Sevan Nişanyan ve dahi zekası!...
Peyami Safa vakti zamanında dahilerle ilgili bir söz söylemiş ki, merhum sanki Sevan Nişanyan'ı işaret etmiş.
Bütün kutsal dinlerde ve eskilerin bütün yüce lisanlarında,
inananların inanç ve mabetlerine dil uzatılmaması emredilir.
Şayet ete, kemiğe bürünmüş bir şeytan değilseniz, bulunduğunuz
semte ar, haya, namus, edep ve adap gibi kıymetli değerler bir kez
bile uğramışsa, karşınızdakinin mukaddesine böylesi inanılmaz bir
zalimlikle saldırmazsınız.
Farkında mısınız?
Son dönemlerde bir akım başladı...
Gündemden düşen sefiller, adından bahsettirmek isteyen sünepeler,
Ebu Cehil ile, Firavun ile yarışmak isteyen acizler, balataları
sıyırmış ucube tipliler ilk iş olarak İslam Dini'ne ve Allah
Resulü'ne saldırıyor.
Fazıl Say, İlyas Salman derken, bunlara bir de Sevan Nişanyan
katıldı.
Nişanyan, "Bundan yüzlerce yıl önce Allah'la kontak
kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin
etmiş bir Arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu
değildir. "İfade özgürlüğü" denilen şeyin, adeta
anaokulu seviyesindeki bir test örneğidir" diyor.
Aslına bakacak olursanız, bu sözler twitter'da gözüme iliştiğinde
hiç aldırış etmedim. Sonra baktım ki o konuşuyor, Müslümanlar
celalleniyor. Ateş püskürenlere, "Siz şu an, o meczubun
ekmeğine yağ sürüyorsunuz. O'nun istediği şey, tam da bu"
diye uyarıda bulundum.
Dinleyen olmadı haliyle...
Görünen o ki Sevan Nişanyan'ın istediği oldu! Bir süre öncesine
kadar, boşandığı eşinin yüzüne, kavanozda biriktirdiği dışkısını
atması ve üç beş zırvası dışında esamesi okunmayan biriydi.
Şimdi en tanınmış suretlerden biri...
Meczup dediğimiz adamın söyleşi yapmadığı gazete, dergi ve TV
kalmadı. Bu köşeyi böylesi pespaye bir isimle kirletme gibi
düşüncem yoktu ama...
Madem ki bu meczup ekran ekran dolaştırılarak inananların inancına
küfrettiriliyor. Madem ki her sözüyle inançlı kesimin yüzündeki
çizgileri titretiyor, gönüllerinde fırtınalar koparıyor. O vakit
bizim de söyleyeceklerimiz olmalı.
Bizzat onun üslubunda, bizzat anlayacağı dilden hem de...
"İfade özgürlüğünün" bu ülkede sadece alçaklara,
namussuzlara ve inançsızlara mahsus olmadığını göstermek adına
verilmeli bu cevap!
***
Sevan Nişanyan bir "ateist" olduğunu söylüyor.
İman ettiği Darwin'in "Maymundan insana dönüşme
tezini" çürüten, insandan maymuna dönüştüğünü alemlere
gösteren biri anlayacağınız.
Dün gece CNN Türk'te Enver Aysever'in programında izledim.
"Bütün Ateistler dahidir. Haliyle ben de bir
dahiyim" diyordu.
Allah'tan Darwin duymuyor bu sözleri!
Duymuşsa da mezarda takla atıyordur zannımca!
Haksız da sayılmaz!
Bula bula kıçına göre bir kavanoz bulup, o kavanozda biriktirdiği
dışkısını çocuklarının annesinin suratına fırlatan birinin her
tarafı "dahi" olsa kaç yazar? Şayet dahilik bu
ise, ucu delik çoraplarına dışkısını doldurup, onu sallayarak
duvarlara yapıştıran tımarhane delileri Nişanyan'dan bin kat daha
dahidir!.
Lütfen dikkat buyurunuz!
Yeryüzünde belki de ilk kez kendisine "Ben
dahiyim" diyen, zaatına makam ve rütbe tahsis eden bir
şahsiyetten bahsediyoruz. Konuştuğunda çukurun, seviyenin dibi
olduğunu avaz avaz bağıran bir "dahi"den
bahsediyoruz! İnsanın izledikçe, "Dinime küfreden insan
olsa bari" diyesi geliyor.
