Sanko Holding'in patronu Abdülkadir Konukoğlu, Halka ve Olaylara Tercüman'a Türkiye sevdasını anlattı.
Abone olKRİZLER nedeniyle petro-kimya alanında yatırım yapma projesini rafa kaldıran Sanko, bu projeleri hayata geçirme kararı aldı. Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, babasının, 'Devlette şapkan kalsa dönüp alma' tavsiyesini ihtiyatı elden bırakmadan bir kenara koydu ve Petkim'e talip olduğunu açıkladı. Konukoğlu, aynı günlerde devletin borç sorunu için getirdiği, 'Servetin yüzde 20'sinin bağışlanması' önerisi nedeniyle bazı kesimlerden, 'Petkim'e talip oldu. Reklam yapıyor' diye büyük tepki gördü. 'Biz bu ihaleye herkesin huzurunda girdik, kapalı kapılar arkasında da değil. Petkim'in değeri neyse onu verip alacağız' diyen Abdülkadir Konukoğlu ile servet bağışını, Petkim'i, Türkiye'yi, Gaziantep'i, ailesini ve yeni projelerinin konuştuk. Son günlerde kamuoyunda servet vergisi ve Petkim'le ilgili olarak tartışılıyorsunuz? Bu çıkışlarınızı olumlu bulan da var, eleştiren de. Bu çıkışınızın nedeni nedir? Ben Gaziantep Sanayi Odası Meclis Başkanıyım. Petkim'in ihalesi için biz servetimizin yüzde 20'sini vererek reklam yapmadık. Bu açıklamayı da orada yaptım. Maksadım, Türkiye'mizin bir an önce bu krizden kurtulmasıydı. Savaş ortamı ve insanların duygusallığı nedeniyle bazıları farklı yaklaştılar. Tabi bütün bunların hepsine devletimiz karar verecek. Ben Irak'ta bir iş adamı olsaydım bugün servetimden eser kalmazdı. Hepsi yağmalanırdı. Bir ülkenin mal varlığı o kişiye ait değil devlete aittir. Biz bu servetin bekçileriyiz. Petkim ihaleyle satılacaktır. Burada kim daha iyi projeler sunar, kim daha iyi paralar verirse onda kalır. 7 yıldır ilgilendiğimiz Petkim anlımıza yazılmışsa bunun silinmesine kimsenin gücü yetmez. Keşke 'Bu çıkışı yapmasaydım' dediğiniz oldu mu? Yakınlarınızdan ve iş çevresinden ne gibi tepkiler aldınız? Çok olumlu tepkiler aldım. Bu teklifi yaparken de çok samimiydim. İnsanlar da benim ne kadar samimi olduğumu bilirler zaten. Valla ağam herkes elini cebine atsın da bir an önce bu borçlardan kurtulalım. Bizim insanımız her şeyin en iyisini yaşamalıdır. 'Yahu devlete niye veriyorsun, bırak bu işleri yatırım yap. Bugüne kadar devlete verdiklerin çar çur oldu' diyen de oldu. Bir insandan en zor alabileceğin şey cebindeki parasıdır. Örneğin biz depremde yaklaşık 2.5 milyon dolar para verdik devlete. Benim işim devletle kardeşim. O zaman Petkim falan yoktu. Bizim aile fertlerimiz veya yatırımlarımız deprem bölgesinde olabilirdi. Her şeyimiz bir anda yok olup gidecekti, her şeyi sıfırlayacaktık. Yurtdışında Türkiyem, Türkiye'de ise Gaziantepim diyorsunuz. Bu konuda biraz hassassınız? Bunun iki nedeni var. Birisi hakikaten Türkiyemi çok seviyorum. Türkiye ekonomik savaşın içerisinde. Dolayısıyla cepheyi fazla terk etmek istemiyorum. Cephede kalıp kazanmak istiyorum. İkincisi bütün paramı bu memlekette kazandım. Türkiye'de bu kadar işsiz varken