BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Sen uyurken terk etti o...

Muhalefet liderine daha önce defalarca “Yalan makinesi” dediği halde kendisine "Yalan makinesi" denildiğinde “Yalan makinesi yalanları yakalar” diyebildi!

Bir halk derin uykuya daldı…

Onlar uyurken…

Üniversite öğrencileri konser bileti satıyor, poşu takıyor, iktidarı protesto ediyor diye tutuklandı, çantalarındaki yumurtalar, şemsiyeler silah sayıldı, gazeteciler, haklarında neredeyse hiç delil yokken, bilgisayarlarına delil niyetine bilgiler yüklenirken, terörist diye, tecavüzcü diye, hırsız diye etiketlendi. Başka gazeteciler aslında muhalif yazılar yazdıkları için ama başka gerekçeler gösterilerek gazetelerinden uzaklaştırıldı...

Kız çocukları, önce sanki dört sene uzatılıyormuş gibi yapılıp, aslında şu anki sayısı ikiye bölünerek çoğaltılan eğitim sisteminin kıyısına, köşesine sıkıştırılmaya çalışıldı, buna rağmen üniversite rektörlerinden, eğitimcilerden gür bir ses çıkamadı…

“Hırsızlığı” delillerle ortadayken bazılarının, onlara soruşturma açan savcılar görevden alındı, birileri için özel yasalar çıkarıldı. Ana Muhalefet Partisinden bir milletvekili, iktidar partisi milletvekilinin danışmanından yumruk yedi, İktidar Partisi Milletvekili danışmanının attığı yumruğa sahip çıktı.

Bu arada sivil toplum kuruluşların görüş beyan etmesi neredeyse yasaklandı! Ağızlarını azıcık açacak olsalar aba altından sopa gösterildi.

Pozantı Cezaevindeki çocuk suçlulara, cinsel taciz, tecavüz ve işkence iddialarını haber yapan muhabirler tutuklandı.

Atatürk’e hakaret etmek, onun yaptığı, söylediği her işe çamur atmak moda oldu. Bunu yapanlar göklere çıkarıldı, hatta Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun başına getirildi. Neyse ki sonra istifa etti! Atatürk’ün gönüllerdeki dokunulmazlığına dokunmaya çalışanlar çoğaldıkça çoğaldı.

Eski Genel Kurmay başkanı “terörist” ilan edildi, bu olaya içerleyen Genel Kurmay Başkanı “Takdir yüce Türk milletinindir” dedi.

Türk Milleti kendisini pek de takdir etmedi!

Ülkenin başbakanı çıktı, durup dururken hem de, “Dindar nesil yetiştireceğiz” diyerek hala kendisinin de tam olarak ne demek istediğini açıklayamadığı bir beyanda bulundu…

Muhalefet liderine daha önce defalarca “Yalan makinesi” dediği halde kendisine "Yalan makinesi" denildiğinde “Yalan makinesi yalanları yakalar” diyebildi!

Bu esprinin sonunu bekleyemeden kendisi de gülerken, her zaman hüzün gözyaşları yanaklarına süzülen partinin ağlayan yüzü Bülent Arınç, ellerini birbirine vurarak sevinç gözyaşları döktü.

Liste böyle uzayıp gitti…

Demokrasi, körpe bedenine atılan ısırıklar, ruhuna vurulan darbeler sonucu çektiği acılara dayanamayarak bir halkı terk etti…

Siz uyurken…

Demokrasi ardına bakmadan uzaklaşıyordu bizden…

Karşımızda “çakma demokrasinin kuklaları”…

Çocuklarla birlikte ağlaşıyoruz izlerken…

twitter.com/nsrnylmz