Emekli Yarbay Özbek, PKK sorunun çözülmesini istemeyen bir yapının demokratik açılımı engellemeye çalıştığını iddia etti.
Abone olİNTERNETHABER- İnternethaber yazarı Emekli Yarbay Şenol Özbek, Türkiye'de terör sorununun bu anlayışla çözülmesinin mümkün olmadığını söyleyerek birilerinin sürekli atılan adımların önünde engel olmaya çalıştığını iddia etti. Türkiye'de terör sorununun çözülmesini istemeyen bir kesimin bulunduğunu açık açık söyleyen Özbek, bu sorunu biran önce sivil politik düzeye çekerek, birey odaklı bir anlayışla hareket edilmesi gerektiğini ifade etti.
STV'de yayınlanan haber tartışma programında son günlerde artan terör olaylarını değerlendiren İnternethaber yazarı Şenol Özbek, Türkiye'nin bu anlayışla terörü çözümlemesinin mümkün olmadığını söyledi.
İşte Özbek'in canlı yayındaki o değerlendirmeleri;
"KİM KİMİ AZ VEYA ÇOK ÖLDÖRDÜ HESABI"
Biz eğer bu iş 1984 yılında başladığında, hatta 70 küsurlu yıllarda başladığında kim kimi nasıl daha az veya çok öldürdü boyutuna değil de bu işin temelini oluşturan sivil politik zeminle ilgili hususları konuşuyor ve bununla ilgili tedbirleri almış veya alıyor olmamız gerekirdi. Bu iş başladığında Diyarbakır'da ana rahmine düşen çocuğun ikna edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
"SORUNU BİR AN EVVEL SİVİL POLİTİK ZEMİNE ÇEKMEK GEREKİYOR"
Bakın sadece ülkemize özgü birşey değil. Dünyadaki tüm terör sorunlarında veya bu sorunlar için kalem oynatmış insanların söylediği birşey vardır. Terörizmin gayesi, ülkedeki sivil politik zemini, polisiye veya askeri zemine kaydırmak ve orada tutmaktır. Terörizmle ciddi manada mücadelede gereken şey; terörist grup askeri zeminde tutmaya çalışırken; sorunu bir an önce sivil politik zemine kaydırmak ve sivil politik zemini hareketlendirmek suretiyle; sivil karar alma mekanizmalarını harekete geçirerek, sistemin kendisini yenilemesini sağlamaktır. Bizim 30 yıllık terörle mücadelemizde sivil politik zeminde ne bir hareketlilik yaşandı ne de bu alanda yer alan sosyal tabanda sosyal alt yapıyla ilgili olarak, ne tür tedbirler alınması gerektiği tartışıldı.
"BAŞBAKAN BİR İLKİ BAŞARDI"
Biz ilk defa bu dönemde "açılım adıyla" bu konunun dayandığı temeli konuşmaya başladık. İlk defa bu dönemde bir başbakan, Diyarbakır'ın Tunceli'nin göbeğinde herhangi bir askeri argüman kullanmadan terör örgütüne ve onun siyasal yapısına tamamin sivil politik zeminde meydan okudu. Ve ilk defa bir siyasal parti, terör örgütünü temsil ettiğini söyleyen siyasal yapının üzerinde ve hatta hatta yüzde 50'nin üzerinde oy aldı. Bun arağmen bazı argümanlarla devlet bir noktaya gelip tıkanıyor.
"DEVLET MANTIĞININ DEĞİŞMESİ GEREKİYOR"
Açılım diye birşey ortaya koyuyoruz ama bu açılımı yapmak için sizin halen ülkede var olan devlet diyalektiğini değiştirmeniz gerekiyor. Siz Şırnak'ta Diyarbakır'da ve Hakkari'de yaşayan vatandaşınıza Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşamanızdan dolayı Türk diyorsunuz. Bunun doğru olduğunu kabul edelim. Aynı insanın, sınırın güneyinde Kuzey Irak'ta yaşayan amcaoğluna Kürt diyorsunuz ve tehdit olarak görüyorsunuz. Bunlar birbiriyle akraba. Şimdi bunları yapana "bu neden Türk" bu "neden Kürt" dediğinizde o Türkiye Cumhuriyet vatandaşı değil diyor. Ama aynı mantık bu defa, güneyde kendisine tehdit olarak gördüğü insanların daha güneyinde bu kez Türk arama sevdasına tutuluyor. Şimdi sizin bu devlet mantığıyla terörü ebedi olarak çözmeniz mümkün değildir.
"KUZEY IRAK'TA KÜRTÇE EĞİTİM VEREN OKULLAR VAR"
Deniliyor ki Amerika Birleşik Devletleri geldi 1992 yılında Irak'ın Kuzey'inde otonom bir yapı kurdu. Hayır, otonom bölge 50-60 yıllık bir bölgedir. Eski Irak Anayasa'sında Irak'ın Araplardan ve Kürtlerden meydana geldiği yazmaktadır. Yine aynı anayasaya göre şu anda Irak'ta Kuzey Irak dediğimiz bölgede Kürtçe eğitim yapan okullar vardır, Meclisleri vardır. Şimdi siz kendinizi Şırnak'ta Hakkari'de yaşayan bir vatandaşımızın yerine koyun. Düşününki devlet size Kürt diye birşey yok, Kürtçe diye bir dil de yok. Böyle bir dil uydurma bir dil gibi bir takım nakaratlar söylüyor. Bunu ben kendi devletimi kötülemek için felan söylemiyorum. Bu bölgeleri gördük. Ben bu devletin bünyesinde görev yaptım ama ben bu tezatlarla bire bir karşılaşırkende açıkçası hicap duydum. Ardından aynı vatandaşa, devlet bunu söylerken bu vatandaş ama alışveriş ama akrabalık ilişkileri nedeniyle güneye gittiğinde benim biraz önce işaret ettiğim fotoğrafı görüyor. Kürtçe eğitim veren okullar, kendine göre otonom bir yapı. Kürt kültürünün bir takım özellikleri gibi.
"BİRİLERİ SORUNUN ÇÖZÜLMESİNİ İSTEMİYOR"
Sizin böyle bir yapıyla bu sorunu çözmeniz mümkün değil. Yani insan merkezli yeni bir devlet algısını oturmanız lazım. Bu noktada da sadece artık sadece Kürt sonunu ve doğu sorunun dışında Türkiye'nin rejiminden, rejime hakim bir takım güç odaklarının ortaya koyduğu dirençten ibaret ayrı bir yapı karşınıza çıkıyor. Devletin üzerine oturduğu yapı, sorunu çözmek için değil de çözmemek ve çözmek isteyenlerin önünü kesmek üzerine kurulmuş. Bu ülkede sadece belli kavramlar veya ataklarla bu sorunu çözmek melekesini de dolayısıyla yitirmiş oluyorsunuz.