Gözaltında Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi’ne göre 1997-2012 yılları arasında 158 başvuru yapıldı ama bunların hiçbirinden hüküm çıkmadı
Abone olTaraf Gazetesi'nden Tuğba Tekerek'in haberine göre, “Önden mi zevk alıyorsun yoksa arkadan mı” diye sorulup cinsel organına cop dayanan transseksüel E.H; iki buçuk yaşındaki oğlu Azat’la birbirlerine cinsel tacizde bulunmaları için zorlanan Fatma Tokmak; kafası bacakları arasında bir pozisyona getirilmişken arkasına copla vurulan, “Hamileyim” dediğinde “Olsun, bunu düşür, bir tane de benden yaparsın” denilen N.S; ilçeden tanıdığı hepsi çocuğu yaştaki yedi gencin önünde çırılçıplak soyulan, hem gençler hem kendisi ağlarken teker teker onların kucağına atılan ve vajinasına parmak sokulan 46’sındaki K.Ö...
TECAVÜZDEN MAHKÜM OLAN GÜVENLİK GÖREVLİSİ YOK
Hepsi, devletin karakollarında işkence görmüş gerçek insanlar. Hikâyeleri yüzlercesi arasından birkaç örnek olarak Eren Keskin ve Leman Yurtsever tarafından hazırlanan hepsi gerçek Devlet Kaynaklı Cinsel Şiddet isimli kitapta yer aldı. Olayların hiçbirisinde de herhangi bir güvenlik görevlisi işkenceden hüküm giymedi. Tıpkı Başbakan Erdoğan’ın “Yedirtmem” dediği İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Sedat Selim Ay gibi... Gözaltında Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi’nden Avukat Keskin’in ifadesine göre “Zaten Türkiye’de tecavüzden mahkûm olan tek bir güvenlik görevlisi yok.”
Hukuki Yardım Projesi tarafından açıklanan verilere göre 1997-2012 döneminde 80’i tecavüz, diğerleri cinsel taciz şikayetiyle 347 kişi projeye başvurdu. Bunların çoğunluğunu Kürt kadınlar oluştururken başvuranlar arasında solcular ayrıca hırsızlık, uyuşturucu gibi adi suçlardan gözaltına alınanlarla travesti ve transseksüeller vardı. Mağdurların çoğu Keskin’in ifadesine göre ya baskıdan çekindikleri ya da hukuka güvenmedikleri için suç duyurusunda bulunmadı. Maalesef mahkemeye taşınan 158 dosyadan alınan sonuç hukuka güvenmeyenleri haklı çıkardı. Keskin, yargı süreçlerini Taraf’a şöyle anlattı: “Devlet işkenceden o kadar rahatsız olmuyor ama tecavüz nedeniyle başvurduğunuzda ya dava açılmıyor, açıldığında da sonuç alınmıyor. Bugüne kadar bizim dosyalarımızda bir kişi bile ne kötü muameleden ne tecavüzden ceza aldı. Zaten Türkiye’de tecavüzden mahkûm olan tek bir güvenlik görevlisi olmadı. Genel olarak beraat ve zaman aşımı. O kadar zamana yayıyorlar ki... Sonuçta dosyalar AİHM’de kazanılıyor”
Keskin, cinsel işkencenin nedenlerine ilişkin soruyu “Hem istedikleri ifadeyi almak için hem erkeksi dürtülerle yapıyorlar. Adli nedenle gözaltına aldıkları bir çok kadına da bunu yapıyorlar, onları konuşturmak gibi bir dertleri yok. Bölgedeyse savaş politikası zaten, bütün savaşlarda kadınlar savaş ganimeti olarak görülüyor” şeklinde yanıtladı. Keskin “erkeksi dürtüler”e dair “Öyle ki, genç kadınlarda bayağı bildiğimiz tecavüz yaşanıyor, daha yaşlı kadınlarda ise sopayla copla tecavüz...” ifadelerini kullandı.
SUÇLU POLİS OLUNCA
Türkiye’de cinsel işkence yalnızca Gözaltında Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi tarafından raporlanmadı. Uluslararası Af Örgütü de 2003 tarihli “Türkiye, Kadınlara yönelik gözaltında cinsel şiddete son!” raporunda “Poliste gözaltında bulunan kişilere cinsel saldırı yapıldığı yönünde bilgiler gelmeye devam etmektedir” diyerek mağdur kadınların anlatımlarını aktardı. Raporda işkence suçunun cezasız kaldığına da dikkat çekilerek “Cinsel şiddet suçluları devlet görevlileri olduğunda, sonuç elde edebilmek özellikle zor olmaktadır” denildi.
