Serdar Akinan'ı çıldırtan yorumcular
Serdar beni aradı geçen gün. İnternet sitelerindeki "faşist" yorumlara nasıl izin verildiğini sordu. Samsun'da katledilen polislerimizin ardından yazılanlar, Serdar'ı daha çok yaralamıştı
Serdar Akinan, Türkiye'de en istikrarlı yol alan gazetecilerden biridir. O'nu büyüten, O'nu itibarlı hale getiren, bulunduğu mevkilerin hakkını vermesi ve o mevkilerde hiç kirlenmemiş olması!
Serdar, bugünlere tırnaklarıyla kazıyarak geldi. Uzaktan ahkam kesen biri değil o; sahada olmak bir başka deyişle muhabirlik yapmak onun en sevdiği şeydir.
Tekel işçileri ile ilgili haberleri mesela...
Serdar beni aradı geçen gün. İnternet sitelerindeki "faşist" yorumlara nasıl izin verildiğini sordu. Samsun'da katledilen polislerimizin ardından yazılanlar, Serdar'ı daha çok yaralamıştı:
-Siz dernek olarak bu tür yorumlara müdahalede bulunmuyor musunuz?
Keşke bulunabilseydik!
O sitenin ismini de verdi Serdar...
Ben de şunu söyledim; bir değil binlerce site var maalesef yazılan yorumları filtreden geçirmeden yayınlayan.
Çare ne peki?
Çare oto kontrol...
Ve iyi bir denetim...
Ya da yorumları yayımlamaktan vazgeçmek...
Bu mümkün mü?
Mümkün.
Ama bu yöntem doğru değil!
O zaman sıkı bir denetim gerekiyor.
Sıkı denetim var, var olmasına ama yine de hergün gelen binlerce yorum arasında, nahoş yorumlar onaylanabiliyor. Okurlarımızdan bu konuda ciddi uyarılar alıyoruz. O uyarılar oldukça, editör arkadaşların hata yapma oranı daha da düşüyor.
Peki başka siteler nasıl önlem alıyor yorumlar konusunda?
Serdar Akinan'ı çileden çıkaran siteler, kafasına eseni mi yapıyor yoksa onlar da sıkı denetim uyguluyor mu?
Bazı siteler, işbaşındaki iktidarların seçim öncesinde yaptıklarını yapmaktan ne yazık ki geri kalmıyor. Bu sitelerde, "gelene ağam, gidene paşam" denilmesinin nedeni, bizden, oradan buradan okur çalmak.
Buna "özgür yorum" diyor arkadaşlar.
"Misafir" veya "ziyaretçi" adı altında kapıları ardına kadar açanlar, Serdar Akinan'ın dediği gibi, küfürün her türlüsüne geçit vererek, "büyük" olma derdinde. Oysa bugün olmasa bile yarın, o başüstü yaptıkları "misafir" veya "ziyaretçiler"in başlarına ne büyük bela açacaklarının farkında bile değiller.
Türkiye'de bu konuda bilgi eksikliği gırla. Dünyada örnekleri var, yorumlar sadece yorum yazanı bağlıyor. Ama ülkemizde böyle değil, altını kalın harflerle çizmemize rağmen, "yazılan yazı ve yorumlardan" yazanlar değil, bizler sorumlu tutuluyoruz.
Nereye kadar?
Bu işin yasası çıkarılmazssa korkarım ki, bütün siteler okurun yorum yazma özgürlüğünü elinden almak zorunda kalacak.
Bu yüzden ben diyorum ki...
İnternethaber'in "altın üyeleri" olsun!
Olsun ki... İçimizdeki "sanal kabadayıları" daha rahat ayıklayabilelim.