BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,74
ALTIN 2.955,34
HABER /  GÜNCEL

Sedat Peker'den iddialara cevap

Organize Suç Örgütü Lideri olmakla suçlanan ve halen cezaevinde bulunan Sedat Peker, iddialara bir mektup ile cevap verdi. Peker, mektubu Saygı Öztürk'e gönderdi.

Abone ol

Saygı Öztürk: "Organize Suç Örgütü Lideri olmakla suçlanan ve halen cezaevinde bulunan Sedat Peker’den bir mektup geldi. Hakkında yazılanlardan en çok 'adliyeye ambulansla geldi' haberlerine alınmış. Ancak şimdi 'keşke ambulansla gelseydim' diyor." Peker, mektubuna ek olarak değişik makamlara verdiği şikayet dilekçelerini de eklemiş. Bu iddialardan en önemlisi, kendisinden 5 milyon dolar istendiğine ilişkin mayıs ayında Fatih Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği dilekçe. SAYGI ÖZTÜRK Organize Suç Örgütü Lideri olmakla suçlanan ve halen cezaevinde bulunan Sedat Peker’den bir geldi. Hakkında yazılanlardan en çok “adliyeye ambulansla geldi” haberlerine alınmış. Ancak şimdi “keşke ambulansla gelseydim” diyor. Peker, mektubuna ek olarak değişik makamlara verdiği şikayet dilekçelerini de eklemiş. Bu iddialardan en önemlisi, kendisinden 5 milyon dolar istendiğine ilişkin mayıs ayında Fatih Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği dilekçe. Sedat Peker’in gönderdiği mektupta öne sürdüğü iddiaların doğru olup olmadığını bilemem. Yüce yargı kuşkusuz bunları ortaya koyacak, iddiaları da tek tek araştırılacaktır. İşte Sedat Peker’in mektubundan bölümlar: ŞUBEYE GÖTÜRÜLÜRKEN: Sabah ezanı vakti evimizde uyurken, tam savaş donanımlı polisler yatak odamıza giriyor, ‘etkisizleştirme’ adı altında şiddete maruz kalıyorsunuz. Oradan ilgili şube müdürlüğüne giderken, kameralara gülmemek ve boynunuzu eğmek adına sert bir dille uyarılıyorsunuz. Şahsımın verdiği cevap ise ‘boynumu eğmem, boynumu eğmem. Boynumu eğecek bir suç işlemedim. O yüzden ölsem bile boynumu eğmem. Gülmem konusuna gelince ise verdiğim cevap, ‘bana bunu yapanların, bu emri verenlerin beni üzgün görerek keyif almalarını onlara tattırmayacağım’ idi. AMBULANS HABERLERİ: Gazetelerde benim teslim olmaya ambulans ile geldiğim konusu var. Düşünüyorum da ya herkes, ya da ben (zaten eğilimliydim) delirdim. Bu ambulans hikayesi nereden çıktı, halen anlamış değilim. Beni adliyeye taksiyle geldiğimi herkes gördü. Kaldı ki serbest bırakan hakimi yalancı çıkarmamak adına gelip teslim olan ben, hastaların hayatını kurtarmak için görev yapan ambulansı kullanarak öyle bir şey yapar mıyım? Gerçi keşke ambulansla gelseydim. Çünkü adliye önünde avukatımla beraber darp edildim. Adli tıptan bana verilen kati rapor 7 günlük. Avukatıma verilen rapor ise 15 günlük. Yani hastanede acil servise kaldırılacak kadar. Adliyeye teslim olmaya gelen bir insana yapılan bu saldırıyı ve işkenceyi kim nasıl izah edebilir halen daha anlayamadım. Adliye personeli de bu olaya şahit oldu. DEVLETTEN ÜSTÜN GÖRME: Bütün her şeyi bir kenara bıraksak bile her gözaltına alınmamda kendi beyanımmış gibi kendimi ‘devletten üstün gördüğüm’ ibareleri dosyaya mutlaka yazılıyor. Bunu basınla paylaşarak şahsıma antipati yaratmaya çalışmaları nasıl bir şeydir acaba? Onlara da söylediğim gibi ‘bana tüm yaptıklarınızdan dolayı hakkımı helal etsem de (asla) bu yakıştırmadan