BIST 9.660
DOLAR 34,60
EURO 36,25
ALTIN 2.902,36
HABER /  POLİTİKA  /  HDP

Selahattin Demirtaş kükredi: Size yalvaran sizin gibi alçak olsun!

HDP lideri Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı Kobani temalı konuşmasında, hükümete ve Erdoğan'a zehir zemberek sözlerle seslendi.

Abone ol

HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yeni yasama yılının ilk parti grup toplantısında konuştu.

Demirtaş'ın konuşmasının ana hatları Kobani üzerine kuruluydu. Kobani konusunun yanısıra, Demirtaş'ın hükümetin HDP'yi halkı sokağa sürüklediğine dair söylemlerini, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı'nın HDP'ye yönelik 'hesap sorarız' ifadesini yerden yere vurdu.

Demirtaş'ın konuşmasındaki en çok ilgi çeken kısımlardan biri de Öcalan'ın mektubunu okuması oldu. HDP lideri, oldukça sert mesajlar içeren konuşmasında Kobani konusunda gösterdikleri çabayı detaylıca anlatırken, "Kobani’de kardeşimiz tecavüz katliam tehdidi altında, “Ne yalvarıyorsunuz” diyorlar. Size yalvaran alçak olsun, sizin gibi olsun!" dedi.

İşte Demirtaş’ın o konuşması:

Grubumuzun temel konusu Kobani. Parlamento olarak HDP olarak bütün bu meselelere çözüm önerimiz nedir, detayları paylaşacağız. 

Kobani direnişi bugün 29. - 30. gününde. Kobani meselesini son 30 günde değerlendirirseniz, Başbakan gibi değerlendirirseniz; toplumu aldattığınızı zannedersiniz fakat sadece yalanlarınızı alkışlayanları aldatmış olursunuz.

"SİZ SURİYE'DE MEZHEPÇİLİK YAPTINIZ"

Bugün Başbakan kürsüde "Sünniler, Araplar katledildi, Suriye'ye sessiz kalındı" diyor, dünya kadar danışmanınız var hepsine maaş veriyorsunuz, HDP hangi katliama sessiz kalmış? Bunu önce anlayın sonra eleştiri yapın, saygı duyarız. Siz Suriye'de mezhepçilik yaptınız. TIR'lar dolusu silah gönderdiniz, Özgür suriye Ordusu'na (ÖSO) gönderdiniz.

Suriye'de beslediğiniz çetelerden iki şey istiyordunuz: 1-Esad’a karşı savaşın 2-Kürtlerin statü kazanmasını önleyin.

"BİZ SİZE SURİYE'DE OLANLARA SESSİZ KALIN MI DEDİK?"

Bunu eleştirdik. Silahlar El Nusra çetelerinin eline geçiyor dedik, izin vermeyin dedik. Biz size Suriye'de olanlara sessiz kalın mı dedik?


"Para bizden lojistik bizden" diyerek silah yolladığınız radikal örgütler, Esad'a karşı savaşın, kürtlerin orada statü kazanmasına izin vermeyin dedik. 2,5 yıldır maaş verdiğiniz basın danışmanlarını bunları ortaya çıkarsın. Eline silah verip cebine para doldurduğunuz bu çetelerin ahlakı yok. Bugün sizin yanınızda, yarın karşınızda olur" dedik.

"SANIYOR MUSUNUZ Kİ BUNLARI SADECE HDP BİLİYOR?"

Siz New York'a BM toplantısına gittiğinizde tüm dünya sizi 'IŞİD'i desteklemekle' suçladı, bu algıyı biz mi oluşturduk? Başbakan diyor “Bizi IŞİD yanlısı olarak gösteriyorsunuz.” Bütün dünya öyle diyor? Biz mi dolaşıp anlattık? Sanıyor musunuz ki biz sizi teşhir ettik, sanıyor musunuz ki IŞİD'e giden TIR'ları tüm dünya bilmiyor da bir tek HDP biliyor ve ortaya çıkardı.  

Suriye'de iç savaşın büyümesine sizler benzin taşıdınız. Suriye’de iç savaşın büyümesine sizler benzin taşırken içeride de bir barış arayışı başladı. Bunların hepsi İmralı'da Sayın Öcalan'la yapılan görüşmelerde masaya yatırıldı. Rojava ayrı Kobani ayrı dediniz. Bugün diyorlar ya, “Rojava ayrı, süreç ayrı!” Konuştuğumuzda böyle demiyordunuz? Bunlar o zaman masadaydı.30 gün öncesine kadar süreç ayrı Rojava ayrı demediniz. Bunlar masadaydı. Bütün bu süreçlerin birlikte işlemesi gerektiği önemini,Türkiye ile PYD'nin birlikte çalışması gerektiğini konuştuk. Siz Rojava'da kırmızı çizgimizdir oldu bittiye izin vermeyiz dediniz, biz Rojava'yı dost olarak görün ilişkiye geçin dediki zaman zaman denediniz. Ama Nusra'ya silah gitmesin engellemediniz! Rojava ile süreç ayrı” demediniz?

