Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti, enflasyonun yüzde 10'un altına düştüğü ortamda, dikkat çekici uyarılar yaptı. Serdengeçti'ye göre canavar henüz ölmedi..
Abone olTürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, enflasyonun yüzde 10'un altına düştüğü ortamda, henüz "enflasyon sorununu hallettik" denemeyeceğini, bunu diyebilmek için fiyat istikrarının kalıcı olması gerektiğini söyledi. Serdengeçti bu arada, enflasyondaki düşüşün ilk getirdiği şeyin, "3 yıldır art arda gelen pozitif büyüme rakamları" olduğunu bildirdi. Serdengeçti, "Yüzde 10'un altındayız ama Türkiye'de enflasyon, 30 kadar gelişmekte olan ülkenin enflasyonu ile kıyaslanınca, fiyat istikrarı açısından hala sondan altıncı sıradayız. Bu da 2005 yılı içinde tek haneli enflasyonun, artık çift haneye çıkmayacağının toplum tarafından kabul edilmesiyle olacak. Tabii o da yetmez, enflasyonun önümüzdeki yıllarda daha da düşük seviyelere gelmesi lazım" dedi. Yüzde 8'lik 2005 hedefi için risklerin olduğunu belirten Serdengeçti, "Gerek dayanıklı, gerekse yarı dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarındaki talep gelişmelerini yakından takip ediyoruz. Kiralara hep dikkati çekmeye çalışıyoruz. Sıkı para ve maliye politikalarının devamı lazım. Gelirler politikasına dikkat etmemiz lazım" diyekonuştu. Uluslararası petrol fiyatlarından ya da tarım kesiminden gelebilecek olumsuz şokların birincil etkilerine karşı, ne merkez bankalarının ne hükümetlerin yapabileceği bir şeyin olmadığını belirten Serdengeçti, öte yandan hammadde ve dünya emtia fiyatlarındaki gelişmelerin, önümüzdeki dönemde 2004 yılına göre daha olumlu olacağını beklediklerini bildirdi. Öte yandan Serdengeçti, Türkiye'de artık oturduğu yerde dövizden para kazanma döneminin bittiğini, faizler genel düzeyinin makul seviyelere gerilemesiyle birlikte, faizden fahiş seviyelerde para kazanma döneminin de bitmekte olduğunu söyledi. Serdengeçti, 2006 yılından itibaren ise faiz kararlarının, Para Politikası Kurulu'nda oylanacağını ve kararların buna göre alınacağını bildirdi. "KAMU BORCUNUN MİLLİ GELİRE ORANI İLE BERABER İNMEYE DEVAM EDECEĞİ, UMUYORUM 2005'DE DAHA İYİ ANLAŞILACAK'' Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, reel faizlerin, bu ülkede evvelden beri kamu borcunun yükselmesi ve krizler sonucunda yüksek seviyelere geldiğini hatırlatırken, ''İstikrar sağlandığı ve güven verilebildiği ölçüde, pekala 2003 ve 2004 yılında görüldüğünü gibi, kamu borcunun milli gelire oranı ile beraber inmeye devam edeceği, umuyorum 2005'de daha iyi anlaşılacak'' dedi. Serdengeçti, Anadolu Ajansı muhabirinin, Merkez Bankası'nın uyguladığı para politikaları konusundaki sorularını yanıtladı. FAİZLERİN DÜŞÜRÜLMESİ Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti, ''Eylül ayından itibaren kısa vadeli faiz oranlarını 3 kez düşürdünüz. Kararlarınızda hangi unsurlar etkili oldu?'' şeklindeki soru üzerine, her defasında yaptıkları duyurularda, kararlarında etken olan gelişmeleri anlattıkları söyledi. ''Ne anlattık? 2004 yılının ikinci yarısında birinci yarıya göre, ekonomide göreli bir yavaşlama olacağını daha 2004 başında söylemiştik'' diyen Serdengeçti, şöyle devam etti: ''Ek olarak, yaz aylarından itibaren bir çok gösterge, göreli yavaşlamayı doğruluyordu. Para talebi, tüketici kredileri, beyaz eşya ve oto satışlarında göreli yavaşlama belirgindi. 