BIST 9.916
DOLAR 35,19
EURO 36,64
ALTIN 2.961,48
HABER /  SAĞLIK

Şeker hastalığında yeni ilaç

100 yıldır çeşitli yöntemlerle çözüm aranan şeker hastalığı ve insülin tedavisinde yeni bir perde açılıyor.

Abone ol

Bu alandaki yeni ilaç keşifleri ve tıbbi gelişmeler; şeker hastalığına yaklaşımı ve hastaların yaşam biçimini kökten değiştirecek nitelikte...

Danimarka'da geçtiğimiz günlerde üst düzey bilim insanlarının katıldığı bir toplantıda; diyabet hastalığına ve tedavi yaklaşımlarına dair gelişmeler ele alındı. Dünyanın insülin ihtiyacını karşılayan Dr. Lars Rebien Sorensen; açılış konuşmasında şeker hastalığında 'yarılar kuramı'ndan bahsederken; dünyada çoğu kişinin hastalığının farkında olmadığını ve bu kurala göre hastaların ancak çok küçük bir bölümünün etkili tedaviye ulaşabildiğini söyledi.

'YARILAR KURAmI' NEDİR?

Dr. Lars Rebien Sorensen'in şeker hastalığıyla ilgili geliştirdiği 'yarılar kuramı'na göre hastalığın gelişimi ve hastaların durumuyla ilgili genel tablo şöyle:
Dünyadaki şeker hastalarının ancak yarısı teşhis edilmiş durumda.
Teşhis edilenlerin ancak yarısı tedavi görüyor.
Tedavi görenlerin ancak yarısında istenilen hedefler tutturuluyor.
Hedefleri tutturanların sadece yarısı diyabete bağlı bir komplikasyon yaşamıyor.

YAN ETKİ YOK

Danimarka'daki toplantının en önemli konularından biri; 'GLP-1 anologları'ydı. İnsan vücudundaki GLP-1 proteinine en çok benzeyen 'liraglutide' proteinini geliştiren ekibin başında bulunan Lotte Bjerre Knudsen; yeni tedavilerle ilgili şunları söyledi: "İnsülin dahil çoğu şeker ilacının en korkulan yan etkisi olan hipoglisemi yani aşırı şeker düşmesi olmadan, etkili bir tedavi yapılması mümkün." 2009 yılında dünya tıbbının hizmetine giren 'liraglutide'; çok yakında Türk hastaların da kullanımına sunulacak.

ÇABUK ACIKMA SORUNU BİTİYOR

'Liraglutide'; yüzde 97 oranında doğal insan GLP-1 proteinine benziyor ve etkisini, pankreastan insülin salgılayan beta hücrelerini uyararak gösteriyor. Bu ilaç da etkisini, aynı doğal hormonun yaptığı gibi sadece kan şekeri yüksekken ortaya koyuyor. Böylece çoğu şeker ilacının korkulan yan etkisi olan hipoglisemi meydana gelmiyor. Bu ilacın bir etkisi de; yemekten sonra midenin çabuk boşalmasını engellemek... Bu; hem ani şeker yükselmelerine engel oluyor, hem de çabuk acıkmayı ortadan kaldırıyor. Tek doz uygulamadan sonra bile kandaki insülin ve şeker düzeyi, şeker hastası olmayanlara benzer bir tablo sergiliyor. İlacın; gizli şekeri olanlarda, şeker hastalığının gelişmesini engelleyici özelliğine de dikkat çekiliyor. Bu yeni tedavi yaklaşımıyla ilgili hasta gözlemlerinde karşılaşılan en farklı etki; beyindeki iştah merkezine etki ederek kilo vermeye yardımcı olması... İlaç bu özelliği nedeniyle, ruhsatlandırılmamış olmasına rağmen bazı merkezlerde bir zayıflama ilacı olarak kullanılabiliyor. Günde bir kez, insülin gibi ince bir iğne ile deri altına uygulanan 'liraglutide'; etkisini 24 saatte gösteriyor. İlacın ağızdan alınacak formu üzerindeki çalışmalar ise umut verici aşamada devam ediyor. Yıllarca hayvan insülinleri ile tedavi edilen şeker hastaları; alerjik reaksiyonlar, şeker düzensizlikleri ve bağışıklık sistemi tarafından insüline karşı geliştirilen ret yanıtları ile uğraşmak zorunda kalmıştı.

KAYNAĞI MAYA

Dr. Lars Sorensen; gen teknolojisinin gelişmesi ve DNA'nın müdahale edilebilir hale gelmesiyle birlikte, geçen yüzyılın son çeyreğinde ilaç teknolojisinde çığır açan yenilikler yaşandığını söylüyor: "Bakterilere, mayalara ve diğer mikroorganizmalara istediğimiz ürünü yaptıracağımız genleri ekleyerek, onları bir mikro fabrika olarak kullanmak mümkün oldu." İşte ekmek mayası da bu mikro fabrikalardan birisi. 'Sakkaromises serevisia' maya hücresine eklenen bir gen ile ekmek mayalamakta kullanılan mikroorganizmalar, insülin üretmeye başlıyor. Gelişen teknoloji sayesinde artık onbinlerce metrekare alana yayılmış yüksek teknolojili fabrikalarda insan insülinine en fazla oranda benzeyen, yüksek saflıkta 'rekombinant insülin' üretmek mümkün olabiliyor.