Abdülatif Şener Ergenekon'la ilgili çok kritik noktalara dikkat çekti. Kendisinin de dinlendiğini söyledi.
Abone olBaşbakan eski Yardımcısı Abdüllatif Şener, Ergenekon operasyonuyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı: Abdülatif Şener "Bu ülkede yaşayan hiçkimse ben dinlenmiyorum deme şansına sahip değil. Siz de dinleniyorsunuz. Ben de dinleniyorum. Bunu böylece kabul etmemiz lazım. " dedi.
Şeher yaşananları şöyle değerlendirdi:
KAYGI VE ENDİŞE VAR: Şu anda kurumlar arasında hep karşılıklı kaygı, endişe var. Bilek güreşi var. Ben böyle görüyorum. Vatandaş olarak ben kaygılıyım. Ama bu noktada bir şeyler yapması gerekenler de bu karmaşık ortamı derinleştiriyor. Başbakan üzerinden kavga edilecek ne bulursa kavga yapıyor. Yanlış olan da bu.
HERYER BENİM OLSUN İSTİYOR: Son yıllarda olan bitene bakın. İşte TESK’in yönetimini değiştirmek için iktidar kanun çıkarıyor, oda seçimlerine müdahale ediyor. Benim partililerim bu odada hakim olsunlar diye çaba harcıyor. Fiskobirlik benden olsun, futbol federasyonu benden olsun, bu doğru bir tavır değil. Başbakan sırf, ANAP’ın muhalefet tarzını beğenmediği için, onu zora sokmak için bu partinin Hazine yardımını kesmek için yasa değişikliği yaptırdı. Ve ANAP’ın Hazine yardımı kesildi. Çağdaş demokraside böyle bir şey olamaz.
ÇETELERDEN YANAYMIŞ GİBİ GÖSTERİLİYOR: Ergenekon davasında da, ben bireysel olarak işin içinde çok ciddi şeyler olduğunu düşünüyorum. Böyle bir konuda iktidar da muhalefet de yargı, aydın gazeteciler vatandaşlar da birlik ve beraberlik içerisinde olması gerekir normalde çünkü hepimiz çeteye karşıyız. Ama tam tersi. Siyasetçiler, aydınlar, gazeteciler, daha da önemlisi yargının daha büyük bir kısmı eleştiriyor. O zaman bir sorun var demektir.
BİR GARİPLİK VAR: Düşünebiliyor musunuz, davada ismi geçenlerin ortak özelliği iktidar partisine karşı olmak. Şu ana kadar istisnası çıkmadı. Belki de hepsinin tek ortak özelliği mevcut iktidar partisine karşı olmak. Bunda bir gariplik var gibi geliyor bana. Ayrıca bu iktidar partisine karşı olan, içeri alınan ve dava kapsamında isimleri geçen isimler sürekli dinlenmişler.
KONUŞMALARDA İKTİDAR PARTİSİNİN YOLSUZLUKLARI AYIKLANMIŞ: Peki bunların o gece gündüz dinlenen telefon konuşmalarında iktidar partisi, Başbakan ve onun çevresiyle ilgili eleştirileri tek bir konuşmaları yok. Yani şurda şu yolsuzluk, usulsüzlük var. Şurda şu kanunsuz işi yaptılar gibi konuşmaları tek satır yok. Çünkü bu siyasi polemik konusu olabilir, basına yansıyabilir, siyaseten yıpratıcı bir nitelik taşıyabilir kaygısıyla, bunlar çok büyük bir hassasiyetle, ama çok büyük bir hassasiyetle ayıklanmış durumda.
GÜNEY'İN SÖZLERİNDE AK PARTİ YOK: Şimdi Tuncay Güney’in 2001 yılına ait mi, yoksa 2005’tan sonraya ait mi olduğu belli olmayan o bantları yayınladılar. Herkese bir çamur var. Şu anda dava kapsamına alınmamış bir çok kişinin ismi bile bir şekilde geçiyor. Ama iktidarı ve çevresinde yakınında olanları rahatsız edecek bir ifadeyi görmüyoruz. Sayın Baykal’la ilgili bile kabul edilemeyecek şeyler söylüyor, tüm eski Genelkurmay başkanları askeri yetkililerle ilgili şeyler var. Ama iktidarı ya da yakınlarını rahatsız edecek bir şey yok.
ELİMİ SIKMAMASININ DEĞERİ YOK: Doğru, selam vermeden geçti Başbakan. Ben görüp görmediğini bilmiyorum. Ama size şunu açıkça söyleyeyim: Başbakan’ın beni görüp mi geçti, görmeden mi geçtiğinin benim için hiçbir değeri yoktur. Bir siyasetçi hoşlandığı yada hoşlanmadığı açıklamalardan dolayı rahatsız olmamalıdır.
BEN DE DİNLENİYORUM: Bu ülkede yaşayan hiçkimse ben dinlenmiyorum deme şansına sahip değil. Siz de dinleniyorsunuz. Ben de dinleniyorum. Bunu böylece kabul etmemiz lazım. Bakın yasayla, telekomünikasyon iletişim kurumunda, dinlemeleri organize eden bir birim oluşturuldu. Bu birim doğrudan Ulaştırma Bakanı ve Başbakan’a bağlı onların kontrolünde bir birimdir. Yasal olarak dinleme yapan Emniyet istihbarat, MİT Jandarmanın dinlemelerini de dinleyen, onların dinleme taleplerine de cevap veren bir kurumdur. Ve hükümet tarafından sonradan oluşturuldu. Özenle seçilen elemanlarla donatıldı. Yani demokratik bir toplumda siyasetle bu derece bağlı olabilir mi? Bu tartışılmalı. Demokratik bir ülkede, meclis çoğunluğuna sahip olmak, her türlü düzenlemeyi yapma hakkı verir mi? ?