Davutoğlu'nun Doğu Akdeniz'de seyrüsefer serbestisi için gerekeni yapacağız sözleri tartışma yarattı!
Abone olDoğu Akdeniz'de seyrüsefer serbestisi için alınacak önlemlerin iki ülke arasında sıcak çatışmaya neden olabileceği dile getiriliyor.
Türkiye ile İsrail arasındaki "askeri işbirliği anlaşması" Necmettin Erbakan’ın başbakan olduğu dönemde "içi dolu" hale getirildi. İmzalanmasının ardından da İsrail, Türkiye’nin savunma alımlarında en önemli ülke konumuna geldi.
ÜÇ AYAKLI ASKERİ ANLAŞMA
Askeri işbirliği anlaşmasının üç ayağı bulunuyor. Bunlardan ilki askeri eğitimler. Karşılıklı
TÜRKİYE'NİN İSRAİL'E KARŞI EN ÖNEMLİ RESTİ |
İsrail, Gazze'deki ablukanın delinmemesi için uluslararası sularda askeri denetim yapıyor. Davutoğlu'nun "seyrüsefer serbestisi" açıklaması, Türkiye'nin ablukayı tanımadığı ve bu bölgede ise her türlü desteği vereceği anlamı taşıyor. İsrail'in uluslararası sularda yaptığı askeri denetimi hukuksuz kabul eden Türkiye, bölgedeki güvenlik için askeri güç kullanabilir! Seyrüsefer: Gemilerin bir yerden başka bir yere giderken, referans noktaları dahilinde izlediği yol |
liman ziyaretleri ve bazı özel birliklerin eğitimi ile ortak tatbikatlar bu kapsamda gerçekleştiriliyor.
Ancak, ilişkilerin gerginleşmeye başladığı son 4 yıllık dönemde iki ülkenin Deniz Kuvvetleri'nin "güvenilir denizkızı" tatbikatı yapılmıyor. Hava Kuvvetleri'nin "Anadolu Kartalı" tatbikatına da İsrail davet edilmiyor.
SAVUNMA SANAYİNDE ASKERİ İŞBİRLİĞİ
Türkiye ile İsrail arasındaki askeri işbirliği anlaşmasının ikinci ayağında ise savunma sanayi işbirliği bulunuyor.Bu ise, iki ülke sanayi şirketleri arasında işbirliği, bazı teknolojik bilgi paylaşımları ile askeri alımları içeriyor.
İSRAİL'İN KAYBI BÜYÜK OLUR
Türkiye'nin askeri anlaşmaları askıya almasından en çok İsrail savunma sanayi etkilenecek. Zira Türkiye bu alanda alıcı konumda.
Türkiye'ninse, askeri işbirliği anlaşmasının üçüncü ayağı olan istihbarat paylaşımı konusunda sıkıntı yaşayabileceği yorumu yapılıyor.
BU İLK DEĞİL!
Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerinin seviyesi en son 1980 yılında ikinci kâtip seviyesine indirilmişti. Bu dönem 8 yıl sürmüş, uygulamaya 1988 yılında son verilmişti.