2001'den beri piyasalarda olan fazla likidite 2004 itibarı ile azalmaya başlamıştı. Reel sektör ve tüketici güven endeksleri yılın ilk yarısındaki önemli artışlardan sonra istikrar kazanmıştı. Üstelik yılın ilk yarısındaki hızlı büyümeye rağmen enflasyon hedefini tehdit altında görmüyorduk. Bunların hepsini söyledik.'' Kısa vadeli faizleri düşürme kararlarını, 'enflasyon görünümü ile enflasyon hedefini' göz önüne alarak ve ekonomiye ilişkin diğer tüm unsurları, enflasyona etkileri ölçüsünde dikkate alarak aldıklarına işaret eden Serdengeçti, bu anlamda, Merkez Bankası'nın gerek aylık duyuruları gerekse para politikası raporlarının iyi okunup anlaşılmasının 'çok önemli' olduğunu belirtti. ''KISA VADELİ FAİZ KARARLARINIZ ANLAŞILIYOR MU?'' Serdengeçti, bir başka soru üzerine, kısa vadeli faiz kararlarının giderek daha fazla anlaşılmakla beraber, hala zaman zaman kısa vadeli faizlerin sadece 'enflasyona yönelik bir politika aracı' olduğunun anlaşılmasında güçlük çekildiğini gördüklerini söyledi. ''Tıpkı cari denge ve büyüme arasındaki ilişkiye ya da büyümenin nasıl seyrettiğine ilişkin açıklamalarımda söylediklerimin bazen iyi takip edilememesi, anlaşılamaması gibi'' diyen Serdengeçti, devamla şöyle konuştu: ''Sadece bunlar da değil. Kısa vadeli faizlerin düşürülmesinin illa Türk parasının değer kaybetmesini getirmeyebileceğini, tam tersine Merkez Bankası'nın gidişatı olumlu gördüğü şeklinde algılanarak, dövizden Türk parasına geçilmesine, dolayısıyla Türk parasının kimi beklentilerin aksine değer kazanmasına yol açacağını sürekli anlatmamız gerekiyor. Keza, ülkemizde faizlerin genel düzeyi demek olan hazine faizlerinin, dolayısıyla reel faizlerin yüksek olmasının nedeninin, kısa vadeli faizlerin yüksekliği değil borç yükünün yüksek olması olduğu, bizim gibi borç yükü yüksek ülkelerin çoğunda reel faizlerin de yüksek olduğu henüz tam anlaşılmış değil.'' Kısa vadeli faizleri suni olarak düşürmekle, istikrarlı ve kamu borcunun sorun olmadığı ülkelerde olduğu gibi, faizlerin genel düzeyinin aşağıya gelmeyebileceğinin de, yine henüz tam anlaşılmadığını anlatan Serdengeçti, ''reel faizlerin bu ülkede evvelden beri kamu borcunun yükselmesi ve krizler sonucunda yüksek seviyelere geldiği, istikrar sağlandığı ve güven verilebildiği ölçüde pekala 2003 ve 2004 yılında gördüğümüz gibi, kamu borcunun milli gelire oranı ile beraber inmeye devam edeceği, umuyorum 2005'de daha iyi anlaşılacaktır'' dedi. FAİZ İNDİRİMİ ''Geçen Eylül ayında, kısa vadeli faiz kararlarınızın hangi gün alındığı konusu polemiklere yol açtı. Hazine ihalesinden bir gün sonra yapılmasından dolayı Hazine'yi zarara soktuğu söylendi. Ne düşünüyorsunuz?'' şeklindeki soru üzerine Serdengeçti, öncelikle son faiz indiriminin Hazine ihalesinin olduğu gün gerçekleştiğini vurguladı. Serdengeçti, şöyle devam etti: ''Bakınız bu, evvelden beri söylenir. Geçmişte ben Merkez Bankası'nda piyasalar bölümünü yönetirken, likidite açısından gerekli gördüğümüz zamanlarda repo ihalesi açardık. Salı günü olursa, aynı gün Hazine ihalesi olduğu için ''Hazine dostu'' derlerdi bize. Çarşamba günü olursa, ihaleden bir gün sonra yaptığımız için, Hazineyi zarara sokmakla suçlarlardı. Merkez Bankası'nın likiditeyi hangi gün verdiği ya da kısa vadeli faizleri hangi gün indirdiğine göre kamu borcu ve Hazine faizi sorununu çözmek mümkün olsaydı, bizden evvelkiler bunu çoktan halletmiş olurlardı. İşin ilginci, onca yıldır bu işin içinde olduğum için söylüyorum, yakın dönemde banknotların güvenlik özellikleri ile ilgili kimi haksız değerlendirmelerde de olduğu gibi, bu tür yani kurumları haksız şüphe altında bırakacak ithamlar, neyse ki hiç bir şekilde kamuoyunca dikkate değer bulunmuyor.'' HÜKÜMET BASKISI Serdengeçti, ''Geçmişte faiz kararlarınızda, üzerinizde hükümetin baskısı olduğu yolunda spekülasyonlar vardı'' denilmesi üzerine, dünyanın her yerinde hükümetlerin faizlerin genel düzeyinin daha aşağıda olmasını istediklerini, çünkü her ülkede siyasal iktidarların öncelikli tercihinin, ivedilikle büyüme ve istihdamı sağlamaya çalışmak olduğunu ve faizlerin genel düzeyinin daha düşük olmasının, daha fazla büyüme ve istihdam artışı getireceğini söyledi. Burada iki