BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Sezer hükümeti uyardı

Sezer, Erdoğan'ın "ekonomi iyi yolda" açıklamalarını nereyse yalanladı: Önceliğimiz yolsuzluklardır!

Abone ol

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kırılganlığı artıran sorunların yanı sıra, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, kayıt dışının önlenmesi gibi sorunların ekonomi gündemindeki öncelikli yerini koruduğunu bildirdi. Uygulanan ekonomik programın kimi ekonomik dengelerde belirgin bir iyileşme sağladığını ifade eden Sezer, bu aşamadan sonra, atılan adımların kalıcılığının ve sürekliliğinin sağlanmasının büyük önem taşıdığını bildirdi. Sezer, "Ekonomi, günü kurtarmaya yönelik yaklaşımlarla ele alınmaması gereken bir konudur" uyarısını yaptı.

Sezer, Ankara Sanayi Odası’nın düzenlediği "Aile Şirketlerinde Değişim ve Süreklilik Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, ekonomide kırılganlığı artıran sorunların ivedilikle çözülmesinin dalgalanmaları ve krizleri önleyeceğini bildirdi. Sezer, "Ülke ekonomisinin, altyapısı sağlam, üretime dayanan, siyasal yönlendirmelerden etkilenmeyen bir yapıya kavuşturulması ve dünyadaki yapısal dönüşümlere uyumlu duruma getirilmesi önemlidir" dedi.
Türk ekonomisinin yapısal dönüşüm yolunda son yıllarda gerçekleştirdiği atılımları umut verici bulduğunu belirten Sezer şunları söyledi:
"Uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının yanı sıra, ekonomik programdan ödün verilmemesi, kimi ekonomik dengelerde belirgin bir iyileşmeyi birlikte getirmiştir. Bu gelişmelerin ülke genelinde olumlu beklentileri ve iyimserliği artırdığı görülmektedir. Bu aşamadan sonra, atılan adımların kalıcılığının ve sürekliliğinin sağlanması büyük önem taşımaktadır. Ekonomi, günü kurtarmaya yönelik yaklaşımlarla ele alınmaması gereken bir konudur. Sorunların tüm ilgililerin katılımı ve desteğiyle, bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi, yapıcı ve öngörülü eleştirilerin dikkate alınması zorunludur. Kırılganlığı artıran sorunların yanı sıra, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, kayıt dışının önlenmesi gibi sorunlar ekonomi gündemindeki öncelikli yerini korumaktadır."

"ÜRETİM SEKTÖRÜNÜN SORUNLARINI ÇÖZÜN"
Bunların yanında, özellikle üretim sektörünün ve girişimcilerin çeşitli platformlarda dile getirdikleri sorunların çözüme kavuşturulması gerektiğini belirten Sezer, "Reel ekonominin sorunları çözülmedikçe, her sektörde kaynakların etkin ve verimli kullanımı sağlanmadıkça, kalkınmış ve sanayileşmiş bir ülke durumuna gelmemiz güçtür" uyarısını yaptı.
Sezer, özel sektörün daha yüksek katma değer yaratarak etkin bir üretici kimliğine dönmesi için dizi önlem geliştirillmesi gerektiğini bildirdi. Bu bağlamda, yatırımların, yapısal değişimi doğuracak dinamik ve yüksek katma değerli sektörlerde yapılmasının önemli olduğuna dikkat çeken Sezer, böylesi bir yatırım ortamının doğrudan yabancı sermaye yatırımları için de en uygun iklimi yaratacağını söyledi.

"ŞİRKETLERİ UCUZ SATMAK EKONOMİYE ZARAR VERİYOR"
Cumhurbaşkanı Sezer, onlarca yılda oluşturulan kaynakların ekonomideki dalgalanmalarla yok olması ve yine uzun yıllar sonucu kurulan şirketlerin değerlerinin çok altında elden çıkarılmasının da Türk ekonomisine de zarar verdiğini savundu. Herkesin amacının, Türkiye’nin, çağdaş değerlerin ışığında gelişmesini sürdüren, tüm bireyleriyle mutlu ve huzurlu, ekonomik yönden güçlü, dünyada sözü dinlenir bir ülke durumuna gelmesi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Sezer, ekonomiyi dengeleri oturmuş, istikrarlı bir yapıya kavuşturmadan, güven ortamını kalıcı kılmadan bu amaca ulaşılamayacağının bilinmesi gerektiğini vurguladı.

AİLE ŞİRKETLERİ
Sezer, güçlü bir demokrasinin, güçlü bir ekonomiyle kurulabileceğine de dikkat çekti. Sezer, güçlü ekonominin de piyasanın tüm ögelerinin dünyadaki gelişmelere koşut olarak kendilerini yenilemeleri ve kurumsallaşmalarıyla olanaklı bulunduğunu belirtti. Yoğun rekabetin yaşandığı, üretim biçimleri, ilişkiler ve yönetim anlayışının değiştiği dünyada söz sahibi olmak ve varlığını sürdürmek isteyen ülke ve şirketlerin dönüşüme uyum göstermesinin zorunlu olduğunu anlatan Sezer, tersi durumda, diğer ülkelerle yarışmak ve dünya pazarlarında tutunmanın olanaksızlığına dikkat çekti.

Aile şirketlerinin yaşamının çok uzun sürmediğini, kültürden kaynaklanan kimi olumsuzlukların sürekliliği engellediğini belirten Sezer şunları söyledi:
"Bu nedenle, geleneksel tutum ve davranışlar, otoriter bir liderlik anlayışı yerine, yönetimde uzmanlaşma sağlanmalı, katılımcı, yeniliklere açık kurumsal bir yapılanma hedeflenmelidir. Sürekli başarı için bu düşünce dönüşümü mutlaka gerçekleştirilmelidir. Günümüzde, otoriter bir liderin başında olduğu ve tek başına karar aldığı yönetim modelinin geçerliliği kalmamıştır. Bilgi paylaşımını temel alan, kurumun tüm yetkililerinin karar sürecine katıldığı, profesyonel yönetici çalıştırılmasına önem veren dinamik yönetim modeline geçilmiştir. Bu model, şirketlerin verimliliğini ve rekabet gücünü artırmaktadır."