Demirtaş, seçilmesi halinde ilk yapacağı işlerden birinin "devlet adına Alevi halkından özür dilemek" olacağını söyledi.
Abone olCumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, seçilmesi halinde ilk yapacağı işlerden birinin "devlet adına Alevi halkından özür dilemek" olacağını söyledi.
Demirtaş, Narlıdere Cemevi'ni ziyaretinde yaptığı konuşmada, koltuk rüyasıyla, makam sevdasıyla yola çıkmadıklarını, burada olmasının kendisinin seçimi kazanmasından daha kıymetli olduğunu belirtti.
Toplumdaki ezilmişlerin sesini daha fazla duyurmak adına yola çıktıklarını dile getiren Demirtaş, "Bugün de birilerinin ısrarla hakaret etmek, tehdit etmek ve yok saymak için cümbüş evi dediği bir ibadethanedeyim. Yani bin 400 yıldır Kerbela'dan bu yana susuz olan bir halkın kutsal mekanındayım. Benim için şereftir, onurdur" dedi.
Cumhurbaşkanlığı koltuğunun halkların koltuğu olduğunu, kimsenin babasının malı olmadığını ifade eden Demirtaş, şöyle konuştu:
"Şimdiden paçaları tutuştu. Büyük bir telaşla, büyük bir panik haliyle her tarafta, gittiği her yerde öfkesini kusmaya devam ediyor. Halkı kutuplaştırmaya, halkın kendisine oy vermeyen kesimi hedef göstermeye devam ediyor. Halk umurunda değil. Onun için önemli olan oyunu alabilmek, koltuğunu makamını koruyabilmek. Onun dışında asla hiçbirimiz umurunda değiliz. Varsa yoksa kendi iktidarını güçlendirmek. Eğer ki biz aday olmasaydık düşünün ki karşımızda iki aday olacaktı ve Türkiye ezilenlerinin, Türkiye halklarının büyük kısmının asla talepleri, düşünceleri dile gelmeyecekti. Asla bizi temsil etmeyen, edemeyecek iki aday kendi arasında iktidar yarışında devleti pay edeceklerdi."
"Bizim kurduğumuz, canımızla, kanımızla bizim var ettiğimiz, paramızla bizim beslediğimiz, bize hizmet etsin, bize eşitçe adilce davransın diye yarattığımız mekanizmadır devlet. Öylesine şımarmış ki bu devlet, bu hükümet öylesine şımarmış ki biz kurmuşuz parasını biz vermişiz bize hizmet etsin diye kurduğumuz devlet her gece bize parmak sallıyor, tehdit ediyor" diyen Demirtaş, şunları söyledi:
"Televizyonlardan bize kin kusuyor. Bizim paramızla bize hakaret ediyor. Bizim verdiğimizle bizi tehdit ediyor böyle bir devlet olamaz. 'Biz seni bunun için kurmadık devlet' diyeceğiz. Biz seni kurarken bize hizmet et, bizim işimizi kolaylaştır, hayatımızı kolaylaştır diye kurduk, başımıza ağalık, paşalık, diktatörlük yap diye kurmadık. Er geç zulmün kaleleri yıkılır, er geç zalimler mazlumların önünde diz çöker. Biz sana onu göstereceğiz. Yoksa senin paranda pulunda gözümüz yok. Biz zaten senin kadar servet sahibi olalım diye, senin gibi güçlü olalım diye siyaset yapmıyoruz. Bizim senin makamında gözümüz yok. Biz o makamı alaşağı etmek için siyaset yapıyoruz."
Üç kişiden birinin cumhurbaşkanı olacağı seçimlerin adil bir yarış olmadığını savunan Demirtaş, "Bizim arkamızda özgücümüz, halklar var. Halkların kuruş kuruş yaptığı kampanyalar ve dualarıyla, emekleriyle arkamızda yığınlar var. Onların arkasında devletin bakanları, valileri, uçağı, helikopteri, medya emrinde. İstediğini yazdırıyor, istediğini çizdiriyor. Her gün neredeyse bizleri hedef gösteriyor" ifadesini kullandı.
