Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili Oktay Ekşi Taksim Gezi Parkı eylemlerini İnternethaber'e değerlendirdi.
Abone olNESRİN YILMAZ/İNTERNETHABER-ANKARA- Taksim Gezi Parkı'nda ağaçların kesilmesiyle başlayan ve tüm yurtta 18 gündür devam eden eylemler son bulacak mı? Başbakan Erdoğan ve İstanbul valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun çözüm arayışlarının eylemlerin sonlandırılmasına bir katkısı olacak mı?
CHP İstanbul milletvekili Oktay Ekşi Gezi Parkı eylemlerini ve yaşananları İnternethaber'e değerlendirdi:
TAYYİP ERDOĞAN KENDİNİ DEMOKRAT ZANNEDİYOR
"Aslında iyimserlik mi karamsarlık mı egemen olmalı çok emin değilim. Çünkü 11 yıldır Başbakan'ın demokratik anlayışla ilgili söylediği lafların hepsinin dudağının ucunda olduğunu gördük. Aslında 94 yılından beri kamuoyunun karşısına net olarak çıkan Tayyip Erdoğan'ın o tarihten bu tarihe çizdiği resmi hepimiz gördük. Tüm bunlara bakınca, demokrasiyi bilmediği, anlamadığı, buna rağmen kendisini demokrat zannettiği ve malesef bilmediğini de hiç bilmediğini gördük. Tayyip Erdoğan bu yüzden de demokrasiyi bilenlerle aynı dili konuşmuyor. Hukuk devletine saygısı olanlar, hukukun üstünlüğüne inananlar kendisiyle herhangi bir şekilde diyalog kurmaya kalktıkları zman veya mesajlarını kendisine iletmek istedikleri zaman bu mesajlar duvara çarpıp yere düşüyor. Kendisi bazen anlamış gibi yapıyor, bazen tesadüfen doğru yanıtlar veriyor, umut veriyor. O yüzden de insanlar, galiba tahmin ettiğimiz gibi değil diye düşünüyor ama arkası gelmiyor."
DEĞİŞMEYECEĞİM DİYEN ADAMDAN NE BEKLENİR
"2002 yılında, AKP tek başına iktidara geldi hemen ardında Avrupa Birliği dünyasına fevkalede sevimli gülücükler dağıttı. Reformlar yapıyorum, özgürlükleri artırıyorum, demokratik sistemi genişletecek kanunlar getiriyorum dedi, kampanyalar başlattı. Ben de dahil birçok insan, onun bir şeyler yapacağına inanmıştık. Milli Selamet Partisi, Refah Partisi ve Fazilet Partisi dönemi değerlerini veya anlayışını terketmiş tamamen bu Anayasaya, siteme, Cumhuryete, demokrasiye, insan haklarına saygılı biri olarak siyasete devam edecek diye düşündük. Bu düşüncede olanların hepsi hayal kırıklığına uğradı. Şimdi Avrupa ve Amerika da anladı, biraz geç anladılar ama anladılar."
"Bu olanlar yüzünden dünkü sözlerine, bugünkü sözlerine, analar, evlatlar, çocuklar, sempatik görünme amaçlı beyanlar. Bunlar malesef benim için artık hiç inandırıcı değil. Bu yüzden de karamsarlığımı atamıyorum. Keşke dediği gibi anlayışla, hoşgörüyle bu meselenin üstüne gitse de Gezi olayları dahil Türkiye'nin her tarafına yansıyan genç kuşakların talepleri bir etki yapsa ve tavrını gözden geçirse. Demokratikleşmeyi, özgürleşmeyi, insanlarla barışık yaşamayı, kutuplaştırmamayı artık öğrense. Bir kaç sanatçı ve aktivistle bir araya gelip onlarla yaptığı konuşmalara bakıp da Tayyip Erdoğan değişir diyemiyorum. Zaten kendisi de söyledi, "Ben değişmeyeceğim" dedi. Değişmeyecek bir adamdan ne bekleyebilirim. Malesef çok küçücük bir iyimserlik ve malesef yaygın bir karamsarlık içindeyim."
SEN KİME MİSİLLEME YAPIYORSUN
"Adalet ve Kalkınma Partisi'nin miting yapması zaten iktidardaki zatın gençlere misilleme yapma, yanıt verme amacında olduğunu gösteriyor. Mitin yapacak olması meseleye zaten ne kadar yanlış yerden girdiğinin somut örneğidir. Siz birseniz biz beşiz mesajını bir iktidarın lideri kamuoyuna verebilir mi. O gençerin AKP ile bir alıp veremediği yok ki, sen kime misilleme yapıyorsun. Onlar çok masum, her medeni insanın, bu çağın her gencinin taleplerini dile getiriyorlar."
