BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Sevgili İnternethaber…

Ben İnternethaber’i çok sevdim…

 

Peki, İnternethaber beni sevdi mi?

 

Tahirle Zühre meselesindeki elma gibi hani…

 

Ben elmayı seviyorum diye elma da sevmek zorunda değil ki beni…

 

Ama biliyorum sevdi…

 

İnternethaber beni de diğer bütün çalışanları gibi çok sevdi…

 

İlk yazımı hatırlıyor musunuz bilmem ama o yazı benim için çok özel…

 

“Sevgili ben” diye başlamıştım buradaki köşe yaşantıma ve bugün “Sevgili İnternethaber” diye devam etmek istedim…

 

İnternethaber’in kocaman yüreğindeki köşelerden, bana verdiği “kral” köşe o kadar özel ki…

 

Düşüncelerim, duygularım, hayallerim, özlemlerim, umutlarım, düşlerim, sevinçlerim, çığlıklarım, umutsuzluğum, korkularım, cesaretim, gözyaşlarım, yürek çarpıntılarım, âşık oluşlarım, vazgeçişlerim, hüzünlerim, gelişlerim, gidişlerim, çiçeklerim, tabiatım, ağaçlarım, kuşlarım en önemlisi özgürlüğüm bu köşede benimle ve sizlerle…

 

Bu yazıyı yazarken şunu düşündüm; bu yazı yazılacak, yayınlanacak binlerce kişi bu yazıyı okuyacak ve yorum yapacak…

 

Aslında doğal gibi görünen bu süreç, derin düşününce doğal olmaktan çıkıp mucizeye dönüşüyor bence…

 

Birileri için yazmak, okunmak için yazmak, okunacağını bilerek yazmak…

 

Ve birilerinin yazılarını okumak için belli siteyi tıklamak, orayı sevmek, oradaki köşeleri sahiplenmek ve en önemlisi köşelerin sahipleriyle birlikte o köşeye kurulmak

 

Ve hatta bazen köşe sahibini bile köşeye sıkıştırmak

 

Burada yaklaşık bir yıldır yaşadığım her şey çok özel…

 

Beni hiç tanımadığı halde yazabilmeme imkân veren bir patron (daha çok arkadaş).

 

Beni hiç tanımadığı halde köşelerinden birinin hissesini veren bir dost…

 

Beni hiç tanımadığı halde “Sevgisini, bilgisini esirgemeyen” bir insan…

 

İşte bu yüzden burası “Sevgili İnternethaber”…

 

Düşünebilmem, üretebilmem ve yazabilmem için beni “kuşlar kadar” özgür bırakan bir anlayış…

 

Sürekli yenilenen, teknolojiyle dost olan ve patronundan çalışanına ve yazarlarına kadar hepsi “Güzel” kelimesini sonuna kadar hak eden herkes burada…

 

En önemlisi sizler buradasınız…

 

Ve çok şanslısınız…

 

Ve eminim daha çok on yıllar boyunca günün ilk “tık”ını İnter’a yapacaksınız…

 

Nice on yıllara Sevgili İnternethaber

 

 

 

 

Dünün yorumu:

 

Abuzer Abbas

 

Nur sağanağı altındayız...

Hani atasözünde ne demişler; "eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı"... Türkiye, siyaset söz konusu olduğunda eskilerden bir türlü vazgeçilemeyen, bu sebepten de "nur sağanağı" altında nurlu yarınlara (!) doğru ilerleyen bir ülke durumunda... Kim bilir, belki bir gün yeni yüzler ve yeni görüşlere şans verdiğimizde, hem geleceği belli olmayan yarınlarımız için ümitlenir, hem de bu gün nerede olduğumuzun farkına varırız...