Şeyyy... Sayın Komutanım! Size bir mektup yazacağım...
"Ama nasıl başlasam bilmiyorum... Kızmazsınız değil
mi? Ne olur Sayın Komutanlarım yanlış anlamayın...
Şeyyy... Şimdi şu Cumhurbaşkanlığı seçimi var ya... Hani siz pek
konuşmuyorsunuz gerçi ama olur da konuşma niyetiniz olursa diye
şeyttireyim dediydim... Hasan Celal Güzel abimiz yazmıştı ya hani
malum konu... O konuda ben de şeyyy diyecektim...
Karışmayın!"
Malum herkes bugünlerde askere mektup yazıyor... Bu da benim
mektup... Hasan Celal Güzel almış kalemi eline "Sayın
Komutanım" diye döktürüp, Radikal'den aleni yayınlamış.
Özü de şu mektubun;
-"Milletin iradesine saygılı olun! Siyasete karışmayın!
Kışlanızda kalın!"
İyi güzel de siz niye milletin iradesine saygılı
olmuyorsunuz...
Niye bu mektupları Gül'e
yazmıyorsunuz...
Sivil siyasetten söz ediyorsanız
niye adresiniz kışla...
Niye Sayın Komutanım! diye başlıyor mektuplarınız...
Niye Sayın Gül diye başlayıp,
-"Ey Gül, bu halk sana güvendi ama askerini de sever.
Sakın ha onunla çatışma" demiyorsunuz...
Ortada tavşan kaç tazı tut oyunu...
Basın toplantılarına bakıyorsunuz.
Bütün gazeteciler ağız birliği etmiş gibi aynı sorulara
takılmışlar...
Kaşıyıp duruyorlar... Gazeteci Gül'e soruyor;
-Sayın Gül, 30 Ağustos'taki resepsiyona Hayrünisa Hanım'ı
götürecek misiniz? Askerle sıkıntı olur mu?
Ya bir durun!
Daha Cumhurbaşkanı seçilmemiş, ne 30 Ağustos'undan
söz ediyorsunuz... Ama maksat belli... Kaşıyalım, asker ile
Gül'ü karşı karşıya getirelim... Gül es
kaza "Asker karıma ne karışır" dese görün
siz şenliği... Aynen şu başlığı atmazlarsa tükürün
suratıma;
-GÜL ASKERE BAYRAK AÇTI!
-GÜL'ÜN ASKER
İSYANI
Ben anlamıyorum bu mantığı...
Tamam! Elbetteki asker siyasete karışmasın...
Ama siz de karıştırmayın be kardeşim...
Her
konuya "Asker ne der" diye başlamayın...
Zorla onları siyasete çekip, cevap verme
pozisyonuna düşünmeyin.
Kışlaya değil, Meclis'e yazın mektuplarınızı...
Buyrun adres de şu;
TBMM 06543 Bakanlıklar/ANKARA