"KALIN KALIN KİTAPLAR YAZMIŞLAR YA..."

Kalın kalın kitaplar yazmışlar ya, zannediyorlar ki herşeyi onlar biliyor. Hayat kitaplarınız gibi değil.


Burnundan kıl aldırmayan üsttenci, otoriter tavırlarınızla siyaset yapılamayacağını görmediniz mi hala! Kendi yazdığınız derinlikte boğulmak üzeresiniz. Bunu iki yıldır her görüşmemizde anlatıyoruz. 

Sayın Öcalan uyarıyordu. Fakat o oradan uyarınca yalaka medyanız “Apo tehdit etti!" diye manşet atıyordu. Biz Suriye’de ayrımsız herkesi destekledik” diyorlar, keşke öyle olsaydı. Siyasi düşüncelerine göre desteklediniz.

"ESKİMİŞ BAŞBAKANINIZ BAĞIRA ÇAĞIRA ANLATTI"

Her fırsatta “Suriye bizim iç meselemizdir” dediniz. Eskimiş Başbakanınız bağıra çağıra anlattı. Nereye kadar? Kobani’ye kadar. 

Evet, Somali’de Bosna’da yaşayan bizim kardeşimizdr. Ama Kobani’deki öz kardeşimiz, annemiz, amcamızdır. Aynı soyadını taşıyoruz.

Benim öz kardeşim tecavüzcünün tehditi altındayken Hükümet "Bu bizim işimiz değil" diyorsa, sen de bizim Hükümetimiz değilsin.

Bizim paramızla bizim düşmanımızı besliyorsun. Halk bunu iki yıldır izliyor. IŞİD’e tehdittir demedin ama PYD için dedin. “IŞİD ile PKK aynıdır” dedin. Aynıysa niye görüşüyorsun? Niye bizi yoruyor, kendini yoruyorsun? Niye halkı kandırıyorsun?  Son iki yıldır resmi diyalog yürütüyor, müzakere aşamasna geliyorsun, "IŞİD’le aynıdır" diyorsun. IŞİD'le aynıysa görüşme o zaman. 

Bunların hepsini halk izliyor, halk aptal değil. Halkı aptal yerine koya koya öfkeyi büyüttünüz.  Kobanê IŞİD’in elin geçerse orada bir barbarlık yaşanacak, TR koridor açmadığı için sorumlu olacaktı, süreç yürütülemeyecekti. 


"MHP LİDERİNİN ANLAYACĞI GİBİ ANLATALIM"

Biz 23 gün hükümetle diyalog yürüttük, bütün düzeylerde görüşme yaptık. İşin ciddiyetini anlatmaya çalıştık, hükümete anlatmaya çalıştık. Aldığımız karşılık, "Zamanında hata yaptınız, karşılığını görün" şeklindeydi. Yapılan tek iyilik; kapı açıldı insanlar içeri alındı, minnetmişçesine... Bunlar anlamıyor ama Kobani’nin düşmemesi lazım dedik, önemini anlatmaya çalışalım dedik. Bu Kobani'nin düşmemesi lazım, biz yine de gidelim konuşalım dedik. Önemini anlatalım dedik. Hala anlamamışlar, biraz önce MHP lideri 'Gidin IŞİD'le savaşın' diyor. Senin anlayabileceğin gibi anlatayım; Bizim büyün korkumuz IŞİD'in Kobani'yi düşürmesi karşılığında ortaya çıkan reaksiyondur. Halklarımızın karşı karşıya kalacağı tehlikeden korktuk, zalimce politikalarınızdan utandık. Biz sizin bu zalimce politikalarınızdan utandık. Hakaretlerinizden, tehditlerinizden utandık.

"Türkiye ordusu orada gitsin IŞİD’e karşı savaşsın" demedik. "IŞİD’e karşı savaşmak isteyen on binler var, kapıyı açın" dedik.

Kobani’de kardeşimiz tecavüz katliam tehdidi altında, “Ne yalvarıyorsunuz” diyorlar. Size yalvaran alçak olsun, sizin gibi olsun!

Bütün bu tehditleri ve küfürleri yağdıranlar başta olmak üzere, herkes bu durumu toparlamak zorunda. Ülkenin Cumhurbaşkanı olan adamın konuşmalarına bakın.   

MYK toplantımızın sürdüğü o akşam iki şey yaptık: 1-Halkımızdan destek istedik, 2-Hükümetle konuştuk. Aynı saatlerde. Kobani’den gelen imdat çağrısına en uygun tutumu sergiledik, sokağa çıktık. O çağrıyla bütün dünya ayağa kalkınca koalisyon uçakları ilk defa IŞİD’i etkili vurmaya başladı.

