kalp hastalığı riskini daha fazla artırmaktadır. Karın çevresinin erkeklerde 102 cm, kadınlarda 88 cm üzerinde olması halinde kalp damar hastalığı riski artmaktadır.'' KALP DAMAR SAĞLIĞI NASIL KORUNMALIDIR? Kalp damar sağlığının korunması için yapılması gerekenleri de anlatan Tokgözoğlu, bunları şöyle özetledi: ''Sigara kullanımı yoğun halk eğitimi ve caydırıcı politikalarla azaltılmalıdır. Çocukluk yaşlarından itibaren sağlıklı bir diyetin uygulanması, daha az hayvansal yağ, et ve tuz; daha fazla sebze meyve içeren bir beslenme alışkanlığının kazanılması gerekmektedir. Batı tipi diyet, 'fast food' ve işlenmiş gıdalar mümkün olduğu kadar az tüketilmelidir. Her yaşta fizik aktivitenin artırılması desteklenmelidir. Halkın eğitimi ile kişilerin kendi kan yağları ve kan basıncı (tansiyon) değerlerini bilmeleri ve belirli aralıklarla kontrol ettirmeleri sağlanmalıdır.'' SAĞLIKLI BESLENME Kalp damar sağlığının korunmasında sağlıklı beslenmenin önemini vurgulayan Tokgözoğlu, ''Kalp damar hastalığından korunmak için sağlıklı beslenme çocukluk yaşlarından itibaren uygulanmaya başlamalıdır. Bunun nedeni hem hastalığın erken yaşlarda başlaması hem de diyet alışkanlıklarının erken yaşlarda edinilmesidir'' dedi. Şişmanlığı önleyen ve vücudun gereksinimi kadar kalori içeren bir diyet uygulanması gerektiğini de kaydeden Tokgözoğlu, şunları kaydetti: ''Yaşlanmayla vücudun metabolizma hızı düşeceğinden daha az kaloriye gereksinim duyulur. Diyet, doymuş yani hayvansal yağlardan fakir olmalı, meyve ve lifli gıdalardan zengin olmalıdır. Margarinlerde bulunan transçoklu doymamış yağ asitleri de zararlıdır. Mümkün olduğu kadar sıvı yağ ve özellikle zeytinyağı tüketilmelidir. Haftada iki kez balık yemenin kalp damar sağlığını koruduğu gösterilmiştir. Aşırı tuz tüketimi sağlıklı kişilerde bile sınırlanmalıdır. Şekerden kaçınarak daha kompleks karbonhidratlar tüketilmelidir. Trigliserid düzeyleri yüksek kişilerin hiç alkol kullanmaması gerekir. Yüksek olmayanların da alkol tüketimi kısıtlanmalı, alkolün bir kalori kaynağı ve kan basıncını yükseltici etken olduğu göz ardı edilmemelidir.'' Fiziksel olarak aktif kişilerde kalp hastalığı riskinin yüzde 50, inme riskinin yüzde 25 azaldığını belirten Tokgözoğlu, sağlıklı kişilerin haftanın en az 3-4 günü tempolu egzersiz yapmalarının önerildiğini ifade etti. Tokgözoğlu, bu konuda şu tavsiyelerde bulundu: ''Yürüyüş, koşma, bisiklet, yüzme, dans etme gibi tempolu hareketler ara vermeden yapılmalıdır. Egzersiz açken veya yemekten iki saat sonra, yavaş başlayıp yavaş sonlandırılarak yapılmalı, aşırı sıcak ve nemli havalarla aşırı soğukta yapılmamalıdır. Orta yaş üzerinde tempolu egzersiz programına başlamadan hekim kontrolünden geçilmelidir. Kalp damar hastalığı olan kişilerde genelde hareket yararlı olmakla birlikte riskli ve sakıncalı da olabileceğinden hekim önerisi olmadan egzersiz başlanmamalı ve temposu belirlenmemelidir.''