BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Seven insan nereye kadar kıskanmalı?

İlk zamanlar ki gibi bir ilişki yok ve kıskançlık kaçınılmaz sonu yaklaştırıyor ise haberimize bir göz atın...

Abone ol

İlişkinin ilk günlerinde, sevgiliniz sizi kıskanıyorsa “Beni ne kadar çok seviyor” diye düşünürsünüz. Bu kıskançlık, özgürlüklerinizi kısıtlayan bir boyuta geldiğindeyse korkmaya başlar ve sevgilinizden uzaklaşırsınız. Kıskançlık denilen duygunun, ince bir çizgi olduğunu bilmek gerekiyor. Çizgiyi geçtiğinizde, düşeceğinizi unutmamalı, sürekli çizgi üzerinde ilişkinizi sürdürmeye özen göstermelisiniz.

Azı karar, çoğu zarar

Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Hilmi Yazıcı, kıskançlığı tanımlarken şöyle diyor, “Bir insanı sevmek, ona bağlanmak ve tutkuyla aşık olmak, insanın hayatı boyunca tecrübe edebileceği en müstesna duygudur. İnsan sevdiği kişiye tüm varlığıyla kendini yatırır. Onu kaybetmek ya da onun tarafından reddedilme olasılığı büyük bir kaygı kaynağıdır. Bu açıdan bakıldığında, kıskançlık sevginin bir işareti olabilir. Sağlıklı birey, bu duyguların farkındadır ve kıskançlığı yönetir. Kıskanma, bu düzeylerdeyken ilişki için tatlı bir oyun gibidir. Çiftleri hoşnut bile edebilir. İnsana karşısındaki için vazgeçilmez olduğunu düşündürür ve memnuniyet oluşturabilir.”

Kadın ve erkek farklı kıskanır

Yazıcı’ya göre kadınların ve erkeklerin kıskançlık deneyimleri içerik olarak bazı farklar gösteriyor. Kadınlar, kendi güvencelerini kaybetme korkusuyla hareket ederken, erkekler durumu bilinçaltında, kendi soylarının devamına bir tehdit gibi algılayabiliyor. Bu bakımdan kıskançlık çoğu durumlarda erkeklerde daha agresif tepkilerin doğmasına zemin hazırlıyor.

Kendine güven ve kıskançlık

Sevdiği insanın üzerinde, diğerlerinin ilgisine tanık olmak birçok durumda, hiç kimsenin hoşuna gitmez. Ancak bilinçaltında temel güven duygusu ve özsaygısı yeteri kadar gelişmemiş insanlar, bu korkuları hastalıklı düzeyde yaşayabilir. Kişi, kendine olan güvensizlik ya da yetersizlik duygularını ifade edemez ve psikolojide “yansıtma” olarak tanımlanan bir savunma mekanizmasını harekete geçirir. Dr. Ali Hilmi Yazıcı, yansıtma savunmasını şöyle açıklıyor: “Yansıtma savunmasında, kişi karşısındaki güvenilmez olmakla huzursuz bir yaşantıyı getirir. Bu huzursuzluk da, diğer insanın yaşamını çekilmez duruma sokar ve ilişki zedelenmeye başlar. Bu bir kısır döngüdür. İlişkisi kötüleşmeye başlayan birey, daha fazla güven kaybı içine girer ve dolayısıyla kıskançlık duyguları daha da fazlalaşır.”


Kıskançlık ne zaman tehlikeli olmaya başlar?

Rahatsızlık derecesinde kıskançlıkta kişi, duygu ve düşüncelerine aşırı zaman ayırır. Birey, neredeyse tüm zamanında, takıldığı kuşkulu düşüncelerin etkisiyle yaşamaya başlar. Aşk ilişkilerinde kişiler, karşısındakinden makul olanın çok ötesinde taleplerde bulunur. Kısıtlama, sosyal engelleme en çok görülen durumlardır.Hem kaygı uyandıran hem de alıkonulamayan düşünceler “obsesyon” olarak nitelendirilir. Kıskançlık, erken evrelerde bir tür fobik-obsesif düşünce olarak kendini gösterebilir. Zihni sürekli kurcalayan ve korku duygularıyla birleşince giderek pekişen bir zihin uğraşı haline gelir. Olumsuz duygular, kişiye daha çok denetleme ihtiyacı getirir. Takip etme, cep telefonlarını karıştırma ve gereksiz yere sevdiği insanı sınama girişimleri görülebilir. Bu evrelerde, iyi iletişim kurulması ve kimi zaman çiftlerin tedavileri olumlu sonuç verir.

“Aşırıya kaçarsa tehlikelidir kıskançlık. İlişkinin ilk zamanlarında hoşa giden bir oyunken, ilerleyen yıllarda özgürlükleri kısıtlayan bir düşmana dönüşür. İki kişi arasında güvensizliğin çoğalması, ilişkilerin sonlanmasına neden olur!”

Rahatsız ediyorsa, sevgi değildir

Kıskançlık probleminin, nasıl bir sorun olduğunun öncelikle tespit edilmesi gerekir. Eğer insanların yaşam kalitesini ve huzurunu bozuyorsa, erken evrelerde bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmak gerekir. Çoğu kez “Beni sevdiği için kıskanıyor” şeklinde yorumlarla, sorun ihmal edilir. Rahatsızlık düzeyinde kıskançlık, asla sevginin bir işareti olamaz. Tüm psikiyatrik rahatsızlıklar çok faktörlü zeminde gelişir. İnsanın beyin kimsayıs içinde yaşanılan kültürel ortam ve kişilik özellikleri birlikte etkili olur. Özellikle geleneksel doğu toplumlarında kıskançlık, çok daha sarsıcı bireysel ve sosyal sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.

Aşırı kıskançlık tedavisiz düzelmez

Evlenmeden önce sevgilisinin sağlıksız kıskançlıklarına maruz kalan insanlar, evlenince bunun düzeleceği kanısına kapılabilir. Fakat özellikle paranoya noktasına gelmiş kıskançlık problemleri, tedavi olmadan düzelmez; hatta bazı durumlarda tedaviler bile yetersiz kalabilir.

Çizgiyi aşmayın!

Hastalık düzeyinde kıskançlık, sevginin işareti değil, sevginin düşmanıdır! Yersiz güvensizlikler kalp kırıklıklarına, korku dolu bir hayata ve birçok ailenin dağılmasına neden oluyor.

Son nokta!

Problem daha da ilerlerse, kıskançlık bir hezeyan haline gelebilir. Akılcı ve gerçekçi tartışmalarla değiştirilemez. Seyrek olarak görülen, hezeyanlarla, karakterize paranoya rahatsızlığında, kişinin karşısındakine ve kendisine zarar verme olasılığı vardır. Bu durumlarda ciddi ve düzenli psikiyatrik tedavi gerekir. Bazen ilaç tedavileri ve hastaneye yatışın gerekli olduğu klinik durumlar oluşabilir. Paranoid bozukluk olarak görülen kıskançlık sendromunda tedavi güçtür ve kadın-erkek ilişkilerinin sürdürülmesi imkansız hale gelebilir.