BIST 9.627
DOLAR 35,24
EURO 36,82
ALTIN 2.963,35
HABER /  GÜNCEL

Seçim bildirgesini açıkladı

CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim bildirgesini açıkladı. 28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarına “sıkmabaş” diye b...

Abone ol

CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim bildirgesini açıkladı. 28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarına “sıkmabaş” diye bağıranlar olduğunu ifade eden İhsanoğlu, "Ben buna karşı dokuz çocuğun yanında durdum. Makamım elimden alındı, kürsüm kapatıldı. Ben öğrencilerime sıkmabaş diye hakaret ettirmem. Ben talebelerime, gözlerinden sevgi fışkıran gençlerime çapulcu dedirtmem" dedi.
Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim kampanyasına ilişkin Çırağan Sarayı’nda basın toplantısı düzenledi. İhsanoğlu’nun ailesinin de hazır bulunduğu basın toplantısına çok sayıda köşe yazarı ve basın mensubu katıldı. Konuşmasına dua ile başlayan Ekmeleddin İhsanoğlu, “Cumhuriyetimizin en kritik dönemlerinden birinde, cumhurbaşkanının ilk kez vatandaşların oylarıyla belirleneceği bu dönemde, Türkiye’nin 12’nci cumhurbaşkanı adayı olarak huzurunuzdayım” dedi.
Konuşmasına “Ey azizler” diye devam eden İhsanoğlu, “Bu çok hassas dönemde seçime giderken, ülkemizin içeride huzurunu korumaya, komşularıyla ihtilaflarını çözmeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Ey azizler diye hitap etmek istiyorum. Çok hassas dönemden geçiyoruz. Her zamankinden daha fazla huzura ihtiyacımız var” diye konuştu.
MHP, CHP dahil, AK Parti ve diğer tüm partilerin seçmenlerinin, tüm Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayı olduğunu kaydeden İhsanoğlu, “Hiçbir partiye diğer partilerden daha yakın veya uzak değilim. Her partide namusuyla çalışan bürokrat, teknokrat var. Hepsine sonsuz saygı besliyorum. Benim tüm ülkede sevdiğim saydığım milletim vardır” ifadelerini kullandı.

“BEN GÖZLERİNDEN SEVGİ FIŞKIRAN GENÇLERİME ÇAPULCU DEDİRTMEM”
Ekmeledin İhsanoğlu, 28 Şubat’ta gencecik kız çocuklarına “sıkmabaş” diye bağıranlar olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Ben buna karşı dokuz çocuğun yanında durdum. Makamım elimden alındı, kürsüm kapatıldı. Ben öğrencilerime sıkmabaş diye hakaret ettirmem. Okuma hakkının elinden alınmasına da izin veremezdim. Gün geçti yeni bebekler doğdu. Ülkeleri için sokağa çıktılar. Dün nasıl gençlerin yanındaydım, bugün de yanındayım. Ben talebelerime, gözlerinden sevgi fışkıran gençlerime çapulcu dedirtmem. Bir Türk çocuğuna böyle hakaret edilmesine izin vermem. Geçen sene bugün kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz da onlardan biriydi. Ben bir daha bu acıların yaşanmaması için bu yola çıktım. Onun da, tüm kaybettiğimiz canların da ruhu şad olsun. Elbette her yerde her zaman bu gibi demokratik gösterileri suiistimal etmeye çalışan gruplar olacaktır. Şurada bin kişi toplansa, önce su satan esnaf, sonra polis, sonra o küçük gruplar. Devletin görevi sapla samanı ayırmaktır. Bu ülkeyi üçe beşe bölmekle, her fırsatta ikilik çıkartmakla siyaset yapılır belki ama devlet yönetilemez. Analar bu çocukları doğuruyor, yemiyor içmiyor büyütüyor. Edirne’deki evlatlarımız çok kıymetli, Hakkari’deki evlatlarımız da çok kıymetli. Kadınlarımız da çok kıymetli ama ne yazık ki kadınlarımız ne siyasette, ne de istihdamda hak ettikleri noktalara gelebilmişlerdir. Halen çocuk gelinlerde dünya üçüncüsüyüz. Kadın cinayetlerde de üst sıralardayız. Ben kadınlarımızın tüm hak ve hürriyetleriyle yaşadığı bir ülke hayal ediyorum. Ben çocuklarımızın katil olmayacağı, kimsenin kimsenin canına kast etmeyeceği bir Türkiye hayal ediyorum.”

“SAYGI EKMEK İÇİN VERİN ELİNİZİ”
Konuşmasında “saygı” vurgusu yapan İhsanoğlu, “Ekeceğimiz diğer tohum saygıdır. Üslupta saygı. Bağımsız yargı, bir suç iddiasıyla ilgili hükmünü bildirmedikçe, böyle bir hükmü vermek yargısız infaz demektir. Maalesef ülkemizde yargısız infazları görüyoruz. Herkesin herkesle ilgili peşin bir hükmü var. Düşünceler kamplaşıyor. Saygısızlık tarafların hepsini üzer, zarar verir. Bu sebeple cumhurbaşkanı seçilirsem derin yaralar almış, hatta neredeyse kangren haline dönüşmüş bu ilişkileri saygı çerçevesinde iyileştirmek için çalışacağım. Hükümleri hukuk versin, hukuka herkes güvensin, hiç kimse adaletten üstün değildir. Suçu ispatlanmadıkça hiç kimse suçlu değildir. O halde adalete saygılı, muhalefete saygılı, farklı görüşlere sahip olanlara saygılı olmak. Hükümete saygılı, toplumun her kesimine saygılı olmak için bu tarlaya saygı ekmemiz gerekecek. Saygı ekmek için verin elinizi” diye konuştu.
“Ekeceğimiz diğer tohum da dirlik” diyen İhsanoğlu, “Dirlik bir insanın sağlığı, huzuru, güveni demektir. Fertleri dirlik içinde bir toplum, topyekun dirlik içindedir” dedi.