O derece yani!..
Öyle bir dahi ki...
Hem inananlara "gerizekalı" diyor, hem de
"gerizekalı" dediği insanların, kokuşmuş
fikirlerine saygı duymasını bekliyor!
Heheyt yavrum beee!
Dahiye bak!
Keşke imkan bulsanız da izleseniz.
Bizim dahinin, Enver Aysever'in soruları karşısındaki ezikliğini,
sefilliğini, acizliğini bir görseniz. Bir insan sorulan soru
karşısında yutkunmayı nasıl unutur, soruya cevap bulamayınca
yerdeki laminelerin derzlerine nasıl çaresizlik içinde bakar, bir
görseydiniz keşke!
Bir gülünç hal ki anlatamam!
Tarihler boyunca hiç bir "dahi" bu kadar zavallı
olmamıştır.
"Bay dahi" bilmiyor ki, dahiler, kendisinin asla
ulaşamayacağı bir erdeme sahipti. Tüm dahiler önce insandı. Sadece
iki ayaklı ve insan görünümünde değillerdi yani. Ayrıca insani bir
nezakete sahiptiler!
Bir defa bunları bay dahide bulmak mümkün değil.
Ayrıca yine tarihte yaşayan tüm dahiler hazır cevaptı.
Lafı anında "şrank" diye oturtur, karşısındaki
neye uğradığını şaşırırdı. Öyle bir moderatörün karşısında dut
yemiş bülbüle dönenlere "dahi" denmez, dense dense
Sevan Nişanyan denir!
Şimdi bunları yazıyorum diye kafatasçı, ırkçı ilan edilirsem
şaşırmam! Benim aslanı çakala boğduran ülkem son dönemlerde bu hale
geldi maalesef! Herkes sana ve inancına küfreder, sen tepki koyunca
ırkçı olursun, barbar olursun!
Oysa tek isteğim var.
Hiç de zor olmayan bir istek!
"Benim mercimek beyinli dahi arkadaşım. Bu din ne senin
inanmanla yücelir, ne senin inanmamanla alçalır. Git ister kaşar
peynirine, ister dereotuna, ister böğürtlene, istersen kavanozlarda
biriktirip taşıdığın dışkına tap. Sadece çatallı dilini dişlerinin
arkasında tut, inananların inancına saldırma!.."
diyorum!
"İblislik yapmaya ne gerek var, toplumları birbirine
kırdırtma çabalarına neden girişiyorsun a benim hain
vatandaşım" diyorum.
Boşa bu çırpınış!
Beyhude...
Sevan Nişanlan'ın alev alev yanan gözlerinde, bu
topraklara ihanetin kıvılcımları ayan beyan görülüyor. Asırlar
boyudur Rabbim Allah, Resulü Muhammed'dir diye sövülenler, bu kirli
oyununa gel-me-ye-cek.
O inanmadığı Allah öyle büyük bir Allah ki...
Bu gibi zavallıların günün birinde çıkacağını hesap etmiş, bunların
edeceği laflara cevabı binlerce yıl öncesinden vermiş!
Tiyn Suresi'nde şeytanın hizmetkarları için şöyle buyurmuş:
"Biz insanı en mükemmel surette yarattık. Sonra onu
aşağıların aşağısına döndürdük"
Sevan Nişanyan "dahi" olsa, "Aşağıların
aşağısı" tanımlamasının tam da kendisi gibiler için
yapıldığını bir çırpıda anlardı.
Sevan Nişanyan "dahi" olsa, kendisinden yıllar
yıllar önce bu dünyadan göçen Peyami Safa'nın vakti zamanında
dahilerle ilgili söylediği, "Dünyada dahiler arasında
Allah'a inanan çoktur. Eşekler arasında ise hiç yoktur"
sözünü okuduğunda hangi sınıfta olduğunu anlayıverirdi.
Anlamıyorsa, belleğin kapasitesi belli demektir.
Anlamıyorsa, allemi cihan gelse Sevan Nişanyan'dan değil dahi,
sürahi bile olmaz.
Bu kadar net!