BIST 9.673
DOLAR 35,18
EURO 36,60
ALTIN 2.961,90
HABER /  POLİTİKA

Sezerin seçim hamlesi

Çankaya için Sezer'in tavrı merak konusu oldu. İşte kulislerde konuşulan Sezer hamlesi.

Abone ol

Cumhuriyet gazetesinin hükümetin 'laiklik' konusunda eleştirildiği imzasız başyazısı şöyle bitiyordu: "Bu yolda yürürlerse, Sayın Cumhurbaşkanı ister istemez anayasal görevinin gereğini yerine getirmek zorunda kalacaktır." Yazı gazetenin imtiyaz sahibi İlhan Selçuk'un Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile görüşmesinden birkaç gün sonra kaleme alınmıştı. Sezer'in, AK Parti hükümetine hiç de sıcak bakmadığı biliniyordu. Daha yeni, Harp Akademileri'nde sert mesajlar vermişti. O halde, devletin tepelerinde 'mücadele' yöntemleri mi belirleniyordu ve Sezer ne yapabilirdi?

Tartışma, geçmiş tecrübeleri hatırlayanlar için önemliydi elbette; kaygıları harekete geçirdi. Anayasa'yı eksik okuyanlara göre, Sezer Meclis'i feshedecekti. Oysa, cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesine karar verme yetkisini '45 gün içinde hükümet kurulamaması' durumunda kullanabiliyordu. Hatta, Süleyman Demirel, cumhurbaşkanı iken 'Meclis'i feshetmek' yetkisi istemişti. Kimilerine göre de, Sezer yıl sonuna doğru istifa edecek ve hükümeti erken seçime zorlayacaktı. Sezer'in sağlık sorunları sebebiyle Ankara kulislerinde aylardır konuşulan bu senaryonun hayata geçmesine de pek ihtimal verilmiyor.

Kuşkusuz, Anayasa cumhurbaşkanına, hükümet karşısında önemli kozlar veriyor. Kararnamelerin bekletilmesi, geri gönderilmesi, yasaların veto edilmesi gibi. Ancak, hükümetin bazı işlerinin gecikmesi dışında etkisi olmayacak yetkiler bunlar. O halde geriye, Sezer'in 'siyasi tercih' nitelemesine maruz kalacak girişimlerde bulunması kalıyor. 2001'deki anayasa kitapçığı krizine benzer gelişmeleri beraberinde getirme riski taşıyan girişimler, siyasi kulislerde de seslendiriliyor. Gazetesi ve İlhan Selçuk bildiklerini kamuoyuna açıklamadıkları, "Anayasal sınırlar içinde kalmak kaydıyla elinden gelen her şeyi yapacak" demekten de öteye gitmedikleri için hepsi tahminden öteye gitmiyor tabii ki.

Buna göre, Sezer, laikliğin tehlikede olduğunu sürekli gündemde tutma yoluna gidebilir. Demeçlerinin yanında, Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırıp ya da sıklıkla Bakanlar Kurulu toplantılarına başkanlık edip, 'laiklik uyarılarını' masaya getirebilir. İki ayda bir toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantılarına 'irtica' gündemini ekletip, getirdiği bazı tedbirlerin uygulanması noktasında hükümeti zorlayabilir. Askerlerin de desteğiyle 28 Şubatvari bir sürecin yolunu açabilir (Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün ise böyle işe yanaşmayacağı konuşuluyor). Yine, MGK'yı ayda bir toplantıya çağırabilir. Olağan ve olağanüstü bu toplantılarda hep aynı konuyu gündem yaptırabilir.

Hükümete değişik yöntemlerle boykot uygulayabilir. Başbakan dâhil, hiçbir bakanı kabul etmez. Yine, Çankaya Köşk'ündeki resepsiyon ve etkinliklere hükümeti davet etmez. Zorunlu haller dışında, kabinedeki muhtemel değişikliklerin hiçbirine onay vermez.

Diğer yandan, İlhan Selçuk'un Cumhurbaşkanı Sezer'le derin dostluğunun ortaya çıkması pek şaşırtmadı. Çünkü, Selçuk, zaman zaman ilginç temaslarıyla gündeme gelen ve kafasındaki siyasi projeleri hayata geçirmeye çalışan bir gazeteci. 12 Mart öncesinde, bazı cuntacı askerlerle bir araya geldiği iddia edilmişti. Camiasının pek sıcak bakmadığı MHP'nin merhum lideri Alparslan Türkeş'i övücü yazılar yazdı 12 Eylül'den sonra. 'Şeriat'a pirim vermediği sürece, MHP'nin desteklenmesi gerektiğini yazdı. MHP'nin hükümet ortağı olduğu dönemde Devlet Bahçeli ile görüşmesi ise bir hayli ses getirmişti. Selçuk, son olarak eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i solun da yer alacağı büyük muhalefetin liderliğine layık gördü. Gazetenin yazarlarından emekli general Doğu Silahçıoğlu'nun, 'özgürlükçü sağ ile halkçı solun' birlikteliğini savunan yazısı da buna eklendi.

Bakalım, Sezer'in tavrı ne olacak. Türkiye, yeni krizlere sürüklenmesin de…



Zekai Özçınar
Aksiyon