dolayı etmem. Ben ve ailem, devletimizi bir okyanus kabul eder, üzerine bir damla su olabilmeyi kendimize şeref kabul ederiz. KORSAN BANDI: Yine gazetelerde gördüğüm gözümde korsan bandı olan resim için ‘Peker’in evinde ele geçirildi’ diyor. Yahu, Allah aşkına 3 yıl önce Bodrum’un koylarından birinde ‘Korsan’ isimli bir restorana gittim. Yerli-yabancı herkese bir tane veriyorlardı. Yaz ayında, ‘Korsan’ isimli restoranda hamağın üzerinde takım elbiseyle fotoğraf çektirecek halim yoktu ya... Sanki denizde korsanlık yaparken yakalanmışım gibi ‘korsan resmi ele geçirildi’ diyor. “BENDEN BAŞKA HERKESE: Saygı Bey, insana sormazlar mı: kardeşim bu resimleri sana kim verdi? Benim evime gazeteciler girmedi ki, polisler girdi...Bu resmi nasıl mı gazetecilere verdiler? Hakkında gizlilik kararı bulunan dosya, ben ve avukatlarım haricinde herkes tarafından biliniyor. Şaka gibi değil mi Saygı Bey? Bir ben bilmiyordum. Bir şey sorduğumda ‘gizlilik kararı var’ diyorlar, ama dosyayı tefrika gibi yayımlıyorlar. Dosyayı yayımlamalarında benim açımdan hiçbir sorun yok. Bari doğru bir şekilde yayımlasalar. ANKARA C. BAŞSAVCISI: Sözde Ankara Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu benimle ilgiliymiş. Yüce Allah biliyor, ne yüzünü gördüm, ne tanıyorum, ne de biliyorum. Beni uzaktan tanıyan birisi, bu beyefendiyi de tanıyormuş. Telefonda konuşmuşlar. Yahu Allah aşkına benimle ilgili mi konuşmuşlar. İsmi geçen ve emekliliğini isteyen İstanbul’daki savcı da 4 ayrı gasptan ve organize suç örgütü liderliğinden cezaevinde bulunan kişinin (adını veriyor) tanıdığıdır. Benimle tanışmışlığı ve yakınlığı yoktur. YARDIM İSTEYEN EMNİYET MÜDÜRÜ: Bugün bütün gazetelerde bir Emniyet Müdürü’nün tayin olmak için benden yardım istediği yazılı. Saygı Bey, bu nasıl mantıktır? Bana olan düşmanlıklarından dolayı bu bürokratlara da zarar veriyorlarsa bu zalimlik değil de nedir? Ya da onlarla bir düşmanlıkları varsa beni niye kullanıyorlar? Sebep her ne olursa olsun, ismimin bahane edilmesi suretiyle zarar verilmeye çalışılan kişi, kurum ve kuruluşlardan özür diliyorum. Bir emekli paşamız hakkında da bu şekilde yazılı beyanlarda bulunulmuş. Kendisini hiç tanımadım, hiç görmedim, hiçbir irtibatım olmadı. ABD BAŞKANI BUSH NİYE YOK?: Bir de benim anlayamadığım, ABD Başkanı Bush’un bu konuya niye dahil edilmediği. Yurtdışında kaldığım dönemlerde, kendisini tanıyan bir kişiyle tanışıp, arkadaş olmuştum. Beraber çekilmiş resimleri vardı. O zaman henüz ABD Başkanı değildi. Vali olması lazım. Şimdi bu kişi beni tanıyor diye, ABD Başkanını tanıyor diye Amerika’daki tayinleri benim yaptığım mı söylenecek? MEZAR ZİYARETİNDEYDİM: Emniyetten mahkemeye götürülüp bir gün serbest kaldığımda, o bir günün yarısını mezarlık ziyaretine ayırdım. Savcılık, tutuklama talebiyle bizleri mahkemeye yolladığında, sayın hakime, dosyaların hepsini tek tek anlattım. Tutuklanmam istenilen bir kişinin kaçırılması, darp edilmesi, senet alınması (isim veriyor) olayı ile ilgili yargılandığımı, Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı’nca takipsizlik kararı verilerek suçsuz bulunduğumu, ama benim ismimi kullandığı için işadamı A.E gaspettiği için yaptığım şikayetlerden dolayı halen silahlı gasp suçundan tutuklu olduğunu belirttim. Aynı