Ailelerin, bebeklik döneminde çocuklarına ilgisizliği, sevgi ve şefkat eksikliği konuşmayı geciktiriyor...
Abone olÇukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Rasim Somer Diler, çocuk için konuşmayı öğrenmenin uzun ve karmaşık bir olgu olduğunu, bu dönemin rahat ve sorunsuz atlatılmasında anne-babalara önemli görevler düştüğünü söyledi. Çocuğun ilk anlamlı sözcüğünü genelde bir yaş civarında söylediğini, bazı sözcük ve basit emirleri anladığını, 18. aydan itibaren de kelime bilgisinin artmaya başladığını ifade eden Yrd. Doç. Dr.Diler, çocuk iki yaşına geldiğinde ise 2 sözcüklü cümleler kurmaya başladığını ve çevrelerindeki hemen herşeyi isimlendirdiklerini belirtti. Bu dönemde ailelerin bazı olumsuz tutumlarının özellikle erkek çocuklarda konuşmayı geciktirdiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr.Diler, "Duygusal çatışma, sevgi, şefkat eksikliği ve ilgisizlik konuşmanın önündeki en önemli engeldir. Ayrıca, ailelerin, çocuğun yanında sürekli tartışması, dilin bir tartışma aracı olduğu bilincinin gelişmesine neden olur" dedi. Üç yaşından itibaren oyun çağına giren çocuğun motor becerilerinin gelişmesiyle, çevre üzerinde egemenlik kurmaya çalıştığını belirten Yrd. Doç. Dr.Diler, sayı sayma, şarkı söyleme, şiir okuma ve çevresindeki dünya hakkında sorular sormanın da dil ve zihinsel yetenekleri ilerlettiğini kaydetti. Yrd. Doç. Dr.Diler, bu nedenle anne-babaların, çocukları ile bu dönemde yetenekleri üzerinde yoğunlaşmaları, sorularını karşılıksız bırakmamalarını önerdi. Okul öncesi çağda oyunun, çocuğun sosyalleşmesini sağladığını, duygularını ifade edebilmesi ve büyümesini yansıtabilmesi için en uygun yol olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr.Diler, "Bu nedenle çocuğa alınacak oyuncaklar pahalı bebek ve elektronik oyuncaklar değil, çocuğun güvenle ve çok amaçlı olarak kullanabileceği biçimde seçilmelidir" dedi.