BIST 9.673
DOLAR 35,19
EURO 36,64
ALTIN 2.959,51
HABER /  GÜNCEL

Sezer RTÜK yasasını veto etti

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyelerinin seçimine ilişkin Anayasa değişikliği öngören kanunu iade etti.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) statüsünün özerk, bağımsız ve yansız olması gerektiğini vurgulayarak, RTÜK üyelerinin seçimine ilişkin düzenlemenin ''Üst kurul üyeliğine seçilebilmek için parti yandaşlığı yarışının önünü açtığını'' bildirdi. Sezer, ''Radyo ve televizyon yayıncılığında çok önemli yetkilerle donatılan ve yansız olarak görev yapması gereken üst kurul'a siyasal kimlikli kişilerin seçimine olanak sağlayan yöntemin, hizmetin gereklerine uygun düşmeyeceği açıktır'' dedi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Sezer, 5356 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun'u iade gerekçesinde, yapılan düzenleme ile RTÜK'ün 9 üyesinin ''Siyasi parti gruplarının üye sayısı oranında belirlenecek üye sayısının ikişer katı olarak gösterecekleri adaylar arasından, her siyasi parti grubuna düşen üye sayısı esas alınmak suretiyle TBMM Genel Kurulu'nca seçilmesinin ve RTÜK'ün kuruluşu, görev ve yetkileri, üyelerinin nitelikleri, seçim yöntemleri ve görev sürelerinin yasayla düzenlenmesinin'' öngörüldüğüne dikkati çekti. Çağdaş anayasalarda, yazılı, görsel ve işitsel yayıncılık konusunda öngörülen sistemlerin, birbirini tamamlayan hak ve özgürlükler kümesinin gereklerine göre oluşturulduğunu ifade eden Sezer, mevcut Anayasa'da da aynı sistemin benimsendiğinivurguladı. Sezer, ''Anayasa'da, temel hak ve özgürlükler kapsamında düşünce ve kanaat, düşünceyi açıklama ve yayma, haber alma-verme ve basın özgürlüklerine, radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının yansızlığına sistemin gerekleri olarak yer verildiğini'' kaydetti. Radyo ve televizyon etkinliklerinin yürütülmesine ilişkin genel düzenleyici işlemleri oluşturan, bu alanı denetleyen ve gerektiğinde yaptırım uygulayan RTÜK'ün de bu sistemi oluşturan halkalardan biri olduğuna dikkati çeken Sezer, şunları kaydetti: ''Bu özelliği nedeniyle Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun statüsünün özerk, bağımsız ve yansız olması gerekmektedir. Bugünkü durumuyla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun bu nitelikleri yapısında taşıyan bir kamu tüzelkişisi olarak kurulduğu görülmektedir. Anayasalar, bir ülkenin siyasal, sosyal, hukuksal düzenini belirleyen, devlet yapısının temelini oluşturan baş yapıtları ve en üst hukuksal normlarıdır. Anayasa'nın tüm kuralları eşdeğerde olmakla birlikte, değiştirilemez nitelikteki kuralların farklı bir önemi ve üstünlüğü vardır. Cumhuriyet'in değiştirilemez temel niteliklerini düzenleyen kurallar bu içeriktedir.'' -SİYASAL PARTİLERE ÜYE OLMALARI YASAK- Sezer, yazılı basının yanı sıra görsel ve işitsel yayın organlarının kamuoyunu oluşturma ve etkileme gücüne sahip olduğunu belirterek, Türkiye'de radyo ve televizyon yayınlarının kamu hizmeti yayıncılığı ilkesine göre düzenlendiğine, yasal sınırlamalara ve kamusal denetime bağlı tutulduğuna dikkati çekti. Sezer, şöyle devam etti: ''Başka bir anlatımla, radyo ve televizyon yayıncılığının Devlet tekelinden çıkarılmasına karşın, kamu ve özel tüm yayınların düzenleyici bir kamu otoritesinin gözetim ve denetimi altında tutulması, yayınların yasayla getirilecek ilkelere uygun olma koşulunun öngörülmesi, kamunun yansız ve özgür haber alma hakkının korunması, yayınların kamuoyunu etkilemekteki gücü nedeniyledir. Öte yandan, aynı nedenler, temel hak ve özgürlüklerin kullanımıyla yakından ilgili olan kamu-özel tüm radyo ve televizyon yayınlarının gözetim ve denetimiyle görevli ve yetkili kılınan kamu otoritesinin özerk ve yansız olmasının gerekçelerini de oluşturmaktadır.'' 