Serenay Sarıyaka Behzat Ç. Ankara Yanıyor filmiyle bir kez daha gündemde. Serenay Sarıkaya''dan kendiyle ilgili samimi itiraflar...
Abone olO kendini izlerken zorlanan oyunculardan: 'Çok gergin oluyorum kendimi seyrederken. Hatta bazen kendimi ellerim boğazımda izlerken buluyorum. Hep daha iyisi olsun istiyorum...'
Serenay Sarıkaya, bana kalırsa, Türkiye’nin en güzel kadınlarından biri. Henüz çok genç ama uzunca bir süredir hayatımızda. Çok genç yaşta ünlü olmanın ağırlığından belki, bir olgunluk çökmüş üstüne. Her cümlesi ölçerek, tartarak çıkıyor gibi ağzından. Ama bir yandan da her an yaramazlık yapmaya hazır kız çocuğu gibi bir hali var. Şu sıralar sezonun iddialı dizilerinden “Medcezir”in başrol oyuncularından.
Bir yandan da dün gösterime giren “Behzat Ç.: Ankara Yanıyor” filmiyle bir “Behzat Ç.” kadını oldu artık.
Bakmayın siz fotoğraflardaki sert bakışlarına, aslında güler yüzlü. Ve kendi sözleriyle anlatmak gerekirse, “kendini çok şanslı hissediyor, hayatın ona sunduklarına şükrediyor ve her anının tadını çıkarıyor...”
“Behzat Ç.”de nasıl bir kadını oynuyorsunuz?
Filmde Melisa karakterini canlandırıyorum. Melisa, Ercüment’in (Nejat İşler) iş ortağı, sağ kolu. Böylesine iddialı bir işin içinde; eli silahlı, asi, Ercüment’in kadın versiyonu diyebileceğimiz bir karakteri oynamak bir ilk oldu benim için de.
İlk başta bu kararı verirken çok zorlandım aslında, çok tedirgin oldum. Çünkü “Behzat Ç.” kadınları izleyici tarafından öyle çok kolay kabul edilen kadınlar değiller. Ama ekip çok güzel, oyuncu kadrosu, yönetmen Serdar Akar... Reddetmem mümkün değildi, ufak da olsa bir şekilde yer almak istedim bu işin içinde. Çok da memnunum. Çok güzel bir iş çıkmış ortaya. İlk defa İstanbul galasında izledim ben de. Güzel bir işin içinde olduğumu bir kez daha anladım.
Güzel mesajları olan bir film. Son dönemde ülkece yaşadığımız olaylara da değinen bir iş.
İlk kez mi silah tuttunuz?
Daha önce rol icabı silah tutmam gerekmişti. “Adanalı”da, “Lale Devri”nde öyle sahnelerim olmuştu. Fakat bu bambaşka bir şey. Silaha hakim olmakla öyle tesadüfen eline almak arasında çok fark var. Melisa da duruma çok hakim, silah kullanmayı bilen bir kızdı. Set öncesi silah kullanma dersi aldım, atış yaptım. Çok enteresan bir tecrübeydi.
“Keşke maddiyat bu kadar önemli olmasa”
Bir yandan diziniz devam ediyor... Nasıl, umduğunuzu buldunuz mu?
Her şey yolunda. Güzel tepkiler alıyoruz. Bütün ekip çok mutluyuz. Kamera önü de arkası da o kadar güzel insanlarla dolu ki çok nadir denk gelebilecek bir şey bu. Nazar değecek diye aklımız çıkıyor.
Mira ve Yaman aşkına ne diyeceksiniz? Bu kadar farklı sosyal statüden insanın birbirine âşık olması mümkün mü sizce?
Tam da bu sebepten gerçek bir şeylere dayanıyor bu hikaye. Artık bir şeylerin madde ile ilgili olmaması, tamamen kalben hissedilen duygunun peşinden koşulması gerektiğinden bahsediyoruz. Ne yazık ki son dönemde kimsenin yapamadığı bir şey bu, herkes için sosyal statü, maddiyat çok önemli olmaya başladı. Keşke olmasa... Sadece dizilerde, filmlerde izleyebiliyoruz belki ama bence gerçek olan o. İnsanları etkileyen, ekrana bağlayan da bu. Seyirci de bunu görmek istiyor.
Size de olmayacak bir şey gibi gelmiyor yani...
Neden olmasın! Ben böyle bir şeyi reddetmezdim.
Kendinizi izlemek zor geliyor mu?
Çok gergin oluyorum kendimi izlerken. O yüzden mümkün mertebe yanımda kimse olmasın istiyorum.
Hatta bazen kendimi ellerim boğazımda izlerken buluyorum. Geriliyorum çünkü hep daha iyisi olsun istiyorum, izlediğim şeyden daha iyisini yapabileceğimi düşünüyorum. Bir de ben bizim diziyi izlemekten zaten çok keyif alıyorum. Geçen setimiz yayın gününe denk geldi, bir yandan telefondan diziyi izliyordum. Sonra benim sahnem geldi... “N’olur
en sevdiğim dizi başladı, gitmek istemiyorum” dedim.