BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Serdar Turgut kelle istiyor!

Turgut'a göre başta basın danışmanı olmak üzeri Başbakan'ın yanındaki bazı insanlar bir an önce işten atılmalı.

Abone ol

Serdar Turgut'un yazısı... Konulmamış öpücüğün davası olur mu? Başbakan Erdoğan ve eşinin Yunanistan gezisi sonunda olanlar, senaryosu berbat yazılmış bir Türk usulü Brezilya dizisine dönüşmüş durumda. Dizinin ilk bölümünde Şişko Kostas'ın Emine Hanım'ın yanağına dostça kondurduğu söylenen öpücük yüzünden inanılmaz derecede komik olaylar yaşandı. Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm gücü seferber edildi, telefonlara sarılındı, büyükelçiler devreye girdi, 'Aman bunların görüntüsünü yayınlamayın' diye yalvarılındı falan filan. Dünya nereye gidiyor, bunlar nelerle uğraşıyor diye düşündüren bu olaylar olurken dizi, herhalde reytingini yükseltmek nedeniyle olmalı ki bir sürpriz gelişmeyle bizleri sarstı. Bu sefer de Emine Hanım senaryoya son anda eklenmiş olduğu hemen belli olan açıklamalarla ortaya çıktı * * * Bakın ne demiş Başbakan'ın eşi: 'Bizi sevenler, gönül verenler bilsinler ki, medyanın bahsettiği gibi değil olanlar. Ne bize gönül veren insanlarımızı, ne de ailece bizi incitecek bir şey kesinlikle yaşanmadı. Eğer basının aktardığı gibi bir durum olsaydı, evet engel olmaya çalıştım ama başaramadım, böyle bir şey oldu derdim. Eğer medyanın yansıttığı şekliyle olaydı, Tayip Bey buna müsaade eder miydi, yanımdaydı kendisi.' Gördüğünüz gibi alaturka dizi bütün hızıyla sürüyor ve gün geçtikçe de karmaşık, içinden çıkılmaz hal alıyor. Yahu mantık var, izan var, Allah aşkına konulmamış öpücüğün davası olur mu? Diyelim ki Emine Hanım doğruyu söylüyor, o zaman konulmamış öpücüğün görüntüleri yayınlanmasın diye Türkiye'nin bütün mekanizmaları neden harekete geçirildi ki. Yunanlılar'ı bir tek savaş açmakla tehdit etmedik görüntülerin yayınlanmasını engellemek için. Emine Hanım herhalde sadece Vakit gazetesini okuyan kitlesinde bu lafların kalacağını, dışarıya sızmayacağını düşünerek bu lafları söyledi. Ama bazı gazeteler lafları alarak duyurdular ne yazık ki. Tekrar ediyorum başta basın danışmanları olmak üzere Başbakan'ın yanındaki bazı insanlar bir an önce işten atılmalıdır. Dünyada Türkiye'de bazı insanlar dışında başka hiç kimsenin umursamayacağı bir olayı Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanın'ın etrafındaki bazı adamlar eşi enderi az bulunur bir beceriksizlik sergileyerek kriz boyutuna getirmişlerdir. Şimdi de üstüne üstlük onların heyecanlanmasına neden olan öpücüğün aslında olmadığı açıklanmış ve iş bir saçmalık klasiği haline dönüşerek trajik boyutlar taşımaya da başlamıştır. * * * Emine Hanım'ın sözlerinin son bölümü daha da ilginç. Diyor ki özet olarak Kostas böyle bir şey yapmadı, yapmaya yeltenseydi de zaten yapamazdı çünkü beyim yanımdaydı buna müsaade etmezdi. Vatandaşlar, arkadaşlar tekrar ediyorum bunu lütfen bir yanınıza not edin. Bu tavır sürdükçe, karısının sözleriyle dolduruşa gelecek Recep Bey bir gün, hiç umulmadık bir anda öyle bir iş yapacak ki şoke olacağız. Ve çıkacak kriz sadece Türkiye'yi değil belki de tüm dünyayı saracak. Hatta belki de Recep Bey istemeden de olsa bir büyük savaşa bile yol açacak. Örnek vereyim olabileceklere. Diyelim ki ziyaret sürecinde kurulan arkadaşlık, dostluk nedeniyle Kostas son anda Türk insanının asla yanlış anlamasına, kötüye yorumlamasına mümkün olmayan bir içtenlikle hanımefendiye arkadaşça bir yanak öpücüğü kondurmaya yeltendi. Recep engellerdi diyor bunu Emine hanım? Ne yapacak yahu, kafa mı atacak Kostas'a, ensesine tokat mı çakacak, belinden tutup yere mi çalacak adamı, ne olacak yani anlamadım. Ya bir de Kostas güçlü çıkarsa- ki bu da olasılık çünkü adamcağızın maşallahı var bilmem anlatabiliyor muyum- ya bir de bu olursa ve bizim ki üstüne üstlük bir de sopa yerse ne olacak? Böylesine olağanüstü muhteşem bir karizma çizilmesini Recep Bey ne yapsa ortadan kaldıramazdı ondan sonra vallahi billahi. Hatta bir sonraki resmi bir zirvede karısıyla yanlışlıkla tokalaşmaya çalışan bir Devlet Başkanı'nı, örneğin Putin'i boğazını sıkarak gebertse, bu bile eski karizmasını geri kazanmasına yetmeyebilirdi. * * * Neyse ne, ama bir gerçeği de görmemiz gerekiyor. Hatırlar mısınız bilmem ama bu ülkede bir zamanlar Tansu Çiller vardı. Ve o bir başbakandı. Hatırladınız değil mi? Bir gün o Washington'a ziyarete gitti ve Beyaz Saray'da Clinton ile görüşürken onun sağ elini iki eli arasına aldı ve uzun süre de bırakılmadı. Şimdi düşünüyorum da aslında o olayın olmasına izin veren, Çiller'i önceden uyarmayan o zamanki danışmanlar da hemen işten atılmalıydılar. Çünkü Clinton'da malum yani, meseleyi bir de yanlış anlasaydı gel de çık işin içinden çıkabilirsen bakalım. İnsan kendi başbakanını böyle bir riskli işe girişmeden önce uyarmaz mı be? Yemin ediyorum bu memlekette ciddi boyutta bir danışman sorunu uzun süredir yaşanmakta. Vücut dili öyle olan bir Başbakan'dan, vücut dili böyle olan bir Başbakan'a geldik şimdi. İki eliyle erkeklerin elini tutup bırakmayan bir kadın Başbakan'dan karısının el tokalaşmasından rencide olabilecek Bir Başbakan'a bu kadar kısa sürede gelebilmek kırılması imkansız olan bir siyasi dönüşüm hız dünya rekorudur. Siz ne derseniz deyin bu değişim hızı rekorundan dolayı ben ülkemle gurur duyuyorum.