Şehit babası satılık mı?
Malumunuz; Aydın Doğan'ın sahibi olduğu yayın kuruluşları terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla bir soruşturma geçiriyor.
Kardeşini şehit veren Yarbay Mehmet Alkan'ı " "Düne kadar çözüm sürecini savunanlar neden
şimdi savaşı savunuyor" sözlerinden dolayı
eleştirdiğim yazımı hatırlayacaksınızdır. O yazıya destek kadar
tepki de gelmişti.
Bağırmaları, bağlanmış köpeklerin havlamasını andıran küfürbazları
saymazsak, eleştirenlerin çoğu şehit yakınının acısını hoş
hoşgörüyle karşılamadığım için beni çiğlikle suçlamıştı.
Kimileri ise şehit yakınına hakaret ettiğim gerekçesiyle beni
kınamıştı. Niyetim bu meseleyi yeniden deşmek değil. Bununla ilgili
herkes söyleyeceğini söyledi, yapacağını yaptı.
O gün yazdıklarımı hatırlatmamın nedeni, bugünlerde şehit ve şehit
aileleriyle ilgili yazılan yazılara dikkat çekmek.
Malumunuz; Aydın Doğan'ın sahibi olduğu yayın kuruluşları terör
örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla bir soruşturma geçiriyor.
Soruşturmaya neden olan şey ise bu yayın organlarında çalışan yazar
çizer takımının söylemleri...
Aydın Doğan kendisine bu konuda haksızlık yapıldığını her fırsatta
feryatlar içinde dile getiriyor. Ancak Aydın beyin göremediği
veyahut görmek istemediği bir gerçek var.
Eleştiride bulunan hiç kimse, "Sen terör örgütü
propagandası yapıyorsun" diyerek Aydın Bey'in bizzat
şahsını suçlamıyor. Az önce yazdığım gibi, kendisinden maaş alan
gazeteci yazarların kullandığı dil, bu eleştirilere neden
oluyor.
Doğan Grubu'na bağlı yayın organları pek tabi ki bütün siyasi parti
mensuplarını ekrana çıkaracak ve onlara söz hakkı tanıyacak.
Bunda bir beis yok.
Lakin inkar edilemez bir tablo var ki bütün parti mensupları ekrana
çıkarılıyor ancak Selahattin Demirtaş başta olmak üzere HDP'liler
topluma neredeyse mehdi gibi tanıtılıyor.
Bu gruba bağlı gazetelerde yazan ve televizyonlarında program yapan
bazı isimleri takip edince insan bir an şüpheye kapılıyor. Bu
aralar sosyal medyada dolaşan bir söz var ki tam da Doğan Grubu'nun
yayın politikasını anlatıyor.
O söz şöyle:
"Dışarıdan bu kanalı takip eden başka bir ülke vatandaşı,
Türkiye Cumhuriyeti terör örgütü, PKK devletine saldırıyor
sanacak"
Bu sözü söyleten hatalardan hangisini sayayım bilmiyorum.
Terör örgütünün haince saldırısında lafı ağzında yuvarlayan ve
ısrarla "PKK terörü" demeyen kallavi yazarları
mı?
Yoksa, "Yola döşenen mayın erken patladı" diyen
spikerleri mi?
Selahattin Demirtaş'ın Küçük Emrah gibi acımtrak türküler söyleyip
saz çaldığı, "Bize neden vuruyorlar Selcan?"
repliğine benzer dramatik söylemlerde bulunduğu yayınları ve CNN
Türk'te program yapan yazarların "Oyunuzu HDP'ye verin AKP
gitsin" mesajlarını saymıyorum bile...
En son önceki gün şahit olduğum bir olayı anlatayım..
Hürriyet Gazetesi'nde yazı yazan Selahattin Duman isimli bir yazar
dün kaleme aldığı yazısında şehit ailelerine bugüne kadar edilmemiş
hakarette bulunuyor.
Çocuğu şehit olan babanın, "Diğer çocuğum da devlete feda olsun"
sözlerine yer veren Dumanlı, devamında bu babanın para için
çocuğunu ölüme göndermeye hazır olduğunu söylüyor.
Ne zırvaladığını kendisinden dinleyelim:
"Yukarıdaki ara başlıkta kullandığım "olsaydı" fiiline üç nokta
koyun. O patlamada çocuğunu kaybettikten sonra Ampul Parti
mitinginde bağıran babanın temennisi ortaya çıkar.
Bir çocuğum daha olsaydı veya bir çocuğum daha ölseydi. Bir ile iki çocuk arasında ne fark var diyeceksiniz? Cevap vereyim, yüz bin lira. O baba ölen çocuğu için yüz bin lira aldı. İki çocuk kaybetse iki yüz bin lira alacaktı
O yüz bin lira, ölmemiş çocuğu da "iktidara adamanın"
kazancıdır ve o kendine "baba" diyen o adam için görülmemiş bir
paradır"
Bu alçakça saldırıyı yapan adama ne demeli bilemiyorum. Hangi baba
evladının ömrünü parayla ölçebilir ki? Vatan sevgisi olmayan insan,
bir canı gitmişken "Bir canım daha var. Oda feda
olsun" diyemez.
Vah benim ülkeme ki kendilerinin satılık olduklarını kamufle etmek
için başkalarına satılık etiketi yapıştıranlara yazar diyorlar!
Vah benim ülkeme ki böylelerine insan diyorlar. Bildiğim tek şey
var. Satılmışlar bile bunun yanında fazlasıyla karakterli
durur!
Aydın Doğan'ın farkında olmadığı şey tam da bu!
Sahibi olduğu kurum Türkiye'nin tartışmasız en büyük yayın organı.
Bu tür dev kurumlarda yapılan hataların ismi kısaca "Doğan
Grubu" olur!
Nasıl ki bir hastanede yaşanan skandalının faturası Sağlık
Bakanlığı'nakesiliyorsa, burada da fatura yayın grubuna kesilir.
Aydın Doğan bu aşağılıkça söylemlerin önünü alamıyorsa, bu
yayınları desteklediği, hatta bu yönde yayınlar yapılması talimatı
verdiği gibi bir söylentiye neden olur.
Evet kabul ediyorum...
Doğan Grubu AK Parti'yi eleştiren yazarlara sınırsız özgürlük
vermeli.
Veriyor da...
Ancak AK Parti nefreti vatan millet sevgisinin önüne geçen, terör
örgütüne yaltaklanan ve şehit ailelerine "Çocuklarını para
için öldürtüyorlar" diyerek hakaret eden bir yazara da
haddini hududunu bildirmeli...
Özetle...
Aydın Bey'in terör örgütü mensuplarına "silah
bırak" çağrısı yapmasını beklemiyoruz. Kurumunda çalışan,
kelimelerle terör estiren ve sözleriyle cinayet işleyen paralı
adamlarına "Kalemi ve mikrofonu bırak" demesi
kâfi...
Dipnot: Yarbay Mehmet Alkan'ı eleştirdiğim yazı
sonrası bana "Şehit ailesine hakaret ettin" diyerek etmedik hakaret
bırakmayan sanal kahramanlar! Selahattin Duman'ın şehit babasına
"satılık" demesine edecek söz bulamadınız mı?
Benim size söyleyecek bir sözüm var ama...
Sizin o sahte şehit yakını sevginize ve kalıbınıza tüküreyim!