Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın adaylığının Kürt siyasetine etkisini analiz etti.
Abone ol"Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş eğer CHP+MHP’nin aday tercihleriyle bilinçli bir şekilde yaratmış oldukları siyasi boşluğu doldurabilirse HDP’yi, oradan hareketle de Kürt siyasi hareketini (KSH) yeni alanlara taşıyabilir."
Bu yorum Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır'a ait. "Demirtaş'ın yakaladığı ve Demirtaş'la yakalanan fırsatlar" başlıklı bugünkü yazısında Ruşen Çakır, cumhurbaşkanı adaylarının siyasi duruşlarını analiz etti.
YALNIZ KALDI
Çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu'nun AK Parti seçmeninden oy almak için Erdoğan'la çatışmaya girmemeye özen gösterdiğinin altını çizen Ruşen Çakır, "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’la siyasi anlamda yarışmada HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın yalnız kaldığı" yorumunda bulundu.
Demirtaş'ın adaylığının Kürt Siyasi Hareketi için hayati öneme sahip olduğunu da bugünkü köşesinden aktaran Çakır, HDP'nin gerçek oy oranının 10 Ağustos'ta ilk kez belli olacağını yazdı.
İşte Ruşen Çakır'ın bugünkü köşesinden önemli satırbaşları:
"...
Demirtaş eğer CHP+MHP’nin aday tercihleriyle bilinçli bir şekilde yaratmış oldukları siyasi boşluğu doldurabilirse HDP’yi, oradan hareketle de Kürt siyasi hareketini (KSH) yeni alanlara taşıyabilir. Fakat her fırsatta olduğu gibi bu durumda da riskler söz konusu.
Özellikle şu noktanın altını çizmek istiyorum:
Demirtaş KSH’nin ortaya çıkardığı siyasi bir figür. Bugün kendisinde net bir şekilde gözlenen özgüvende KSH’nin yıllar boyunca sürdürdüğü mücadelenin ve bugün vardığı noktanın payı büyük. Demirtaş, yeni kesimlere açılmak uğruna eğer Kürt seçmeni ihmal ederse ummadığı tatsız sürprizlerle karşılaşabilir. Kampanya boyunca herhalde bu hassas dengeyi gözetecektir ancak şu ana kadar Kürt kimliğinin nispeten ikincil planda kaldığını düşünüyorum.
LAİKLİK FAKTÖRÜ
Prof. İhsanoğlu, muhafazakâr kimliğiyle bilinen, bunu gizlemeyen, tam tersine altını çizen bir kişi. Zaten CHP ile MHP de onu seçerken bu özelliğini dikkate almışa benziyorlar. Ancak Erdoğan’ı seçtirmemek için karşısına muhafazakâr bir aday çıkarmanın ne derece akılcı olduğunu pek tartışamadık. Son yazımda Ortadoğu’da farklı İslamcı gruplar arasında yaşanan bitmek bilmez savaşlar yüzünden İslamcılığın cazibesini yitirmeye başladığını ileri sürmüştüm. Bunu pekala ülkemize de uyarlayabilir ve Gülen cemaatiyle AKP arasındaki savaşın dindarlarda yarattığı rahatsızlıktan hareketle İslam dininin siyasetle aşırı irtibatlandırılması yüzünden laikliğin yeniden değer kazanmakta olduğunu düşünebiliriz. Tabii geçmişteki "laikçilik" olarak tanımlayabileceğimiz dayatmacı anlayıştan farklı, çağdaş ve özgürlükçü laiklik yorumlarını kastediyorum.
Bu açıdan bakıldığında CHP’nin en azından şu aşamada fazla bir şansı olmadığı anlaşılıyor. Kaldı ki CHP yönetiminin İslamcılığın içinde bulunduğu krizin pek farkında olduğu da söylenemez. Buna karşılık KSH’nin durumun farkında olduğunu, Suriye’de ve kısmen Irak’ta El Kaide ve türevi yapılanmalara karşı yürüttükleri etkili mücadeleden anlayabiliyoruz. Dolayısıyla Demirtaş, iki muhafazakâr adaya karşı dozu iyi ayarlanmış bir şekilde laiklik yanlısı dil geliştirebilirse, bunun etkilerinin orta ve uzun vadede de görebiliriz.
BARAJ SINAMASI
HEP’ten bu yana nice parti geldi geçti, bunlar yerel ve genel seçimlere katıldılar ancak özellikle genel seçimlerdeki yüzde 10 barajı nedeniyle hiçbir şekilde KSH’nin gerçek oyunu görme imkanı olmadı. Demirtaş’ın adaylığı bu bilinmezliği de büyük ölçüde sonlandıracak ve HDP’nin 2015 genel seçimlerine kendi adıyla katılıp katılmayacağı da 10 Ağustos akşamı netleşecek. Daha önce Tarhan Erdem, BDP’nin yüzde 10’u aşabileceğini ileri sürmüş ve pek destekçi bulamamıştı. Ben de inanmamıştım. Ancak bugün HDP’nin bu güce ulaştığını, Demirtaş’ın adaylığının da bunu daha da kolaylaştıracağını düşünüyorum.
Öte yandan Demirtaş’ın adaylığı Kürt sorununun çözümü, dolayısıyla Türkiye’nin kaderi açısından da iyi bir fırsat. Çünkü zaten çözüm süreciyle birlikte iyice yumuşamış olan atmosfere son derece uygun bir isim Demirtaş:
Kendi ayakları üzerinde duruyor ancak karşısındakileri diz çöktürmek gibi bir arayışı yok. Meydan okumuyor ama boyun da eğmiyor. Ve siyaset yapıyor.
Ruşen Çakır yazıları