“CUMHURBAŞKANLARI YOL YAPMAZ AMA YOL GÖSTERİR”
İhsanoğlu, gittiği her yerde duyduğu tek şeyin “faizli borç” olduğunu belirterek, “Diyeceksiniz ki cumhurbaşkanlığı icra makamı değildir. Evet icra yetkisi yoktur ama icrayla el ele vererek, çağrı yaparak, yetkisini ve pozisyonunu kullanarak yol gösterir. Cumhurbaşkanları yol yapmaz ama yol gösterir. Türkiye’nin en yoksul kesimini bir basamak yukarı çıkartmak, çok büyük bir siyasi mutabakat meselesidir. Zordur ama imkansız değildir. AK Partilisi, CHP’lisi, HDP’lisi el ele verirse bu sosyal yaraya çözüm üretiriz. O yüzden herkesin elini taşın altına koyması lazım” şeklinde konuştu.
Gençlerin kahve köşelerinde ömür tükettiklerini belirten İhsanoğlu, “Gençlerin aklını fikrini bilime, sanayiye kanalize etmeliyiz” dedi.
İhsanoğlu, Türkiye’nin şimdiye kadar sadece Orhan Pamuk sayesinde sadece bir kere Nobel ödülü kazandığını belirterek, “Bilimde, tıpta, fizikte, kimyada Nobel kazanmadık. Bizimle yarışa, bizden sonra kalkan ülkeler bunu başardı. Ben size Hindistan’dan, Çin’den bahsetmeyeceğim. Mısır’dan, Pakistan’dan bahsedeceğim. 80’li yıllarda Pakistan’dan fizik ödülü almıştır. 15 yıl önce Mısırlı bir kimyager Nobel almıştır. Türkiye’nin bu hedefe ulaşması için çalışması lazım” diye konuştu.
“Diyorum ki dirlik ekmek için verin elinizi. Tarlamız büyük ve bereketli, tıpkı ülkemiz gibi” diyen İhsanoğlu, şöyle devam etti:
“Ey azizler, son tohum sevgi saygı ve dirlikten sonra, birlik tohumudur. Birlikte yaşama kültürüne herkesten daha fazla sahip bir milletiz. Yıllardır ortak acılarımız devam ediyor. Suriye’de yaşanan trajedi, Soma’da aç gözlü kapitalist anlayışın faturasına, rehin alınan vatandaşlarımıza, ölen her bir cana ortak olarak üzülüyoruz. Ama çok uzun zamandır hep birlikte sevinemiyoruz. Hep birlikte sevinmeyen bir ülke, ülke olma vasfını yitirmeye başlar. Barajlarımız, tüp geçitlerimiz, yollarımız hepimizin vergisiyle yapılıyor. Ama bunun için bile ortak bir sevincimiz olmuyor. Bu konuda bile bir ikilik, yarış, 70 sene önceki ülkelerle anlamsız kıyaslamalar arasında kaybolup gidiyor sevinçlerimiz.”

“ATATÜRK YAŞASAYDI ORTADOĞU, KAFKASLAR, BALKANLAR’DA BARIŞ VE REFAH İÇİN TEMELİNİ ATMIŞTI”
İhsanoğlu, “Atatürk şu anda yaşasaydı ne yapardı?” diye sorduktan sonra, “Atatürk en akılcı çözümleri üreten bir liderdir. Şunu kesinlikle söyleyebilirim. Şu anda yaşasaydı, Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar’da barış ve refah için temelini atmıştı” diye konuştu.
Güvendiği tek şeyin Türk milletinin derin sağduyusu olduğunu belirten İhsanoğlu, “Türk milleti tarih boyunca bunu göstermiştir. Güzel milletime bir çift sözüm var. Aziz kardeşlerim, ey azizler, korkmayınız, Türkiye’de istikrarı sarsacak hiçbir şey yapmayacağım. AK Parti dahil bütün partilerle el ele vereceğim” ifadelerini kullandı.
“Ekmek için” sloganını da açıklayan Ekmeleddin İhsanoğlu, “Milletimizin kültüründe çok kutsal kavramlar var. Bunun başında kitap gelir. Biz kitap diye Kur’an-ı Kerim’e deriz. Bir başka kutsalımız var, bayrağımızdır. Bayrağımız bizim canımızdır, kanımızdır, bu devletin tapu senedidir. Bir başka kutsalımız ekmektir. Ekmek bizim için çok kutsal bir kavramdır. Ekmek fırından aldığımız ekmek değildir. Ekmek tüten ocak demektir, ekmek alın teri demektir. Şerefimiz namusumuz demektir. Kitabımıza bayrağımıza ekmeğimize sahip çıkalım. Ben Mehmet Akif Ersoy’un dergahında büyümüş bir gurbetçi çocuğuyum. Ekmeğin önemini çok iyi bilirim. Taksicisi, simitçisi, garsonu mevsimlik işçisi hepimizin derdi ekmek. Suriye’nin ekmeği elinden alındı. Suriyeli onurlu insanlar sokaklarda perişan biçimde. İslam Birliği Teşkilatı Genel Sekreterliği yaparken o kadar zulüm, mazlum gördüm ki, en zor şartlarda arabuluculuk yaptım. Filistin’de devlet nişanı alan ilk ve tek Türk benim. 20 bin yetimin kefaletini, Gazze’de, Somali’de İslam dünyasının birçok yerinde, aç susuz kalmış insana, bebeğe, karnını doyurmasına sebep oldum. Yüz binlerce insanın hayatta kalmasına sebep oldum” dedi.
(İHA)