hususa dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Serdengeçti, şu görüşleri dile getirdi: ''Birincisi, tarif ettiğim neden-sonuç ilişkisi fiyat istikrarının olduğu, faiz indirimi ile bu istikrarın tehlikeye girmediği ve kamu borcunun sorun olmadığı koşullarda geçerlidir. O koşullarda faizlerin düşmesi, gerçekten büyüme ve istihdama yardım eder. İkinci husus, eğer enflasyon tehdidi varsa veya kamu borcu sorun ise siyasi kaygıyla düşürülen faizlerin sonuçta kısa dönemde büyüme ve istihdam sağlasa da, çok fazla zaman geçmeden enflasyonu ve faizlerin genel düzeyini artırarak istikrarsızlık ve devamında da tedbir alınmazsa kriz getireceği, artık bütün dünyada kabul edilmiştir. İşte merkez bankaları da bu yüzden bağımsızdır zaten.'' BANKANIN GÜVENİLİRLİĞİ Serdengeçti, Merkez Bankası'nın bağımsızlık sonrası yaklaşık dört yıllık performansının, gayet açık şekilde, kısa vadeli faizleri ''ancak enflasyon görünümü konusunda kendisini rahat hissederse'' düşürmekte olduğunu gösterdiğini de söyledi. Bu sayede 2001'den beri hem enflasyonun 60 puan hem de faizlerin 50 puan gerilemesinin mümkün olduğunu anlatan Serdengeçti, ''Öte yandan faizlerin düşmesini istemeyen kimi çevrelerin, Merkez Bankası onların düşündüğünden farklı davrandı diye (Hükümet baskısı altında hareket etti) diyerek Banka'nın güvenilirliğini zedelemeye kalkmaları, bana göre doğru bir davranış biçimi değil'' dedi. ENFLASYON HEDEFİ Serdengeçti bu arada, enflasyon konusuna değinirken ''3 yıldır hedeflerin tutturulması başarı ama bu defa da hedefin çok altında kalındı diyenler olabiliyor. Ne düşünüyorsunuz?'' şeklindeki soruya, ''Gerçekleşme hedef yüzde 12 yerine yüzde 12.1 de olsa idi, yüzde 11.9 da olsa idi yine hedef tutmadı diyenler olabilirdi. Bunun bir ölçütü yok'' yanıtını verdi. Pek çok ülkede enflasyon hedefinin etrafında muhtelif aralıklar olduğunu görüldüğünü anlatan Serdengeçti, örneğin İngiltere'de hedefin yüzde 2 olduğunu, ancak açıklanabildiği takdirde hedefin etrafında aşağı ve yukarı yönlü bir puanlık hareket olabildiğini bildirdi Serdengeçti, şöyle devam etti: ''Meksika'da hedef yüzde 3 hareket aralığı artı eksi 1'er puan, Macaristan'da hedef 4 hareket aralığı yine artı eksi 1'er puan. Oransal olarak bu hareket alanları oldukça geniş aralıklara tekabül ediyor. Üstelik dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var. Bizdeki süreç, enflasyonun düşürülme süreci. Henüz kontrol altında tutulma sürecine girmiş değiliz. Biraz evvel saydığım ülkelerdeki hedefin etrafındaki simetrik bantlar, henüz Türkiye için geçerli değildir. Ayrıca son 3 yılda enflasyon hedeflerinin altında kalınması, bu ülkede neyi engelledi? Tüm politikaların nihai hedefi olan büyümeyi mi engelledi? Hayır, enflasyonun düşmesi sayesinde son 3 yılda yüksek hızlarda sağlıklı kaynaklara dayalı bir büyüme gerçekleşti, sürdürülebilir büyüme yönünde önemli mesafeler alındı.'' EŞİK SEVİYESİ Serdengeçti, ''Zaman zaman enflasyonun daha da düşmesini engelleyecek eşik seviyelerinden söz ediliyor. Buna göre enflasyon belli bir eşiğe gelinceye kadar düşüyor, sonra ise düşmesi zorlaşıyor. Ne diyorsunuz?'' şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı: ''Evet, zaman zaman bundan söz edilir. 2002'de yüzde 35 hedef açıkladığımız zaman, (tutmaz) dendi. hedefin altında kalınca bu defa (Yüzde 35 kolaydı; yüzde 20 hedefi zor, eşikler var) dendi. Yüzde 20'nin altında kalınca, nasıl olduysa bu defa (yüzde 20 hedefi kolaydı, yüzde 12 hedefi zor, eşikler var) dendi. Şimdi de (Yüzde 8 hedefi zor.) deniyor.'' Serdengeçti, ''Ancak bilinmesi gereken şudur ki enflasyonda eşik, enflasyon bekleyişlerinin olduğu yerdedir. Siz, istikrar programınızı kararlılıkla sürdürürseniz, enflasyon bekleyişleri yani eşik aşağı doğru inmeye devam eder, dolayısıyla mesele kalmaz.''