Seçim sonuçlarına ilişkin kritik bir yorum da Başbakan'ın eski danışmanlarından Etyen Mahçupyan'dan geldi. İşte Mahçupyan'dan seçim kritiği...
Abone ol2015 genel seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından köşe yazarları, siyasi parti üyeleri, kanaat önderleri ve siyaset bilimciler peşpeşe açıklamalar yapıyor. Gerilimli ve çekişmeli geçen genel seçim sonuçlarının hakkında en çok analiz edilen konu AK Parti'nin bir önceki seçimlere kıyasla kaybetmiş olduğu yüzde 9'luk oy oranı ve HDP'nin, kendisinin de beklediği oy oranının üzerine çıkarak barajı aşması üzerine oldu...
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eski danışmanı, Akşam ve Daily Sabah gazeteleri köşe yazarı Etyen Mahçupyan, Al Jazeera'ye seçim sonuçları üzerine yaptığı değerlendirmede, kritik analizlerde bulundu.
Mahçupyan, seçime ilişkin, "her zaman bir kazananlar kaybedenler muhasebesi olur." diyerek, "Burada kabaca belli olan şu: AK Parti'den HDP'ye ve MHP'ye oy gitmiş, CHP'den de HDP'ye oy gitmiş bir miktar. Dolayısıyla AK Parti'nin bu seçimde beklediğini bulamadığı çok açık. Çok sayıda vekil ile anayasayı değiştirmek, başkanlık sistemi gibi bir yüksek bir çıta koyduğu için şu anki sonuç AK Parti’nin başarısızlığı olarak görülüyor. Öte yandan bu parti bu seçimi kazandı. Bir seçim daha olsa onu da kazanır. Böyle bir sosyolojik dinamik var ortada. Türkiye’nin temel siyasi dinamiklerinden biri budur." ifadelerini kullandı.
İşte Mahçupyan'ın analizleriyle 2015 genel seçim sonuçları ve ayrı ayrı 4 parti için değerlendirme:
"SEÇMEN BİR İHTARDA BULUNDU"
AK Parti kendi tabanının temsil ettiği sosyolojik değişimin ne kadar taşıyıcısı olabilecek ya da olamayacak? Seçmen burada bir ihtarda bulundu. Daha önce AK Parti’ye oy vermiş insanlar, bu sefer AK Parti’ye oy vermedi. Ve bazı sınırların geçildiğini, belki hoşlanmadığı bazı tutumların alındığını söylemiş oldu. İkinci büyük dinamik ise HDP’nin başarısına yansıyan, Kürtlerin bir kimlik olarak mecliste var olması.
"BUNUN GERİ DÖNÜŞÜ YOKTUR"
Şu andan sonra bunun geri dönüşü yoktur. Belki çözüm süreci açısından yararlı bir yöntem olmadı. HDP’nin seçim sürecindeki tutumu, bir takım ayak bağları da getirecek kendisine. Öte yandan 80 milletvekiline yakın bir sayı ile bu parti şu anda mecliste. Bunun sonucunda ‘Kürtler var mı?’ noktasından Kürtlerin hakları ve eşit yurttaşlık çizgisine gelmiş durumdayız. Bu da bizi yeni anayasaya mahkûm ediyor. Yeni anayasa AK Parti’siz yapılmaz ama şu anki seçim sonuçları AK Parti’yi bunu yaptırmakta yetersiz bırakıyor. Yeni anayasa AK Parti’siz yapılamaz. Öte yandan toplum AK Parti’nin kendi anayasasını yapmasını da istemiyor. Dolayısıyla şimdi çalışabilir, birbiri ile konuşan, anayasayı tekrar gündeme getiren bir meclis lazım. Buna ne kadar istekli olacaklar bilmiyoruz. Böyle bir yolu izlemeyip daha kısa vadeli, ‘iktidara kim çıkacak’, ‘bürokrasiye kim sahip olacak?’ gibi sorunlar, koalisyonlar, erken seçim tartışmasını gündeme getirir.