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları HakkındaYasa'da, ''Üst Kurul'un özerkliğini ve yansızlığını sağlamaya yönelik kurallara yer verildiğini'' belirten Sezer, Üst Kurul üyelerinin görevleri süresince resmi ya da özel başka görev almaları ve siyasal partilere üye olmalarının yasaklandığını kaydetti. -PARTİ YANDAŞLIĞI- Sezer, söz konusu yasanın gerekçesinde, radyo ve televizyon yayınlarının kamuoyu oluşumunda çok önemli etkisinin bulunduğu, radyo ve televizyon etkinliklerini düzenlemek ve denetlemekle görevli ve yetkili olan RTÜK'ün üyelerinin atanmasında, diğer düzenleyici ve denetleyici kurumlardan farklı olarak, TBMM'nin yetkili kılınmasında zorunluluk bulunduğunun belirtildiğine işaret etti. Sezer, şunları kaydetti: ''Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni oluşturan siyasal partiler, Anayasa ve yasalara uygun olarak, milletvekili ve yerel yönetim seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile ulusal istencin oluşmasını sağlayarak, demokratik bir Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması amacını güden kuruluşlardır. Görüldüğü gibi, siyasal partilerin varlık nedeni, savundukları görüşleri doğrultusunda ulusal istencin oluşmasını sağlamaktır. Bu temel amaçla hareket eden siyasal partilerin, özerk ve yansız olması zorunlu bir kamu tüzelkişisinin asli ve sürekli hizmetlerini yürütecek görevlilerini belirlemekle yetkili kılınmasının, bu kamu tüzelkişiliğinin yansızlığıyla bağdaştırılamayacağı açıktır. Getirilen düzenleme, Üst Kurul üyeliğine seçilebilmek için parti yandaşlığı yarışının önünü açmaktadır. Çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca yapılan seçimde, genellikle siyasal yandaşlığı olanların yeğlendiği bilinen bir gerçektir. Radyo ve televizyon yayıncılığında çok önemli yetkilerle donatılan ve yansız olarak görev yapması gereken Üst Kurul'a siyasal kimlikli kişilerin seçimine olanak sağlayan yöntemin hizmetin gereklerine uygun düşmeyeceği açıktır. Bu nedenle, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyelerinin, siyasal parti gruplarının gösterdiği adaylar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca seçilmesi, Üst Kurul'un özerklik ve yansızlıknitelikleriyle, hizmetin gerekleriyle ve dolayısıyla kamu yararıyla bağdaşmamaktadır.'' -''ÖZERK VE BAĞIMSIZ OLMASI ZORUNLU''- Sezer, Radyo ve televizyonların yayın ilkelerinin, 3984 sayılı Yasa'nın 4. maddesinde düzenlendiğini anımsattı. Sezer, maddeye göre, radyo ve televizyon yayınlarının, diğer ilkeler yanında, ''Cumhuriyet'in Anayasa'da belirtilen temel niteliklerine, Devletin varlık ve bağımsızlığına, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve devrimlerine aykırı olmaması'', ''toplumuşiddete, teröre, etnik ayrımcılığa yönlendirmemesi'', ''halkı sınıf, ırk, dil, din, mezhep ve bölge farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmemesi ya da toplumda nefret duyguları oluşturacak içerikte olmaması'', ''Türk ulusal eğitiminin genel amaçları ve temel ilkeleri ile ulusal kültürün geliştirilmesi yönünde olması'', ''suçluluğu yargıkararlarıyla kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu ilan edilmeyecek içerik taşıması'', ''haberlerde yansızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerine bağlı olunması'', ''siyasal partiler ve demokratik gruplar arasında fırsat eşitliği sağlayacak içerikte olması'' gerektiğine işaret etti. Sezer, yayınların bu içerik ve nitelikte olup olmadığını saptayacak Üst Kurul'un özerk, bağımsız ve yansız lmasının zorunlu olduğuna dikkati çekti. Yansızlığın, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerinin korunup kollanmasında söz konusu olamayacağını kaydeden Sezer, Anayasa Mahkemesi'nin ''Kamu kurumları ve kamu görevlileri, Anayasal ilkeler, bu bağlamda Cumhuriyet'in temel nitelikleri konusunda yanlı olmak zorundadır. Cumhuriyet'in nitelikleri ile Atatürk ilke ve devrimleri söz konusu olduğunda kamu görevlilerinin yansız kalması düşünülemez'' ifadelerini içeren kararını anımsattı. -SİYASAL ORGANLARCA SEÇİLENLERİN YANSIZLIĞI- Sezer, şöyle devam etti: ''Yansızlık, siyasal baskı, etki ve karışmadan uzak olmayı, denetim alanına giren yayın ilkeleri ihlal edildiğinde hiçbir siyasal kaygı duymadan karar vermeyi gerektirmektedir. Siyasal organlarca seçilen kişilerden bunu beklemek güçtür. Bir yandan, resmi makamların karışması olmadan haber ya da düşüncealmak ya da vermek özgürlüğünü de içeren düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğünden söz edilirken, diğer yandan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyelerinin, siyasal partilere kontenjan tanınarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca seçilmesi çelişki oluşturmaktadır. Ülkemizde yayıncılığın geliştirilip çağdaş düzeyi yakalaması, ancak özerk, bağımsız ve yansız bir otoritenin önderliğinde olanaklıdır. Bu nitelikleri bozacak yapılanmalara ilişkin düzenlemeler sistemin isterlerine uygun düşmemektedir.''