Hürriyet gazetesine yönelik ikinci saldırı Sedat Ergin'in tepkisine neden oldu. Ergin, gazetenin camlarının kırıldığını, can güvenliklerinin kalmadığını söyledi.
Abone olHürriyet gazetesine yönelik ikinci saldırı Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin'in tepkisine neden oldu. "Can güvenliğimizden emin değilim" diyerek hükümetin bu saldırılar konusunda net bir duruş sergileyemeyişinin Türkiye'deki medya özgürlüğünü tehdit ettiğini söyleyen Ergin, "Hürriyet'in kapısından girerken artık bazı şeylerden endişe duyuyorum" diye konuştu. Bu arada Hürriyet'in önünde 4 el silah sesi duyulduğu iddia edildi.
Bir grup gösterici dün akşam saatlerinde Hürriyet'in Bağcılar'daki binasına gelerek protesto gösterisi yaptı. Saat 20.30 sularında yaklaşık 100 kişilik grup, Hürriyet binasının önüne gelerek dış kapıda beklemeye başladı.
POLİS BARİKATINI AŞTILAR
Olası bir saldırıya karşı Çevik Kuvvet polisleri bölgede güvenlik önlemleri alırken, eylemciler çeşitli sloganlarla polis engelini aşarak döner kapıya ulaştı. Eylemcilerin içeri girişleri son anda engellenirken bina camları kırıldı.
SEDAT ERGİN'DEN TEPKİ
Saldırı sonrası yaşananları CNN Türk'te Ahmet Hakan'a anlatan Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, 48 saat geçmeden gazetelerine yönelik ikinci bir saldırının gerçekleştiğini söyleyerek hükümetin saldırılarla ilgili net bir tavır alamadığını savundu.
Can güvenliklerinin kalmadığını ve bu korkuyla gazetecilik yapılamayacağını söyleyen Ergin, "Yarın Hürriyet'in kapısından girerken bir genel yayın yönetmeni olarak artık bazı şeylerden emin değilim." diye konuştu. İşte Ergin'in o açıklamaları;
"Gazetenin bir ana girişi var. O ilk gelenleri karşıladığımız yer. Türk bayrakları var, tekbir getiriyorlar. Dorseleri getirmişler onlar sürekli gürültü efekti yapıyor. Türkiye bölünmez gibi bir slogan atıyorlar. Bahçeye çıktık. İlk görüşte 35-40 kişi görünüyordu. Polisin onları önleyebileceklerini düşündük. Yaklaştık hatta. Arkadaşlar uyardı ‘aman yapmayın’ diye. Bu sırada çekiciler sürekli kornaya basıyorlar, 'Allah-u Ekber' sesleri. Polis yine yetersiz kaldı. Yine kırdılar ve döktüler. Ben o sırada içeriye kaçtım can derdine düştüm.
Kapıyı yine kırdılar. Yerlerde cam parçaları kapladı. Döner kapı var ve oraya girdiler. Önce Cumhurbaşkanı’na sonra Başbakan’a sonra da İçişleri Bakanı’na bir çağrı yapılsın. Bize yapılan saldırı kınansaydı bugün bu saldırganlar tekrar gelip basma cesaretini bulamazlardı. Polis yetersiz. Göstericiler hamle yapıyorlar. Güvenlikçilerimiz bizleri uyardılar. Yavaş yavaş bize doğru gelmeye başladılar. Polis bariyeri yetersiz kaldı. Burası Hürriyet Gazetesi merkez. Pazar günü saldırıya uğramış. Son derece yetersiz. Hükümet, İçişleri Bakanı son derece kusurludur.
Polis onları tutabilir derken binaya doğru gelmeye başladılar. İtiraf edeyim kaçmak zorunda kaldık. 40 yıllık gazeteciyim, ilk kez can güvenliğimin olmadığını hissettim ve ilk kez korkup kaçtım.
Giriş katında nereye kaçacağız? Bina içerisine girdiklerinde can güvenliğimiz ne olacak. Merdiven boşluğuna girdik ve bir kat çıktık. Kadın görevliler, temizlik çalışanları, emekçiler herkes panik içerisinde. Dışarıdan sesler gelişiyor. Kapıya geldiler ve sesler geliyor dışardan.
Polisin gelmesi ve olayların başlaması arasında 20 dakika süre var. Burada ciddi bir ihmal var. Pazar akşamı bu saldırı olduktan sonra sabaha karşı 02.30 sularında CNN Türk’te canlı yayına katıldım. Evden gazeteye gelmiştim. Bir konuda çok emindim. Bir daha böyle bir şey olmayacak. Her hande sayın cumhurbaşkanı, Başbakan Vali güvenlik önlemlerini alacaklardır diye. Siyasi partilerin terörle aralarına mesafe koymaları gerekir dedim. Demokrasiye inanıyorsak şiddetle aramıza mesafe koymalıyız dedik. 48 saatte iktidardaki Ak Parti şiddetle arasına bu mesafeyi koymak konusunda bu saldırıları kınamak konusunda eksik kaldı.
Beşir Atalay bizim Ankara temsilcimize bir açıklama yaptı. Tüm kamuoyuna yapılan bir açıklama değildi o da. İlk kez bu iktidar bir korkuyu yaşattı bana. Bana bu korkuyu yaşatmaya kimin hakkı var? Hürriyet Türkiye’nin en büyük ve en etkili gazetesi. En etkili gazetesi 48 saatten sonra tekrar vandalizmin hedefi olmuştur ve bunun sorumlusu da itiraf edelim, Türk toplumunun vicdanına bırakalım. Herkesin vicdanına seslenmek istiyorum. Pazar günü cam çerçeve aşağı indirildi.
Yarın kapıdan içeri girerken kendimi emniyet içinde hissedecek miyim emin değilim. Hürriyet Gazetesi olarak bağımsız gazeteciliğimizden ödün vermeyeceğiz. Baskılar bizi yıldıramayacak. Bunlar gelip geçici olaylardır. Bağımsız gazeteciliğimizi yapmaya devam edeceğiz. Büyük bir kararlılıkla bunu devam ettireceğiz. İstedikleri kadar kapıya saldırganlar gelsin."