Tütün endüstrisi özgürlük, çekicilik, incelik ve feminizm gibi imajları kullanarak bayanları hedef alıyor
Abone olTütün endüstrisinin 1920'lerden beri özgürlük, çekicilik, incelik ve feminizm gibi imajları kullanarak bayanları hedef aldığını ifade eden Çamlıca Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yalçın Karakoca, "Ergen kızlar sıklıkla kilo almamak için ayrıca sigara reklamlarında sunulan imaj gibi kendilerini bağımsız, olgun ve çekici göstermek amacı ile sigaraya başlamaktadır" dedi.
Kadınlarda son yıllarda sigara kullanımının arttığının altını çizen Karakoca, "Günümüzde sigara aynı zamanda bir kadın sorunu haline geldi. 1987 yılında akciğer kanseri kadın kanserleri arasında meme kanseri ölümlerini de aşarak birinci sıraya yükselmiştir" diye konuştu. Dünyada her yıl 4 milyon, her gün 11 bin insanın sigaradan öldüğünü belirten Karakoca, "Bu hızla sürdüğünde 2020 yılında dünyadaki tüm hastalıkların yüzde 10'unun sigaraya bağlı olacağı ve her yıl yaklaşık 10 milyon insanın sigara nedeni ile öleceği tahmin ediliyor. Bu 10 milyonun insanın 7 milyonu gelişmekte olan ülkelerde olacak" şeklinde konuştu.
DSÖ'YE GÖRE NİKOTİN KOKAİN KADAR ZARARLI
Sigara içmenin nikotin adı verilen madde bağımlılığı olduğunu vurgulayan Karakoca, şunları söyledi:
"DSÖ tarafından kokain, eroin kadar bağımlılık yapıcı bir madde ve hastalık olarak kabul edilmektedir. Bağımlılığın elemetleri olan tolerans (arzu edilen etkilerin ortaya çıkması için gittikçe daha yüksek dozlara ihtiyaç duyulması), kesilme belirtileri (madde alımının durdurulması sonrası hoş olmayan kesilme belirtileri), istenenden daha fazla ve daha uzun süre maddeyi almaya devam etmek, kullanma arzusunun sebat etmesi, azaltma veya bırakma çabalarının başarısızlığı, maddenin kullanılması veya bırakılabilmesi için zaman ve para harcanması, Psikoaktif (duygulanım üzerine) etkiler yapması. Madde kullanımının tekrarlama gücü elementlerinin tümünü sigara karşılamaktadır".
Günümüzde sigaranın aynı zamanda bir kadın sorunu haline geldiğine de dikkat çeken Karakoca, "ABD'de 1997 yılında 165 bin kadın sigaraya bağlı hastalıklardan ölmüş ve 1987 yılında akciğer kanseri kadın kanserleri arasında meme kanseri ölümlerini de aşarak birinci sıraya yükselmiştir" dedi.
TÜRKİYE'DE SİGARAYA BAĞLI CAN KAYBI ÇOK YÜKSEK
Türkiye'de her yıl en az 60-70 bin kişinin sigaradan öldüğünü kaydeden Karakoca, "Bunun 10-15 bini kadındır. 1995'te dünyada yüzde 12, yani 236 milyon kadının sigara içtiği hesaplanmıştır. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı araştırmasına göre, 15 yaş üstü kadınlarda sigara içme oranı yüzde 24'tür. Bu ABD'li kadınlardaki oranla aynıdır" diye konuştu.