makineyi söküp başka yerlere götürüp kurmak bana ters geliyor kardeşim. Bütün kazancımı kendi memleketimden yaptım. Dolayısıyla Gaziantep ve civar iller benim için her zaman öncelikli olmuştur. Varlığımın hepsi de de Türkiye'ye feda olsun. Bu ülkede kazandım burada harcayacağım. Doğarken elimiz boş doğduk, ölürken de elimiz boş öleceğiz. Sakıp Sabancı, Adana için çok önemli. Ancak, Türkiye onu çok iyi tanıyor. Siz de Gaziantep için önemlisiniz. Siz, Sakıp Ağı kadar popüler değilsiniz? Neden Gaziantep'in dışına çıkmıyorsunuz? Parayı kazandığım yerdeki insanlarla paylaşmak her zaman birinci hedefim olmuştur. Gaziantep'in dışına çıkmamamın nedeni bu. İstanbul'a veya başka bölgelere dağılsaydık büyüyebilirdik belki. Ama bu her zaman risk olurdu bizim için. Herkes kendi memleketinde yatırım yapsaydı İstanbul bu kadar kozmopolit bir yer olmazdı. Allah korusun İstanbul'da afet ya da benzeri şeyler olsa Türkiye ekonomisi çöker. Benim tek sloganım var o da 'Yurt dışında Türkiyem, Türkiye'de Gaziantebim.' Çok zorunlu olmadıkçı başka yerlerde yatırım yapmayı ben doğru bulmuyorum. Türkiye genelinde Gaziantep'ten sonra, Adıyaman, Bursa, İstanbul ve Çorlu gibi yerlerde yatırımlarımız var. Vergi Affı'ndan yararlandığınız yazıldı? Siz gerçekten aftan yararlandınız mı? Vergi affı konusunda biz herkese çağrı yaptık. Ancak bizim de içinde bulunduğumuz 80 ortaklı bir firmanın 200 milyar borcu çıkmış ve bu yasadan yararlanmışlar. Benim haberim bile olmadı. Bu işin Sanko Holding'le hiçbir ilgisi yok. Bunu bile bize mal ettiler. Oranın genel müdürünün yaptığı bir hatadan dolayı olmuştu. Sanko Grubu devlete 2002 yılında 117 trilyon vergi vermiştir. Yine 150 milyon dolarlık ihracat yapıp, bir lira vergi iadesi almamışız. Yine yaklaşık 70 trilyon KDV ödemişiz. Şimdi bu kadar vergi vermiş bir holding olarak 200 milyar borçtan 80 ortaktan birisi olarak bize ne kadar düşer. Bunun hesabı olurmu yahu. O kadar ortaklı bir şirkette bana düşen borç sadece 2.5 milyardır. Bunu konuşmaktan utanıyorum. Herkes her şeyi yapar. Ama hoca bir şeye baktığı zaman günah olur. Türkiye'de birçok şirket çeşitli iş alanlarında faaliyet gösteriyor. Sizde durum ne? Bizde biraz dağıldık ama toparlanıyoruz. Hedef olarak seçtiğimiz sektörler vardı. Bu sektörlerin içinde ilk beşte değilsek hemen kapatıyoruz. Örneğin sigorta şirketinden çekiliyoruz. 1980'lerde birçok işle uğraşmak modaydı. Şimdi çok işle uğraştığınız zaman bir yerde kitleniyorsunuz. Kitlendiğiniz zamanda bitleniyorsunuz. Rahmetli babam derdi ki 'Bir koltukta bir karpuz taşınır.' Biz babamızın vefatına kadar hiçbir konuda dağılmadık. Fakat daha sonra sigorta, çimento gibi birçok işe daldık. Ama dünyadaki yeni felsefe birleşme ve kendi ihtisas alanlarında toparlanmak. Son birkaç yılda yaptığımız toparlanmayı yavaş yavaş yapıyoruz. Devletin şimdi yaptığı gibi, 'kibriti, ayranı, sigarayı' hepsini ben satayım felsefesinde olduğu gibi. Dağılırsınız toparlayamassınız. Sonra