Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz diyor Anaysa.. Peki işveren bu uygulamayı ne kadar ciddiye alıyor?
Abone ol"Eğer işten çıkarıldıysanız yüzde 100 işçisiniz demektir." George W. Bush'un tespiti..
Şu günlerde Ankara'da Eskişehir "duble" yolu üzerinde, ODTÜ kavşağında, TOGO mağazasının önünde bir grup kırmızı şapkalı adam duruyor. İlk başta dövizler vardı ellerinde, şimdi pankartlar da eklemişler.
Sabah 8, akşam 7. Arabayla yanlarından ilk geçtiğinizde anlayamıyorsunuz, bu adamlar neci. Yoldan sıkça geçenler ve ODTÜ öğrencileri moral olsun diye sandviç, meyve suyu filan bırakıyorlarmış kırmızı şapkalılara. Arabaların kesilmeyen kornaları ise neşe katıyor ortama. Masal gibi. Hani kurt kırmızı şapkalı kızı yiyordu..
Kanunlar piramit şeklinde yapılanır. Bu piramidin en tepesinde Anayasa vardır. Malum. Ve anayasanın 51. Maddesi açıktır: "Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz."
Fakat, "sermaye kanunları" bir cümle daha eklemiş anlaşılan: "Üyelikten ayrılmaya zorlanamaz, o halde işten atılır" Zira, ülkenin her köşesinden duyduğumuz işveren uygulaması bu.
Kırmızı şapkalı adamlar, TOGO ayakkabı işçileri. İşveren, sendikalaşma çalışması içerisinde olan 9 işçiyi kovmuş önce, bakmış destek var içeriden, 26 işçiyi daha atmış dışarı. İş Kanunu hiçe sayılarak, 18.madde pas geçilmiş anlaşılan: Sendika üyeliği iş sözleşmesinin feshi için geçerli sebep oluşturmaz!
Vatandaş bir kanunsuzluk yaptığında yaka paça içeri atılır. Baklava çalan çocukları hatırlarsınız, 6 yıl ağır hapis cezası verilmişti. Cezalar sanki kalori üzerinden hesaplanmıştı o dönem.
Peki, baklava değil de işçilerin haklarını çalmanın cezası var mı? İşten atılan insanların, ailelerinin, çocuklarının yaşam haklarını ellerinden almanın cezası? Uykusuz geçen gecelerin, elindeki avucundakini sattırmaya zorlamanın, yüzde 100 işçi ailelerin günahsız çocukların hayallerini yıkmanın, geçim sıkıntısına düşürmenin, belirsiz ve korku dolu yarınlar yaratmanın cezası? Patronlar iş kanunlarını ve işçi güvenliğini takmadıklarında şahıslarına hapis cezaları var mı? Biz duymadık! Hani eşitlik ilkesi?
İşveren, işçinin burnunu sürtüyor. Zorunlu eğitim: Sürünme eğitimi.. Mahkemeler bitene kadar, yüzde 100 işçilerin ocaklarında da incir ağaçları meyve vermeye başlıyor zaten.
Toplumsal düzen ile ceza hukuk birbirlerine paralel. Kanunlarda ceza tanımlaması yapılmayan bir eylem, suç sayılmaz. "Sosyal ceza hukuku" lafta kalıyor. Oysa sosyal hukuk hükümlerinde hatalı işverene de hapis cezasından bahsedilir. Sadece bahsedilir.
Türkçesi, tüzel kişi işçiyi kapı dışarı atarken, patron koltuğuna yaslanmış kıs kıs gülüyor..