Bayan sigaralarının satışı ve reklamının 1960'ların sonları ve 1970'lerin başında 12-17 yaşındaki genç kızların sigaraya başlamasıyla arttığını kaydeden Karakoca, "Ergen kızlar sıklıkla kilo almamak için ayrıca sigara reklamlarında sunulan imaj gibi kendilerini bağımsız, olgun ve çekici göstermek amacı ile sigaraya başlamaktadır. 1920'lerden beri tütün endüstrisi özgürlük, çekicilik, incelik ve feminizm gibi imajları kullanarak bayanları hedef almaktadır" şeklinde konuştu. Karakoca, şu bilgileri verdi: "Edirne'de yapılan bir araştırmada, lisede okuyan kız öğrencilerin yüzde 76'sının sigarayı denediği, yüzde 27'sinin yaşam boyu içici olduğu (toplam en az 100 adet sigara içme durumu), yüzde 25'nin düzenli sigara içicisi olduğu saptanmıştır. Hacettepe Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre ise Ankara'da erkeklerin, İstanbul'a ise kadınların daha fazla sigara içtiği, İstanbul'da boşanmış erkek ve kadınların, bekar erkek ve kadınlara göre daha fazla sigara içicisi olduğu belirlenmiştir. Ayrıca sigarayı erkekler en fazla 30-39, kadınlar da 25-29 yaşlarında kullanmaktadır. Kadınlarda sigara içiminde İstanbul yüzde 35.1 ile birinci, İzmir yüzde 34.1 ile ikinci, Malatya yüzde 30.5 ile üçüncüdür".
KADINLARDA SON ONBEŞ YILDA ALIŞKANLIK ARTTI
Başka bir araştırmada ise son 14 yılda erkeklerde sigara alışkanlığında azalma, kadınlarda ise artış olduğun ortaya çıktığını belirten Karakoca, "Türkiye'de sigara içme oranının dünyadaki en yüksek oranlardan biri olduğu saptanmıştır. Sonuçta kadın erkek arasındaki sigara içme oranı tüm Avrupa ülkelerinde gittikçe eşitlenmekte; kadınların sigara içme oranları hala artmaya devam etmektedir. Bu artış özellikle genç kadınlardaki artışa bağlıdır" dedi. Karakoca, "Bayanlar erkeklerden daha farklı tütün ürünlerini, genellikle elde sarılanlara göre fabrikasyon sigaraları, filtreli, düşük katranlı ve sarı tütünden yapılmış sigara markalarını tercih etmekte; puro, pipo ve çiğnenen tütünleri pek tercih etmemektedir. Bayanların sigara tüketiminde 'Light' (hafif) sigaraların başarısı göz ardı edilemez; AB'de 1995'te 45-64 yaşındaki bayan içicilerin yüzde 60'ı hafif sigara içicisidir. Birçok araştırma 'hafif' sigaraya dönenlerin büyük bir kısmının bu sigaraların daha güvenli olduğuna inandıklarını göstermektedir. Oysa düşük katranlı markalar normal sigaralar kadar (hatta belki de daha fazla) sağlığa zararlıdır ve tüketiciyi yanıltmaktadır" diye konuştu.
SİGARA BOĞAZ VE MESANE KANSERLERİNİN BAŞLICA NEDENİ
Kad0sorunu haline geldiğinınların sigarayı bırakmaya daha az teşebbüs ettiğini belirten Karakoca, "Bırakmaya çalışan kadınların tekrar başlama riski erkeğe göre daha yüksektir. Bunun nedeni kilo alımının daha fazla ve kaygı verici olması ya da kadınların yoksunluk bulgularının daha şiddetli olmasındandır. Yerine koyma tedavileri (nikotin bant) kadınlarda sigara içme isteğini yeterince azaltamayabilir" şeklinde konuştu.
Sigara içimindeki artışa paralel olarak kadınlarda akciğer kanseri sıklığının arttığını hatırlatan Karakoca, "Ancak sigaranın kadın sağlığına etkilerini göstermede akciğer kanseri geri plandaki bir göstergedir. Çünkü akciğer kanseri 20-30 yıl önceki sigara içme trendlerini yansıtır. Oysa sigaranın kadın üreme sağlığına etkileri çok daha erkenden çıkmaktadır" dedi. Sigaranın kadınlarda sadece akciğer kanseri riskini artırmakla kalmadığını ifade eden Karakoca; "Boğaz ve mesane kanserlerinin başlıca nedeni. Rahim ağzı kanseri, gırtlak ve yemek borusu kanserleri riskini kesin olarak arttırmaktadır. Pankreas ve böbrek kanserlerinin riskini arttırdığına ilişkin güçlü kanıtlar vardır. Sigara içen meme kanserli kadınlarda hastalık daha hırçın ve öldürücü seyretmektedir" diye konuştu.