kendinizi özelleştirmeye başlıyorsunuz. Yeni yatırımlar var mı? Bizim bir müşterimizden alacağımız vardı. Borçlarını ödeyemediği için Çorlu'daki arazisiyle takas yaptık. Aldığımız araziyi biraz genişleterek Haier Klima diye bir fabrika kurduk. Bizim esas amacımız, tekstil ve kimyada büyümek. Onun için de Petkim'e talip olduk. Ufak tefek birimleri kapatıyoruz. Klimada ortaklarımızla modernizasyon çalışmaları yapıyoruz. Yüzde 5'in içinde olmazsak onu da bırakırız. Daha stratejik sektörlere kayıyorsunuz sanırım? Hayır, tekstilde çok büyüdük. Bir sektör seçmemiz lazımdı. Bu da petro-kimya oldu. Şunu söyleyeyim, Petkim'i insanlar gözünde çok büyütüyor. Burada bir yanlışlık var. Yarımca tesisleri kapandığı için arsası ile birlikte Botaş'a devredildi. Petkim küçüldü. Eskisi gibi değil. 15 yıldır özelleştirilmeye çalışılıyor. Korkarım Telekom'a dönecek. Telekom bir zamanlar 40 milyar dolar ediyordu. Sonra ne olduğu ortada. Petkim'de bir ara çok para ederdi. Ama şu anda edeceğini sanmıyorum. Demirbank'ın başına da aynı şeyler gelmişti. Yardımsever işadamı 'Biz inançlı insanlarız. Yılda iki kez 27 bin kişiye gıda yardımı yapıyoruz. Bin öğrencimiz karşılıksız bursla üniversitede okuyor. 10 bin kişiye, paltosundan, iç çamaşırına kadar kıyafet yardımı yapıyoruz. Kırtasiye malzemeleri de dahil. Bunu Milli Eğitim ve valilikle el ele yapıyoruz. Yardım edeceğimiz insanları onlar seçiyor. Kimseyi kayırmıyoruz. İhtiyaç sahiplerine veriyoruz yardımları. Zaten vakfımız yoluyla birçok aktivitemiz var. 14 okul yapıp devlete devrettik. Üniversiteye iki kampüs yaptık. Türkiye'nin sayılı hastanelerinden birini yaptık ve devletin hizmetine verdik. Babam daha çok yardımlar yapardı. Bizzat kendisi ilgilenirdi.' Ustalarından dayak yedi 'İmam Hatip'ten ayrıldım. İşimi çok seviyordum. Elimin yüzümün yağlı olması her zaman beni mutlu etti. Hatta ilk dönemler kendi fabrikalarımızda altı ay çıraklık yaptım. Ustalarımdan dayak bile yediğim olurdu. Disiplinim ve başarım bundandır. Ailede örf ananelere çok dikkat ederiz. Kardeşim benden 4 yaş küçüktür, kız kardeşim de 2 yaş. Bugüne kadar karşımda ne sigara içtiler, ne de bacak bacak üstüne attılar. Hepsi geldiği zaman evvela elimi öperler. Biz hala daha Anadolu'nun o güzel geleneğini sürdürüyoruz. Başarımızın sırrı da bu zaten.' Tek eksiğim lisan bilmemek 'Gerek yurt dışında gerekse yurt içinde yabancı konuklarımızla iletişim kuramıyorum. Yabancı dil bilmediğim için kendime çok hayıflanırım. Çok ezikliğini hissettim. Ancak bir türlü vakit bulup öğrenemedim. Rahmetli babamdan başlayan bir yardımseverliğimiz var. Türkiye'de şimdiye kadar onbinlerce öğrenciye burs verdik. Okuttuğumuz gençler Türkiye'de önemli yerlerde görev alıyorlar. Onların başarıları beni her zaman duygulandırmıştır. Bugüne kadar eğitim konusuna çok ciddi yatırımlar yaptım. Holding bünyesinde oluşturulan vakıf aracılığıyla önümüzdeki günlerde daha da yaygınlaştırmayı düşünüyoruz.'