Seni Atatürk'e emanet ediyorum yavrum!
Hükümetin 19 Mayıs kutlamalarını yasakladığı haberi gelince kalabalık bir mekandaydım. Çevremdeki birkaç kişi, "İşte şimdi baltayı taşa vurdular. Cami duvarına işediler resmen ve bu kez bitti bu iş" demişti..
Hükümetin 19 Mayıs kutlamalarını yasakladığı haberi gelince
kalabalık bir mekandaydım. Çevremdeki birkaç kişi, "İşte
şimdi baltayı taşa vurdular. Cami duvarına işediler resmen ve bu
kez bitti bu iş" demişti..
Ben laf dilimin ucuna geldi mi duramayan biriyim..
"Hiç bir halt olmaz" diyecek oldum, ama o tepkinin
sahibindeki hareketlere bakınca doğrusunu isterseniz ufaktan
ufaktan tırsmaya başladım. Entellektüel bir bakış açısıyla yorum
yapıyor ayaklarına yatarak, "Aslında bu kutlamalar
stadyumların dışına çıkıp sokaklarda kutlamamız için iyi bir neden
olabilir.." iddiasını ayaklarının altına şöyle bir
fırlattım.
Demeye kalmadan bir hezeyan halinde gürlediler..
Sol yumruğunu havaya kaldırıp, "O sokaklar inleyecek.
Bayram yerine dönecek her yer. O gök gürültüsü gibi ses AKP'nin
ampülünü söndürecek. Bizimle Atamızın arasına hiç kimse giremez.
Tapmaksa ona tapıyorum ulan" diyeninin her ağzını
açtığında damağıyla dili arasında uzayan katılaşmış tükürüğü hala
gözlerimin önünde..
19 Mayıs öncesi gürleyenlerin bayram günü neler yaptığını gördük..
Bir kaç ilin birkaç caddesi dışında sokaklarda kimsecikler yoktu.
"Tapıyorum ulan" diyenlerin ise esamesi
okunmuyordu.
Ben hayatım boyunca ölümlüleri gözünde ilahlaştıranları zararlı
buldum ve hislerim hep onlara acımam gerektiğini söyledi.
Yanlış anlama olmasın.
Bu hisse kapılmam Atatürk'e olan sevgimin veya hayranlığımın
eksikliğinden değil. Bir çok Türk evladı gibi ben de onu
"kahramanım" olarak değerlendiriyorum.. Bana göre
Türkiye'nin bir daha yetiştiremeyeceği dahiydi. Ona saygı duymam ve
rahmetle, minnetle anmam için binlerce neden sayabilirim..
İşte bizim sözde Kemalist bazı vatandaşlarımızın ipin ucunu
kaçırdığı nokta tam da bu nokta..
Bir insana büyük saygı duymakla, onu ilahlaştırmak, ona tapmak
arasında büyük fark var.. Bu farkın farkına varamayanlar ne yazık
ki, Atatürk'e saygı duyanları, onu kahramanı olarak görenleri bile
"Atatürk düşmanı" olarak görebiliyor..
Eğer bir kişi "Ben dindarım ve Atatürk'ü
seviyorum" diyorsa, bunun mümkünatı yok.
Ya Allah'ı sevmelisin ya da Atatürk'ü.. İkisi bir arada olmaz,
olamaz, olmamalı..
"Allah'a şükür, Atatürk'e teşekkür" diye bir
seçeneği asla kabul etmiyorlar..
Birçoğumuz evlerimizden sevdiklerimizden ayrılırken,
"Allah'a emanet ol" deriz ya hani..
Vallahi şüphe içindeyim.
Bu tipler "Allah" yerine, "Seni Atatürk'e
emanet ediyorum" diyor mudur acaba diye?
Yok artık o kadar da değil demeyin!
Olur olur yani..
Bu ülkede bugün bile bir siyasi veya ekonomik kriz çıktığında
Atatürk'ün kabristanını basıp, "Atam sana bir çelenk
getirdik ama hele bir sor niye? Çok pis durumdayız sen bizi kurtar
kalk atam hadi atam" diye ayinler düzenleyen insanlar yok
mu?
Bu tapınmak değil de, tanrılaştırmak değil de nedir?
Bundan bir zaman önce Şişli meydanında asılan o posteri
hatırlıyorsunuz değil mi? Bir binanın tepesinden aşağıya sarkıtılan
ve altına "Sizi izliyorum" yazan Atatürk
posterinden bahsediyorum.. O posteri görüp de galeyana gelen,
"İzleme Ataaam izleme kallk müdahale et nooluur"
diyen insanları biliyorum ben!
Bu tapınmak değil de nedir?
İlkokula başlayan yaramaz bir öğrenciye öğretmeninin,
"Yaramazlık yapmayın. Yoksa Ulu önderimiz sizi
sevmez" diyerek onu dizginlemeye çalışmasına siz ne ad
verirsiniz?
Atatürk'ü eleştiren biri yargı önünde hesap verirken gıkı
çıkmayanların, inançlı insanların Allah'ına, Cennet'ine ve
meleklerine hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan Fazıl
Say için ortalığı velveleye ve vesveseye vermelerine siz başka ne
anlam yüklersiniz?
Dedim ya..
Atatürk'ü sevmek başka, Atatürk'e tapmak başka..
Kuşkusuz ki Atatürk'ü sevmeyen bir kesim var.
Olabilir de..
Ama şunu bilelim.
Bir milletin büyük kesimi onu seviyor ve ona hayran.. Kimi Kur-an'ı
Kerim okuyarak, kimi evinde kimi işinde ama çoğunluk kendi içinde
yaşatıyor bu sevgiyi.. İlan vermeden, reklamını yapmadan, rant
peşinde koşmadan, Atatürk seviciliği ve sömürücülüğü yapmadan..
Eğer büyük çoğunluk bu sevgiyi içinde beslemese, İlkokuldan
üniversiteye kadar Atatürk'ü okumaya, anlamaya çabalamazdı.
Üniversiteden sonraki çalışma hayatında, Atatürk'ün fotoğrafını
başının üstüne asmazdı..
En büyük havaalanlarına, bulvarlara, barajlara onun adı verilmezdi.
Çocuklara, Ata ismi konulmazdı..
Atatürk'ü sevmeyen bir millete rağmen bunlar ya-pı-la-maz-dı..
Anladınız mı "tapınan" arkadaşlar?
Sanmıyorum ama olsun; Zamanla o da olur!
***