"ERKEN SEÇİM"
Bana en realist gözüken çözüm, AK Parti - MHP koalisyonu. Çözüm sürecini nasıl tanımlayacağına bağlı olarak MHP’nin de kabul edeceği noktaya getirilmesi olabilir. Öcalan yakalandığı zaman MHP vardı. Onun idam cezasının kaldırılmasına imza atan MHP. Dolayısıyla MHP, iktidarın nimetlerinden yararlanmak uğruna çözüm sürecinin kontrolünün elinde olmasını ister. Ve bu MHP’yi daha önemli bir aktör haline getirir. Çözüm süreci zaten duraklama geçiriyor. O duraklama şimdi bir yerde meşru hale gelecek kendiliğinden. Bu belirsizlik döneminde ben Öcalan’ın ne diyeceğinin çok önemli olacağını, nasıl bir tutumla ortaya çıkacağının kritik olacağını düşünüyorum. Ama çözüm sürecinin bu noktadan sonra farklı yollara girmesi hele HDP meclisteyken bunun olması çok zor. HDP’nin bu seçimde CHP ve MHP ile işbirliği yapmış olduğu düşünülürse, üçünün toplamı da çoğunluk. Yani Kürt meselesini çözebilirler. Oturup HDP’nin bunu ortakları ile konuşması gerekiyor. Eğer HDP bir Türkiye partisi ise diğer partiler ile oturup onları ikna etmesi gerekiyor. AK Parti’nin zaten çözüm süreci ile ilgili bir itirazı olmaz.
"AK PARTİ İÇİN OTURUP DÜŞÜNME ZAMANI"
AK Parti için oturup düşünme zamanı. Burada topluma kabul ettiremediği bazı şeyler oldu. Bu, çok açık. Ne kadar sağduyuyla ele alacak, parti içindeki bir takım muhtemel gerilimleri engelleyebilecek mi göreceğiz. Önümüzdeki siyasi dönemde de olabildiğince iktidarı elde tutmak isteyeceklerdir. Davutoğlu insanüstü bir çaba harcadı. Hem partisinin stratejisini yürüttü hem değerlerini anlattı hem de programını. Polemiklerden de kaçınmadı ama galiba buradaki mesele, esas olarak Tayyip Erdoğan’ın algılanmasına yönelik durum. Yani Davutoğlu - Erdoğan ikisi bir sahada olunca Davutoğlu’nun yaptığı da yapmadığı da daha az önemli oldu. Parti içinde nasıl halledilir bilmiyorum. Bu bir parti sonuç olarak. Oradaki insanların sağduyuyu değerlendirmesi belirleyecek. Ama toplum AK Parti değerlendirmesi yaparken esas olarak Erdoğan’a bakıyor. Böyle bir oy düşüşü olduysa en tepeden başlayarak AK Parti’nin şapkasını önüne koyarak düşünmesi gerekiyor.
"CHP'NİN ÇOK FAZLA YAACAK ŞEYİ YOK"
CHP’nin çok fazla yapacak bir şeyi yok. AK Parti hükümet kurmazsa, bu sefer CHP-MHP ile bir şey yapmayı deneyecek. Buna HDP desteği lazım. Buna dünyadan ve Batı’dan destek arayacaklarını sanıyorum. Bulabilirler mi bulamazlar mı göreceğiz. Aslında bir önceki seçimle mukayese ettiğimiz zaman oynama yok. CHP, potansiyelini kullanamayan bir parti. Bu hoşnutsuzluğu MHP ile HDP değerlendirdi, CHP değerlendiremedi.
"MHP HİÇ BİR ŞEY YAPMADAN OY KAZANDI"
Hiç bir şey yapamadan oy kazandı. Burada hem AK Parti’nin son dönem yaptığı bazı hatalar hem de çözüm sürecindeki yalpalamalar söz konusu. Ama ben çözüm sürecinden ziyade daha yönetimsel konuların MHP seçmeni açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Kürtlerin varlığını hazmetmiş MHP’li sayısı çok daha fazla. O yüzden AK Parti’den MHP’ ye kaçışı sağlayan, çözüm sürecindeki olaylar değil aslında, daha yönetimsel hatalar.
"HDP GERÇEKTEN TÜRKİYE'NİN PARTİSİ OLDU"
HDP çok başarılı oldu. Bu stratejisiyle gerçekten Türkiye’nin bir partisi oldu. Tabii ki bu emanet oylar meselesi önemli. Bugün baraj yüzde 10 değil de yüzde 5 olsaydı belki de HDP yüzde 8 alabilirdi en fazla. AK Parti yanlışlar yapmasaydı, HDP yüksek oy alamazdı. Dolayısıyla yaptıkları doğru ve yanlışlarla Türkiye’nin siyasetin belirleyen temel aktör yine AK Parti.