kişinin yine Bakırköy’de bir işadamından ismimi kullanmak suretiyle menfaat temin ettiğinden dolayı ayrı bir tutuklamasının olduğunu, Muğla Ağır Ceza Mahkemesi’nden silahlı gasp suçundan, Pendik adliyesinde silahlı gasp suçundan tutuklamaları olduğunu söyledim. Kişinin, PKK adına para toplamaktan cezaevinde yattığını, eşinin ağabeyinin vurulması hadisesi de dahil 17 ayrı suçu var. Ayrıca, o dönem adı DGM olan İzmir’deki mahkeme tarafından kamuoyuna ‘Amele Çetesi’ olarak bilinen çetenin, eski lideri olduğunu, halen yargılandığını izah ettim. 5 MİLYON DOLAR: Ayrıca, iki emniyet mensubu (isimlerini veriyor) ile birlikte şahsımdan 5 milyon dolar istediklerini, şahsın ortağının genel müdürünün bunları doğrular mahiyette Fatih Savcılığı’nda ifadesi olduğunu, Savcılıkta ayrıca telefon dökümleri ve askeriye tarafından verilen ciddi belgeler olduğunu anlattım. Bu insanların kendilerini ‘raporlu’ göstererek Fatih Savcılığındaki ifadelerini geciktirdiğini, ama şu an sizin huzurunda bulunduğum bu tahkikatı kendilerinin yaptıklarını söyledim. Bu dosyaların çok kalabalık olmasının tek sebebinin de sadece okunmasının uzun süreceğinden dolayı sizin bunları okumayarak beni tutuklamanız için olduğunu kaydettim. HAKİM DIŞARI ÇIKARTTI: Hakim de beni dışarıya çıkartarak, gerçekten bu konuda yargılanıp yargılanmadığının evrakını getirtti. Evrak gelince de bu suçlamadan 6 ay önce takipsizlik kararı ile suçsuz bulunduğum için ve işadamı diye söylenilen Y.A’ın birçok suçtan cezaevinde olduğu için, yani kısacası ortada bir suç olmadığı için gecenin 03.00’üne kadar tüm dosyayı okuduktan sonra bizi serbest bıraktı. Sonraki yaşanan süreci de sizin takdirinize bırakıyorum. KAÇMAMAMIN MÜKAFATI: Serbest bırakıldıktan sonra kaçıp delilleri karatmayacağımı göstermek için, hakim beyi doğrulamak için gelip teslim oldum. Kaçmadım, adliyeye geldim. Mükafatım ise 7 günlük darp raporu. Yani kısacası daha önce yargılandığım bir şeyden dolayı tutuklandım. Ama, adam kaçırmak, senet imzalamak, darp etmekten değil. Biraz önce saydığım suçlardan dolayı yargılanmayacağım. Ama suç örgütü kurdum diye yargılanacağım. İYİ VATANDAŞ GİBİ: Şu an yaşadığım bu olayla ilgili olarak bir kişi ve iki emniyet mensubunun (isimler veriyor) şahsımdan 5 milyon dolar istediklerini iyi bir vatandaş gibi gidip Savcılığa ( 11 mayıs 2004) şikayet ettim. 800 küsur adliyeye faks çektim. Bu insanlar tarafından bir komplo düzenleneceğine dair faks çekmediğim belde adliyesi bile kalmadı. 6 ay önce tüm DGM Savcılarına, yani müracaat savcılarına, bu kişiler tarafından komploya uğrayacağıma dair her savcıya ayrı ayrı mektup yazdım. Bu yazışmalarımdan dolayı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, avukatıma ‘Sedat Peker hakkında hiçbir soruşturma ve kovuşturma yoktur’ diye yazı vermiştir. Biz de yasal süreci beklemeye başladık. Yani bu iki emniyet mensubunun mahkemeye çıkarılmasını bekledik. NİÇİN YAZDI: Bu yazdığım açıklama, sizin şahsınızın güvenirliği içindir. Zaten başka açıklama yapmayı da düşünmüyorum. Bir Japon atasözü var: yalan çok çabuk herkese ulaşır. Doğruysa yavaş ama tam zamanında yetişir.’ Yazacağınız doğruların insanlara tam zamanında ulaşacağına eminim. Yüce mahkeme, gerçekleri mutlaka ortaya koyacaktır. Bekleyelim, görelim....