SİGARA İÇEN KADINDA KISIRLIK RİSKİ ARTIYOR
Halk arasında nefes darlığı-astım olarak bilinen hastalığın kadınlardaki başlıca nedeninin sigara olduğunu dile getiren Karakoca, "Bu hastalığa bağlı kadın ölümlerinin yüzde 90'ı sigaraya bağlıdır. Sigara içenlerde içmeyenlere göre kalp krizi, iskemik felç (beyine kan taşıyan damarlardan birisinin tıkanması sonucu gelişen felç) ve subaraknoid (beyin zarı) kanaması riski daha fazladır. Kalp krizi riski içilen sigara miktarı ve süresi ile ilişkilidir" şeklinde konuştu. Sigara içmeyenlere göre içen kadınların kısırlık riskinin daha fazla olduğunu bildiren Karakoca, şunları söyledi:
"Daha geç gebe kalmaktadırlar. Hollandalı bilim adamlarının yaptığı araştırmalar, günde bir sigara içen kadının doğurganlık şansının bile hiç içmeyenlere göre yüzde 28 oranında azaldığını, doğurganlık yaşını en az 10 yıl azalttığını göstermiştir. Gebelikle ilgili sonuçlar açısından incelendiğinde sigara içen kadınlarda gebelik zarlarının erken yırtılması, 'abruptio placentae' (rahim duvarındaki plasentanın erken ayrılması), placenta previa (plasentanın doğum kanalını kısmen veya tamamen tıkaması), dış gebelik ve erken doğum riski daha yüksektir".
BEBEĞİN AKCİĞER GELİŞİMİ BOZULUYOR
Annenin gebelikte sigara içmesinin bebeğin akciğer gelişimini de bozduğunu hatırlatan Karakoca, "Sigara içimi ile fetusa (cenin) sadece nikotin geçmez, aynı zamanda plasentaya ulaşan oksijenin yüzde 25 azalmasına yol açar. Gebelik sırasındaki sigara içimi erken doğumların yüzde 14'ünden ve tüm bebek ölümlerinin yüzde 10'undan sorumludur. Gebeliği sırasında sigara içen annelerin bebekleri ortalama 200-250 gr daha hafiftir. Ölü doğum, doğum sonrası ölüm ve ani bebek ölüm sendromu riski sigara içen anne bebeklerinde daha yüksektir. Annenin sigara içimi bebek ve küçük çocuklardaki astımla da ilişkilidir" dedi.
Menopozdaki sigara içen kadınlarda kemik yoğunluğu hiç içmemişlere göre daha düiorunu haline geldiğinşük olup kalça kırığı riskinin daha fazla olacağına değinen Karakoca, "Ayrıca anksiyete (huzursuzluk) bozuklukları, bulumia (psikojenik kusma hastalığı), depresyon, dikkat azlığı bozuklukları ve alkolizm görülen kadınlarda sigara içme oranları daha fazla bulunmaktadır. Bu bozukluklarla sigaranın ilişkisi araştırılmaktadır" diye konuştu. Son 20 yılda yapılan araştırmaların sigaranın daha fazla cilt kırışıklıklarına neden olduğunu ortaya çıkardığını söyleyen Karakoca, daha yaşlı görünmelerine yol açtığını kaydetti. Sigara içen bayanların amenore (adet görememe), adet düzensizliği, dismenore (ağrılı adet) ve erken menopoz risklerinin daha fazla olduğunu belirten Karakoca, sigara içen kadınlarda ortalama olarak 1-2 yıl daha erken menopoz ortaya çıktığını ifade etti