Yaptığınız şu kadar yardım için bile burnumuzu kıvırmadık, teşekkür ettik. Hükümetle el ele çözelim mesajı verdik.

"ŞİMDİ BİZ KATİL BİZ İKİ YÜZLÜ OLDUK"

Şimdi biz katil olduk, iki yüzlü olduk,
iki yıldır bunları yapanlar ülkenin sahibi mi oldu? Bunu kabul edemeyiz.


Siz bağırıp çağırınca etrafınızdakiler korkabilir ama biz onlardan değiliz, bunu hala anlamadınız mı?

Ölümden öte köy mü var? Neyle tehdit ediyorsunuz bizi? Dersim’i, Maraş'ı, Çorum’u, köy yakmaları yaptınız, boyun eğdik mi? Kime nasıl bedel ödeteceksiniz? Her birimiz canı da halkımıza bin defa kurban olur, bunu da böyle bilin!

"4 TANE MAAŞLI İSTİHBARAT ÖRGÜTÜN VAR"


Provokasyonlar varmış. Senin dört tane maaşlı istihbarat örgütün var, senin haberin yoksa benim nasıl haberim olacak? İstihbarat sizin, devlet sizin. Ha değilse de bilelim. Bingöl’deki gibi yanlı istihbaratla sizi tuzağa düşürdülerse açıklayın.

Hal böyleyken kimse bize katil diyemez. Hele sen, Roboski katliam emrini veren, Gezi direnişinde vur emri veren, onlarca çocuğun vurulmasının emrini veren, Diyarbakır için “Kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yapın” diyen sen bize en son "Katil!" diyecek adamsın! Sen önce bunların hesabını ver!

ÖCALAN’IN MEKTUBU

İmralı’da iki yıldır görüştüğünüz sayın Öcalan. Okuyacağım şimdi, nasıl geldi diye geyiği yapılan mesaj. Barış dilinin bir tarafı budur, bir tarafı budur. Harf harf okuyacağım.

“8 ekim 2014 İmralı Cezaevi

Son Kobani IŞİD kuşatmasından kaynaklanan şehir olaylarının önünü almak için hükümetle temasa geçmeniz hayatiyet arz etmektedir. Aksi halde önü katliama açık provokasyona yol açmış olacağız. Taraflar dar çıkar bakışlı inatlaşmaları terk etme durumundadır. Bu ortamdan çözüm sürecini hızlandırmanın yolu başarınızla orantılıdır. Hükümetten seri adımlar beklemek çok önemli ve hakkımızdır. Başta çatışma durumunda kaldığımız STK’larla diyalogla çözme yöntemi önemlidir. Bu konularda gerekli hassasiyet beklentisiyle, en kısa zamanda görüşmek dileğiyle. Selamlar, Abdullah Öcalan."

Neredeyse Ortadoğu’da olup biten her şeyden bizi sorumlu tutacaklar. Hani Ortadoğu’da her şey sizden sorulurdu?

"KİMİ KANDIIRYORSUNUZ?"

Türkiye bugün Suriyeleşmemişse Demokratik Barış ve Çözüm Süreci nedeniyledir.


Süreci kendimiz yürütürüz diye kimi kandırıyorsunuz? Ya müzakere ciddiyetinde olursunuz ya da "Ortada sadece bizim yürüttüğümüz bir süreç var" diyorsanız bizden destek istemenize de gerek kalmaz.  Biz insanız. Bu barbarlar ve tecavüz ordusuna karşı gerekirse tek başımıza direnecek ve onları defedeceğiz.

Kobani tam yüreğimizdeki direniştir. Vicdan gözüyle baktığımızda göreceğiz ki Türk’ün, Arap’ın, kadının direnişidir. Biz insanız. Bu barbarlar ve tecavüz ordusuna karşı gerekirse tek başımıza direnecek ve onları defedeceğiz.

"BİZ ONLARA GAZETECİ DEMİYORUZ"

Medyadaki tetikçilerinin gözüyle bakmayın.
Gazetelerindeki köşelerini kanalizasyon gibi kullanan insanlara gazeteci demeyeceğiz.

Kiminle barış, çözüm yapacaksınız? Küfür, hakaret ettiklerinizle mı? Bu kadar ucuz mu bu barış süreci? Biz görüyor, uyarıyoruz, tehdit diyorlar. Gerçekleşince de “Bunlar demişti” diyorlar. Uyarmak için söylüyoruz.

AVRUPA'NIN SADECE POLİSİNİ ÖRNEK ALACAKLAR

Görünen o ki Avrupa’nın sadece polisini örnek alacaklar. Alalım. Önce Almanya’nın özgürlükçü, demokratik yasalarını getir.