- Rize'de açılan standa saldırı
Rize'de yaşlı emekli bir öğretmenin kendisi için stant açtığını ve 5-6 kişinin saldırısına uğradığını, Samsun'da da bir grubun aynı şeklide bildiri dağıtanlara saldırdığını ifade eden Demirtaş, şöyle dedi:
"Bugün orada ırkçı rüzgarlar estirmeye çalışıyorsunuz. Zannediyorum başbakanınıza güveniyorsunuz. 'Nasıl olsa devletim arkamda' diyorsunuz. Ama unutmayın siz de halksınız. Amcayı döven 5 genç. Eminim cebinizde bir ekmek parası yok. Tetikçiliğini yaptığınız başbakanınızın evinde odalar dolusu avrolar, dolarlar var. Kime hizmet ettiğinizi unutmayın."
Demirtaş, Rize'de stant açan kişiyi arayıp teşekkür ettiğini, stantta açılan plastik masanın kendileri için Çankaya'nın allı pullu koltuğundan milyon kat daha değerli olduğunu kaydetti.
- "Ben Cumhurbaşkanı seçilirsem..."
Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Aleviler için yapacaklarını da dile getiren Demirtaş, şöyle devam etti:
"Eğer siz kazanırsanız ve sizin adınıza ben Çankaya'da olursam kesinlikle önce Maraş'ın, Sivas'ın, Çorum'un, Gazi'nin, Gezi'nin hesabı sorulacak. Cumhurbaşkanı olarak Cumhurbaşkanı olarak ilk yapacağım işlerden biri bu olacak. Bütün o kirli tezgahların ortaya çıkarılması için, arkasındaki tetikçilerin, dönemin başbakanlarının, genelkurmay başkanlarının, bakanlarının emniyet müdürlerinin hepsinin ortaya çıkarılması için cumhurbaşkanının ne yetkisi varsa sonuna kadar kullanacağım. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olursam yapacağım ilk işlerden biri Alevi halkından devlet adına özür dilemek olacak. Çünkü bu topraklarda devletin zulmünü görmüşse yapacağım ilk iş o halklardan devlet adına özür dilemek olacak. Ve ben Cumhurbaşkanı olursam birilerinin yaptığı gibi halklarımızın kutsal mekanlarıyla asla alay edilmesine müsaade etmeyeceğim. Cemevi ibadethanedir, yasal, anayasal statüye kavuşmalıdır. Bu kadar net olmalıdır. Bütün Alevi inanç merkezleri korunmalıdır. Hacı Bektaş türbesi de ibadete, ziyarete açılmalıdır. Sivas Madımak müze olmalıdır, hesabı sorulmalıdır."
"Bizler Diyanet İşleri Başkanlığı'nın İslam'ın Sünni mezhebine bile hakaret olduğunu düşünüyoruz" diyen Demirtaş, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Devletin dinini başbakan kimse onun düşüncesine göre din yaymayı kimse din hizmeti olarak sanmasın. Diyanet İşleri Başkanlığı din hizmeti vermiyor. Devlete köle yetiştirme hizmeti veriyor. Din hizmeti almak isteyenler için diyanet şart değil. Zorunlu din dersi şart değil. Bunların hepsinin kalkması lazım. Herkes dinini kendi topluluğunda cemaatinde özgürce yaşayabilir, geliştirebilir, yayabilir. Devlet bunlara eşit yaklaşacak. Hizmet isteği varsa devlet destek sunacak. 8 bakanlığın bütçesinden bile daha fazla para alıyor Diyanet İşleri Başkanlığı. Kim ödüyor bu paraları. Senin alay ettiğin inancıyla dalga geçtiğin Aleviler vergi ödemiyor mu, Süryaniler ödemiyor mu? Bu politikaların bitmesi lazım. Camiye giden camiye gider, cemevine giden cemevine, kiliseye gitmek isteyen kiliseye, havraya gitmek isteyen havraya gider. Hiçbir yere gitmek istemeyen gitmez. Devletin karışacağı mevzu değildir. Çankaya'da halk başkanı olursa halktan yana başkan olursa bütün bunları hayata geçirmek kolay olur."