Şemdinli esrarını koruyor. Ancak yargı ve Emniyet'ten birer kelle alındı. Peki şimdi sırada kim var?
Abone olŞemdinli adeta canavar gibi. Kendisine bulaşanı önünde duranı ezip geçiyor. 9 Kasım 2005 tarihinde meydana gelen patlamalar sonrası Şemdinli'deki karanlık ilişkiler aydınlatılamadığı gibi daha karmaşık bir hale girdi. Terör nedeniyle bölgede oluşturulan 'olağanüstü durum'a Şemdinli krizi aslında bir fırsattı. PKK itirafçıları JİTEM, özel tim köy korucuları ve terör örgütü PKK'nın eylemleri Doğu ve Güneydoğu'yu içinden çıkılmaz bir hale getirdi.
Yasakların kaldırıldığı özgürlüklerin önünün açılmaya çalışıldığı bir yolda ilerleyen Türkiye için 'aydınlatılamayan Şemdinli' bir engel olarak duruyor.
Olayları araştıranlar bir bir sahneden el çektiyor ya da çektiriliyor. Umut Kitapevi'nin bombalanması sırasında Jandarma Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in araçlarında çok sayıda silah ve patlayıcıların bulunması ile gözler JİTEM ve Genelkurmay'a çevrilmişti.
ASKER TAARRUZA GEÇTİ
Patlama sonrası oluşturulan hava Şemdinli'deki iddiaların aydınlatılacağı yönündeydi. Ama öyle olmadı. Şemdinli Komisyonu bırakın toplanmayı bölgeye bile gitmekte zorlanıyor. Komisyon üyesi İbrahim Özdoğan 'güvenlik yok' gerekçesiyle Şemdinli'ye gitmeyeceğini söylemesi bunun açık bir göstergesi.
Ancak ne olduysa son bir ayda oldu. Gelişen olaylar Şemdinli defterinin aralanmasına fırsat vermedi. Son 4 ay içindeki gelişmeleri izlemekle yetinen asker sonunda taarruza geçti. Asker taarruza geçtiğinin ilk işaretini Büyükanıt hakkında soruşturma açılmayacağına dair açıklaması ile verdi. Genelkurmay Adalet Bakanlığı'na savcı için suç duyurusunda bulundu. Zaten savcı Sarıkaya için Adalet Bakanlığı müfettişler aracılığı ile inceleme başlatmıştı. Medyanın belli bir bölümü savcıyı idam sehpasına çoktan koymuştu bile.
EMNİYET VE YARGIDAN BİRER KELLE
Yargı bağımsızlığının konuşulduğu ve tartışıldığı şu günlerde mahkemelere etki yapacak açıklamalar sadece medyadan gelmedi. Genelkurmay Şemdinli iddiananesinin belli bir siyasi görüşün uzantısı olmakla suçlarken açıklamada yer alan ifadeler de bir o kadar siyasiydi.
Asker savcının adeta kellesini istedi. Zehir zemberek açıklama sonrası bir kelle de emniyetten alındı. Daha önce Şemdinli Komisyonu'nda askeri suçlayan ve 'hırsız içerideyse kilit çare değil ' sözleriyle Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat eski Daire Başkanı Sabri Uzun'a yöneldi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in de 'kahramanlığa gerek yok' sözleriyle eleştirdiği Uzun ani bir operasyonla görevinden alındı.
Savcı ve Uzun olayında AK Parti ile Adalet Bakanı Cemil Çiçek arasında üslup farkı dikkatlerden kaçmadı. Parti kurmaylarından bu iki isimle ilgili tepki gelmezken Çiçek ani reaksiyon gösterdi. Çiçek'in sert çıkışları daha önceki bazı olaylarda da gösteriyordu. Bu durum AK Parti içindeki farklı siyasi eğilimleri yansıtması açısından da bir örnek oldu.
SIRADA ALTINDAĞ VAR
Şimdi sırada iddianamede Büyükanıt'ı suçlamayan işadamı Mehmet Ali Altındağ mı var? Bu yöndeki ilk işaret verildi. Sabah gazetesinin haberine göre "Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın suçlanmasına yol açan ifadeler veren müteahhit Mehmet Ali Altındağ hakkında, AKSAZ ihalesinde, 1 trilyon liralık yolsuzluk yaptığı iddiasıyla soruşturma başlattı."
Oktay Sağlam/İnternethaber