BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,19
ALTIN 2.998,93
HABER /  DÜNYA

Şeytanın bile ürktüğü yer

7 yıl sorgulandı, olmadık işkenlere maruz kaldıkta sonra aklandı. Ama yaşadıklarını ölene kadar unutmayacak.

Abone ol

ABD'nin Küba'daki üssü Guantanamo'da 7 yıl kalıp Amerikan adaleti tarafından tamamen aklanan Mustafa Ait Idır, "Şeytanın aklına bile Guantanamo gibi kötü bir yer yaratmak gelmez" dedi.

ABD'nin önceki gün yemin eden yeni Başkanı Barack Obama'nın ilk icraatı, söz verdiği gibi Guantanamo ile ilgili olurken, 38 yaşındaki Mustafa, "Kimse ne kadar korkunç olduğunu tahmin edemez" diye konuştu.

Dövülen, saatlerce bağlı tutulan, aşağılanan, yıllarca gün ışığı girmeyen küçücük hücrelere kapatılan insanlardan biri olan ve geçen aralıkta serbest kalan Mustafa, "Gardiyanlar 6 ya da 7 kişilik gruplarla gelirdi ve ilk önce gaz püskürtürken, böylece dayak başlardı" dedi.

"Bir keresinde gardiyanlara eşlik eden bir doktor gördüm" diyen Idır, "Vücutta bazı yerler bulup 'buralara vurun' diyordu. Dayaktan sonra vücutta görünen belirgin bir iz kalmıyordu ama insanın yerinden kalkacak hali de kalmıyordu" şeklinde konuştu.

20 kadar kişinin avukatı David Remes de bu insanların 3 yıl boyunca gardiyanlardan başka birini görmeden yaşadıklarını anlattı.

Avukatların müvekkillerinin yanına gitmelerine tutukevinin açılışından yaklaşık 3 yıl sonra 2004 sonunda izin verildi. Tutukevindekilerin sivil avukatlarının hepsi, ilk görüşmede nasıl şokolduklarını anlatırken, güvenlik gerekçesiyle ayrıntılı açıklamada bulunmuyor.

Idır gibi tamamen aklanan Lahdar Bumediene'nin avukatı Stephen Oleksey de aylarca açlık grevi yapan müvekkilinin günde iki kez yedi yerinden bağlandığı bir sandalyeye oturtulduğunu ve onu burnundan sokulan bir boruyla zorla beslemeye çalıştıklarını ve bir keresinde borunun mide yerine akciğere gittiğini ve bunun bir işkence olduğunu söyledi.

800 kadar terör zanlısı Guantanamo'dan geçti, bunlardan 550'si ya salıverildi ya da başka yerlere nakledildi. Bunlardan 60'ı California'daki Berkeley Üniversitesi'nden iki akademisyen Laurel Fletcher ve Eric Stover'ın araştırmasına konu oldu.