BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,74
ALTIN 2.969,91
HABER /  GÜNCEL

Şevket Kazan ortalığı karıştıracak

SP lideri Necmettin Erbakan'ın başkanlığındaki 54. Hükümet'te Adalet Bakanı olarak görev yapan Şevket Kazan'ın, "Refah Gerçeği" isimli bir kitap yazdı.

Abone ol

Refahyol Hükümeti'nin Adalet Bakanı Şevket Kazan, eski ortakları Tansu Çiller'in kendisini özgürlük savaşçısı 'Jan Darc' olarak gördüğünü belirterek, ''En büyük zaafı bencilliği ve bir türlü frenleyemediği siyasi hırsıydı. Biz alışmıştık onun bitmek tükenmek bilmeyen kaprislerine. Ama sonunda frensiz hırsı ve dayanılmaz kaprisleri, kendini siyaseten yedi bitirdi'' dedi. Necmettin Erbakan'ın başkanlığındaki 54. Hükümet'te Adalet Bakanı olarak görev yapan Şevket Kazan, 'Refah Gerçeği' adlı kitabında eski ortakları DYP eski Genel Başkanı Tansu Çiller'in psikolojisini analiz etti. Çiller'in zaaflarını 'bencillik, kapris ve hırs' olarak sıralayan Şevket Kazan, Refahyol Hükümeti'nin işbaşında olduğu dönemde Tansu Çiller'in 'dayanılmaz' kaprislerine alıştıklarını itiraf etti. Çiller'in dönemin ABD Başkanı Bill Clinton ile 'dostluğunun' da yalan olduğunu anlatan Kazan, Çiller'in medya önünde farklı, toplantılarda farklı konuştuğunu belirtti. Kitabının 5 sayfasını Çiller için ayıran Kazan, ''Türkiye'nin ilk kadın Başbakanı! Refahyol Hükümeti'nin cesur mimarı! Benlik hastalığının süper müzmini! Kafasında kırk tilki gezdirip, kuyruklarını birbirine değdirmeyen süper zeka sarışın kadın! O, bir Jandarc! O, ABD Başkanı Clinton'a her istediğini yaptıran!, O, Türkiye'yi AB'ye taşıyan Başbakan!, O, Türkiye'nin anası, O, en büyük ekonomi profesörü, O, babasının gözü kara kızı, O, Kardak'tan Yunan bayrağını indiren kahraman, O, en başarılı Başbakan, ondan daha başarılı Başbakan yok, O, bir bilen, ondan daha iyisini bilen yok, O, bir yöneten, ondan daha başarılı yöneten bulunamaz, O, bir cesur yürek, ondana daha cesuru yok''. ''Bu satırları okuyunca beni sakın bir Tansu Çiller fanatiği zannetmeyin'' uyarısında bulunan Kazan, kaleme aldığı bu ifadelerle Tansu Çiller'in aynada kendisine nasıl baktığını ve kendisini nasıl gördüğünü anlatmaya çalıştığını kaydetti. Kazan, ''Tıpkı, Yasemin Yalçın'ın 'İnce İnce Yasemince' programında Çiller'i tiplediği gibi'' ifadelerini kullandı. 'ERBAKAN, ÇİLLER'İN KLASİK SENDROMLARINI SIK SIK YAŞADI AMA BELLİ ETMEDİ' Çiller'in meziyetleri olduğu kadar zaaflarının da çok olduğunu anlatan Kazan, Çiller'in psikolojisini şu ifadelerle tahlil etti: ''Bana göre en büyük zaafı bencilliği ve frenlemeyi bir türlü beceremediği siyasi hırsıydı. Tansu Çiller kadın olmasına rağmen erkek parti liderleri yanında gerçekten yürekli bir kişiliğin sahibiydi. Onun yürekliliği olmasaydı şimdi halkın mumla aradığı o Refahyol Hükümeti kurulmaz, kurulamazdı. Çiller'in yürekliliği ne kadar övülmeye layık görülürse görülsün, Refahyol günlerinde klasik sendromlarını sık sık yaşamak da kaderimizdi. Erbakan Hoca bunu yaşadı, ama dışarıya hiç belli etmedi. Refah Partisi'nin gayretiyle gerçekleşen başarıları kendisine, kusurları Refah Partisi'ne maletme huyundan da hiç vazgeçmiyordu. Tıpkı manevi babası Demirel gibi. Sonunda o frensiz hırsı ve dayanılmaz kaprisleri. Çiller'i de siyaseten yedi ve bitirdi''. 'CLİNTON İLE DOST OLDUĞU YALAN' Kazan, Çiller'in 'Amerika beni tutuyor', 'Clinton ile sık sık görüşüyorum' şeklindeki açıklamalarının da yalan olduğunu savunarak, ABD yönetiminin Demirel'e gönderdiği sözlü mesajlarla bu yöndeki açıklamaları yalanladığını açıkladı. Çiller'in 'Askerler beni istiyor' yönündeki sözlerinin de orduda büyük rahatsızlık uyandırdığına işaret eden Kazan, ''Ya bizde uyandırdığı rahatsızlık. Biz artık alışmıştık, onun bitmek tükenmek bilmeyen kaprislerine!'' dedi. Refahyol hükümeti döneminde Çiller ile aralarındaki anlaşmazlıkları da sıralayan Kazan, şunları yazdı: ''500'e yakın Bakanlar Kurulu kararnemesini imzalamayıp, kartonlarda bekletti. Refahyol Hükümeti kurulduktan sonra dahi yaptığı konuşmalarda kendisini ve DYP'yi rejimin sigortası ve laikliğin teminatı, Refah Partisi'ni de rejim için bir tehlike, laiklik adına bir risk gibi gösterme hastalığından hiç vazgeçmedi. 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısında kesintisiz eğitim, vakıflar ve Kuran kursları konusunda askerlerden yana tavır koydu. Rahtiyeci medya ile ilişkilerinde Refah Partisi ile yaptığı ortaklıktan dolayı hep şikayetçi edayla konuşuyor, konuşma gazetelerde haber olarak yayınlanınca da Erbakan'a veya bize telefon açıp bu haberlerin yalan olduğunu söylüyordu. Koalisyon protokolündoe 8 yıllık temel eğitimin kesintili olacağı taahhüdüne rağmen MGK'nın 28 Şubat ve daha sonraki toplantılarında askerler tarafından ortaya konulan istekleri bahane ederek, bu defa eğitimin kesintisiz olmasında ısrar ediyor. O kadarki Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'a hazırlattığı taslağa Başbakan Erbakan, hac farizasında Arafat'ta dua ederken, Türkiye'den yine Arafat'taki Ercan Bey'e telefon ederek kendisinden Erbakan'ı ikna etmesini istiyor, olumlu cevap alamayınca da hırsından kendisini yiyip bitiriyordu''. Haber: DEVLET ARIK