BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,66
ALTIN 2.954,89

Sefiller diktatöre karşı!

Her gün nefretlerini kusuyorlar, devamında diktatör diyorlar. Ve tarihte sürekli tehdit edilen tek diktatör de anasının ak sütü gibi helal oylarla seçilen kişi oluyor! Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın zamanda yapılan tehditleri hatırlatayım. İnanın bu hezeyanları sadece 5 dakikalık bir internet taramasıyla buldum.

            Nefretle büyümek nasıl bir duygu acaba?

            Eline silah alıp masum insanları öldüren terör örgütlerinin haricinde hiçbir kişi veya gruptan nefret etmedim.

            Dini, dili, ırkı, düşüncesi ne olursa olsun birisine veya birilerine karşı nefret denen duygunun vicdanımı zehirlemesine izin vermedim.

            Belki sırf bu yüzden nefretle yoğrulmuş insanlar hayatlarını zehirleyip bir ömür mutsuz yaşıyorlar, diye içten içe onlara acıdım!

            Sizce de nefret bir yerde acizlik değil mi?

            Ülkemizde hastalıklı ruha sahip bir grup var. Sadece nefretleriyle yaşıyorlar.

            Hem nefret ediyorlar hem tehdit ediyorlar hem de mağdur edebiyatı yapıyorlar. Dünyada sandıktan başka hiçbir gücü olmayan bir lidere diktatör denilen tek ülke bizimkisi!

            Her gün tehdit ediyorlar, peşi sıra diktatör diyorlar.

            Her gün nefretlerini kusuyorlar, devamında diktatör diyorlar.

            Ve tarihte sürekli tehdit edilen tek diktatör de anasının ak sütü gibi helal oylarla seçilen kişi oluyor!

            Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın zamanda yapılan tehditleri hatırlatayım. İnanın bu hezeyanları sadece 5 dakikalık bir internet taramasıyla buldum.

            Buyurun, tek tek isimler ve tehditleri:

            Levent Kırca:

            “Buradan onlar için kurtuluş söz konusu değildir. Kendini hükumetiyle birlikte Adnan Menderes’e benzeten Tayyip Erdoğan’ın neredeyse artık finali de Adnan Menderes’e benzeyecektir!”

            Bu sözleri söyleyen Kırca’ya ne mi oldu?

            Hiçbir şey. Kariyerini sarhoş tiplemesiyle tamamladı! Allah taksiratını affetsin.

            Hüsnü Bozkurt:

              “Diyelim ki "Evet" çıktı kimse heveslenmesin. Biz yine Samsun'dan başlarız, Amasya'ya gideriz, Sivas'a gideriz, Ankara'ya geliriz. Buradan İnönü'ye Sakarya'ya Dumlupınar'a... Ulan sizi İzmir'e kadar kovalamazsak anamızdan emdiğimiz süt helal olmasın. Sizi de sizin yedi göbek sülalenizi de bütün emperyalistleri de yine İzmir'den denize dökeriz.”

            CHP eski milletvekili, Çin malı çakma Yedi Bela Hüsnü bu sözleri 16 Nisan referandumu öncesinde söylemişti! Direkt Cumhurbaşkanı’nı tehditle yetinmeyip bütün AK Partilileri aradan çıkartmakla tehdit etmişti. Referandumdan “evet” çıktı. Hüsnü dediğini yapamadı. Demek ki anasının sütü helal değilmiş! Şu an Hüsnü’yü adam yerine koyan yok. Ara ara Halk TV’de, Tele 1’de faşistlik oynuyor! Atatürkçü Düşünce Derneği başkan adayıymış. Anlayacağınız andropoz dönemi sosyal etkinlikleriyle meşgul!

            Ragıp Zarakolu:

            “Makus Kaderden Kaçış Yok” başlıklı yazısını Menderes’in fotoğrafıyla Erdoğan’ın fotoğrafını yan yana koyarak yayınlamışlardı. Adam yerine koyan yok. Bu sebeple kendisi hakkında kelime zayi etmek istemiyorum. Sadece fikir hayatıma şöyle bir katkısı oldu, onu belirteyim. Evrim teorisi hakkında araştırma yapmaya başladım!

