BIST 9.227
DOLAR 34,36
EURO 36,52
ALTIN 2.870,30
HABER /  SAĞLIK

Ses kısıklığı geçmiyorsa haberler kötü!

Uzun süren ses kısıklığı kötü haberin belirtisi, zira gırtlak kanseri ilk belirtiyi buradan veriyor.

Abone ol

Sıklıkla sigara içen, orta-ileri yaş erkeklerde görülen gırtlak kanseri; ses kısıklığı, yutmada güçlük ve nefes darlığı gibi yakınmalarla kendini göstermektedir.

Bu belirtilerden herhangi biri ortaya çıktığında vakit kaybetmeden doktora başvurmak, hastalığın erken teşhis edilmesini sağlayarak tedavi şansını artıracaktır.

Memorial Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Prof. Dr. Ahmet Köybaşıoğlu, ses kısıklığı ve gırtlak kanseri ilişkisi hakkında bilgi verdi.

10 KAT RİSKİ ARTIRIYOR

Kanser oluşumunda bilinen en önemli etken sigaradır. Sigara kullananlarda kansere yakalanma riski, içmeyenlere göre 4-5 kat kadar daha fazladır. Ayrıca tedavi sonrası sağ kalım oranları sigara kullanan kişilerde kullanmayanlara oranla daha düşüktür. Riski artıran diğer önemli bir faktör de alkol kullanımıdır. Gırtlağın üst kısmının yemek yoluyla yakından ilişki halinde olması, alkolün gırtlağın üst kısmına ve yutak yolunun başlangıç bölümüne temas etmesi bu etkiyi yaratmaktadır. Sigara kullanımına alkol kullanımı da eklendiğinde kansere yakalanma riski sigara ve alkol kullanmayanlara göre 10 kata kadar artmaktadır. Bunların yanı sıra mide suyunun yukarı kaçması olarak da bilinen reflü hastalığı da gırtlak kanserinin oluşumunda rol oynamaktadır.

BOYUNDAKİ ŞİŞLİĞE DİKKAT

Gırtlak kanseri, tümörün gırtlaktaki yerleşim yerine göre farklı belirtiler vermektedir. Tümör ses tellerinde ise ilk belirtileri genellikle ses kısıklığı, gırtlağın üst kısmında ise boğazda kitle hissi, kulağa vuran ağrı, yutma zorluğu, gırtlağın alt kısmında ise nefes darlığı şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Tümör büyüyünce hangi bölge olursa olsun tüm bu belirtiler birlikte görülebilir. Bir diğer önemli belirti de boyun bölgesinde karşılaşılan şişliklerdir. Daha önceden saptanmayan bir şişliğin ortaya çıkması, dikkat çekici boyutlara gelmesi, kanserin boyundaki lenf bezlerine yayıldığının bir işareti olabilir.

TEDAVİSİ NASIL?

Gırtlak kanserinin tanısı muayene ile gerçekleştirilmektedir. Şüpheli bir durumla karşılaşıldığı takdirde, tümörden parça alınması (biyopsi) gerekmektedir. İşlem sırasında hastaya herhangi bir kesi yapılmadan ağız yoluyla sokulan borulardan gırtlak mikroskop altında incelenmekte ve tümör dokusundan parça alınarak patolojik incelemeye gönderilmektedir. Ardından saptanan bulgularla tümörün klinik evrelemesi yapılmaktadır. Radyolojik inceleme yöntemleriyle de (Tomografi, manyetik rezonans (MR) görüntüleme) ek bilgiler sağlanarak evrelemenin doğruluğu artırılmaktadır.

Gırtlak kanserinin tedavisinde kullanılan cerrahi işlemler kısmi gırtlak çıkarılması (parsiyel) ya da gırtlağın tamamının çıkarılması (total larenjektomi) olarak gruplandırılmaktadır. Kısmi teknikler; kesi yapılmadan ağız içinden çalışılarak tümörün aletlerle veya lazer ile çıkarılması ya da boyundan kesi yapılarak çıkarılmasıdır. Ağız içinden yapılan kısmi tekniklerden sonra hastada kalıcı olarak nefes borusunda delik açılması (trakeotomi ) yapılmaz ve hasta normal şekilde beslenir ve nefes alır. Ancak dışardan yapılan kısmi ameliyatlarda bir süre delik açılmasına ihtiyaç duyulur ama sonuçta bu delik kapatılır. Gırtlağın tümünün çıkarıldığı ameliyatlarda ise hasta sesini tamamen kaybeder ve boynunda kalıcı bir delik ile yaşamak durumunda kalır. Ağız yolu ile yutmasında ise bir değişiklik olmaz. Gırtlağın tümünün çıkarıldığı ameliyatlardan sonra hastanın yeniden ses çıkarabilmesi için de pilli cihazlar, yemek borusu sesi çıkarma eğitimi ya da nefes borusuna cihaz takma işlemleri uygulanabilir.

KEMOTERAPİ TÜMÖRÜ YOK EDER Mİ?

Hastalığın tedavisinde erken dönemlerde radyoterapi tek başına oldukça etkili bir yöntemdir. İleri evrelerde ise tek başına radyoterapi yeterli olmamakta ve kemoterapi ile birlikte (kemoradyoterapi) ya da cerrahi sonrasında ek tedavi (adjuvant) şeklinde devreye girmektedir. İleri evrelerde gırtlağın tamamen çıkarılmasına gerek kalmadan kemoradyoterapi ile organ koruma sağlanarak tümörün yok edilmesi mümkün olabilmektedir. Böylece hasta sesini ve nefes alma fonksiyonlarını kaybetmeden yaşamını sürdürebilir.

Hastaların tedavi sonrasında da yakından takip edilmeleri gereklidir. İlk bir yılda 1.5 ayda bir, 4 yıla kadar 2-3 ayda bir, 4. yıldan sonra da 6 aylık rutin muayeneler yapılmalıdır. Bu sayede tekrar eden ya da uzak organlara yayım (metastaz) yapmış tümörler erkenden saptanabilir. Gırtlağın tam çıkarılmadığı kısmi ameliyatlardan ya da radyoterapiden sonra hastaların sigara ve alkol kullanmaya devam etmeleri kanserin tekrar etme oranını arttırıcı bir faktördür. Takiplerde bu konuya da özellikle dikkat etmek gerekmektedir.