"Gençler, "Bana karışma kardeşim" diyor. Kız arkadaşımla yan yana oturursam senin zabıtan gelip benim tepemde zebellah gibi durmasın diyor, medeni toplum olma iddiasında bulunan her toplumun en insancıl talepleri bunlar. Bu çağa gelinceye kadar kuşaklar boyu yaşanmış şeylerden söz ediyorum ama bunlar adam olanların dünyasında yaşanmışlardan söz ediyorum. 2013 yılında kaç tane çocuk dünyaya getireceğim Başbakanın talimatıyla olacak, kız ve erkekler yanyana oturunca zabıta korkusuyla mesafeli duracaklar, alkolü Başbakanın tarifesine göre içeceksin. Böyle bir şey olabilir mi. En basit insan davranışlarının tepesinde bir mubassır edasıyla durma yetkisini kendisinde gören bir anlayış kabul edilebilir mi?"
GENÇLER HARİKAYDI
"Taksim Meydanının gençlerden yani eylemcilerden arınması için biraz hoşgörülü göründüler. Diyelim ki Gezi Parkı'ndaki çocuklar çadırlarını toplayıp gittiler. 15 gün hiçbir şey olmadı, 16'ıncı gün aynı zihniyet bir başka şekilde karşılarına çıkmayacak mı? Onun için malesef önümüzdeki günlere endişeyle bakıyorum. Allah hepimizin sonunu hayır eylesin diyorum."
"Gençler hepimiz için umut oldu. Gençler orada ne büyük bir potansiyel yattığını, aklı olana, görebilene, idrak edebilene, demokrasiden, insan haklarından, özgürlükten, yaşam sevincinden, uygarlıktan haberdar olanlara gösterdi. Gençler, inanılmaz güzel, medeni bir şekilde, çağdaş bir tavırla, yakmadan yıkmadan bir mesaj verdiler, protestolarını espriyle, zekayla, müzikle, coşkuyla, gençliğin bütün sevimliliği ile ortaya koydular. Arada 3-5 tane serseri çıkar her yerde ıolabilir bu. Orada binlerin içinde bir yerleri yakan kıran, moltof atanlar olabilir, olmasa daha doğru ama olabilir. Bundan kaçınma şansı zaten olamaz, polislerin görevi de o çocukların tepesinde boza pişirmek değil, o yakanı yıkanı, dökeni yakalayıp onları oradan ayıklayıp yargıya sevkini sağlamaktır."
"Polis o kadar yanlış şekilde kullanıldı, o kadar hoyratça çocukların üzerine gidip çocukları vurdular ki, yine de bakıyorum o gençler o sevimli ruh halini bozmadılar ve barısçıl şekilde eylemlerine devam ettiler. Ana gövde bunu yaptı. Hepimizin onlara hayranlık dıyması ve onlara sevgiyle, saygıyla yaklaşması lazım. Harikaydılar.
"Her yerde kışkırtıcı dediğimiz tipten insanlar vardır. Malesef bizim gibi memleketlerde polisin içerisinde görevlendirilmiş bazı kişilerde bunu yapabilirler. Polise molotof atanların içinde, marjinal, anarşist tavırlı dedikleri elemanlar olabilir. Bunların amacı zaten toplum huzurunu bozmaktır. Bu gerçeğin yanında malesef bir başka gerçek de olabilir. Polis kendisini marjinal grup üyesi gibi , öyle bir örgütün üyesiymiş gibi gösterebilir. Hatta bir twitte şu yazıyordu; "Hayatımda ilk kez 45 yaşında molotof atan birini görüyordum" yazıyordu. Bu değerlendirme ne kadar doğru bilemiyorum ama gerçeği yansıtıyorsa benim dediğim gibi bir kuşkuyu artırıcı bir durum var demektir."
HER ŞEYİ ÖRGÜTLE AÇIKLAYAMAZSINIZ
"Şunu demek istiyorum, her şeyi, örgütlere, bunların yer altı uzantılarına bağlamak ne kadar doğru olabilir. Keşke Türkiye'de tarafsız ve ciddi bir şekilde bu oalyları araştırıp ortaya çıkaracak mekanizmalar olsa ama yok. 11 yıldır işbaşındalar, polsiisn bir sürü yanlışına ilişkin örnek var ama polisle ilgili hiçbir soruşturma tarafsız, bağımsız bir el tarafından yapılmıyor. Polis müfettişi gelip yukarıdan aldığı talimatla gereğini yazar dosya kapanır gider. Ama işte bunlar kamuoyu vicdanında yer ediyor, bir gün bir bakıyorsuz 3 tane ağaç kesildi kesilmedi meselesinden bu olaylar çıkıyor, toplum meydanlara çıkıyor.