            Canan Kaftancıoğlu:

            “Şöyle bir gerçeklik var ki, bu korkuları, bu savrulmamaları, bu akılla değil öfkeyle, hırsla, egoyla, bir kişinin aklıyla iş yapmaları iktidarı hiç iyi bir yere götürmüyor. Bu da önümüzdeki süreçte bir erken seçimle veya başka bir şekilde...”

            Biliyorsunuz Canan Hanım CHP’nin DHKP-C sempatisinden sorumlu İstanbul İl Başkanı’dır! Bir şekilde gitmenin ne şekilde olacağını anlamak için iş bu yazıda örnek verilen zihniyet artıklarına bakmak yeterlidir, diye düşünüyorum!

            Rifat Serdaroğlu:

            “Sen şah değilsin, padişah değilsin, sultan değilsin. Aklını başına al kardeşim. Yarın yapayalnız kalacaksın. Bunların tarihte onlarca yüzlerce örneği var. Hiçbir dikta heveslisi insan hiçbir tek adam yatağında ölmemiştir. İçimizde sizin için merhamet kırıntısı kadar yer bırakın ki ilerde acıma duygumuzu size karşı gösterebilelim.”

            Doğru Partisi diye bir parti kurup, pişpirik oynayıp, arada prostatı unutmak için sağa sola tehditler yağdıran ve bu arada zaman zaman nefret kanallarında kendisine yer bulan bu çene ishaline tutulmuş muhterem; bana göre birçoğundan daha dürüst! Kıvırmadan, direkt tehdit ediyor! Açıkça tehditlerine rağmen diktatörün ülkesinde kendisine ne mi oldu? Aklınıza Kazıklı Voyvoda fantezileri gelebilir ama ne yazık ki hiçbir şey olmadı!..

            Metin Akpınar:

            “O noktaya ulaşabilirsek kavga gürültü olmadan bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak her faşizmin olduğu gibi, karşılaştığı gibi belki lideri ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki de adı geçen başka liderlerin yaşadığı kötü sonları yaşayabilirler ama bize yazık olur biz harap oluruz.”

            Bu sözler düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirildi ve Akpınar beraat etti. Tabii ki diktatörün ülkesinde! Çocukluğumun hatırına bu kadarla yetineyim!

            “Haddini bil” diyen gereksiz Müjdat Gezen’e, “diktatör bozuntusu” diyen vekil bozuntusu Özgür Özel’e ve her gün benzer hakaret ve tehditleri yapan yüzlercesine diktatörün ülkesinde hiçbir şey olmuyor ama çok mağdurlar çok!

            Ve en son Engin Altay şunları söyledi:

            “Rahmetli Menderes de bir dönem bu dinci odaklara pek yüz vermişti, taviz vermişti ve onlar o kadar ileri gitmişlerdi ki Menderes'ten aldıkları güç ve yüzle. Menderes sonra ne yapmak zorunda kaldı? Atatürk'ü Koruma Kanunu'nu yapmak zorunda kaldı. Umarım Erdoğan da sonu benzemesin, benzemesin.”

            Sadece 5 dakikalık bir taramada karşıma çıkan örnekler bunlar. Köşem sınırlı olmasa emin olun sayısız örnek bulabilirdim.

            Erdoğan’ı fiilen öldürmek isteyen FETÖ’nün itlerinin 15 Temmuz sabahı akıbetlerini hatırlıyorsunuzdur. Hani Fetullah’ın don katına yerde kabak tarlası gibi yatan hedonist, kopyacı, sapık sürüsü!

            Onlar Erdoğan’ı doğrudan öldürmek istemişlerdi.

            Neyse. Özetleyecek olursak…

            Her birisinin makamları var. Bazılarının hormonlu şöhretleri!..

            Ama öylesine bir nefretle yaşıyorlar ki acınacak bir dünyaları var. Mutsuzlar…

            Aslında bugün kim olduklarının hiçbir önemi yok. Çünkü biliyorlar ki tarih onları değil diktatör diye çemkirdikleri milletin adamını yazacak!..