BEŞ KADIN HAMİLE KALDI
Gözaltında Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi 1997-2012 döneminde 347 kadın ve transseksüelden başvuru aldı. Başvuranlardan dördü zorla fuhuş yaptırıldığını, sekizi işkence sonucu bebeğini düşürdüğünü onu ise 3.5-10 yaş arasındaki çocuğuyla birlikte işkenceye uğradığını söyledi. Tecavüze uğrayan kadınların beşi hamile kalırken, suç duyurusunda bulunanlardan 40’ı ağır baskı nedeniyle yaşadığı yeri terketmek zorunda kaldı.
BAKİRE MİSİN FAZLA İÇİNE GİRMEYECEĞİZ
N.C., 23-27 Eylül 2002’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutuldu. Bildirildiğine göre, bir ifadeyi imzalamayı reddettiğinde saçlarından tutularak yere fırlatıldı. Bir diğeri onu yere yatırdı, ağzına ve burnuna tükürdü, tecavüzle tehdit etti. Üzerine soğuk su döküldü. İleri sürüldüğüne göre, üç polis onu çırılçıplak soyarak gözlerini bağladı. İddiaya göre yarım saat çırılçıplak durmaya zorlandı ve her tarafı okşanarak tecavüzle tehdit edildi ayrıca bakire olup olmadığı da soruldu. Birinin “Önemli değil, zaten fazla içeriye girmeyeceğiz” dediğini duydu ve yere yatırılarak tecavüz taklidi yapıldı. İddiaya göre içine hortum sokulmakla tehdit edildi, tehdit edilirken yüzü okşandı. Kusmak istedi, ancak belirtildiğine göre, “Kusarsan sana yalatırız” dendi. Vajinasına doğru su döküldü, regliyle ilgili yorumlar yapıldı. İleri sürüldüğüne göre, elleri bağlıyken bir polis önünde çömelerek, penisini ağzına alması için zorladı. (Uluslararası Af Örgütü raporundan)
TERFİYE TEPKİLER
» SETA İnsan Hakları Direktörü Yılmaz Ensaroğlu
SEDAT SELİM AY'LARIN YÜKSELİŞİ ÖNLENEMEZ
Hemen belirtelim ki, bir demokratik hukuk devleti, suça karışan kamu görevlilerini himaye etmez, onları cezasızlıkla ödüllendirmez. Oysa bizde kamu görevlileri, sadece yargıdan değil, tüm erklerden yana ciddi bir koruma altındadır. Haklarında dava açılsa bile, göreve devam ederler ve yıllarca adresleri tesbit edilemez bulunup yargıya getirilmezler. Böylece davalar zaman aşımına uğrar, ellerinden kan akan görevliler tertemiz hale gelir. Böylece bir üst görevlere atanmalarına bir engel kalmaz. Hükümetin işkenceye sıfır tolerans politikası da, ne yazık ki, bu koruma duvarlarını aşamadı. Bu sorun çözülmedikçe, Ay’ların yükselişi önlenemez. Hakkında açılan dava ve idari soruşturmaların sonuçlarının, kendisinin rütbe terfi almasına ve söz konusu makama atanmasına engel teşkil etmediğini bildiren Emniyet açıklaması, tek kelimeyle utanç vericidir. Anlaşılan bizim siyasiler de bürokratlar da, toplumu aptal yerine koymayı hâlâ sürdürebileceklerini düşünüyorlar. AİHM kararları ve bizzat işkence kurbanlarını göz önünde tutarak bu yanlıştan dönmelidir.
» Star gazetesi yazarı Sibel Eraslan
VİCDANIM NEGATİF BİR OLAY OLARAK İŞARETLİYOR
AİHM, bir hukuk mahkemesi değildir, siyasi bir mahkemedir ve hukuk vicdanına uymayan pek çok politik kararı da vardır. Sedat Selim Ay polemiğinden sonra ilgili davanın hem yereldeki hem AİHM sürecindeki karşılıklı okumalarına baktım. Bir tecavüz iddiası varsa bunun ciddi anlamda savunulması gerekiyor. Sedat Selim Ay’ın üzerine atılı bu iddiayı çok da ciddiye almayan baştan savma bir cevap hazırlanmış. Yıllar sonra gerçekte neyin olup bittiğini bilmeyen birisi olarak bunu Sedat Selim Ay hakkında bir negatif durum olarak işaretliyor vicdanım. Suçlu olup olmadığını bilmiyorum, ama üzerine atılı çok önemli bir suçlamayı ciddiye almadığını da görüyorum.