Sayın Başbakan, Sebastiyana sorsanıza…
Avusturya’da UETD (Avrupa Türk Demokratlar Birliği) kuruluşunun 10. Yılı şenlikleri için yer bulmakta zorlan(mış)
Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi, ilk defa oy kullanacak olan Avrupa’lı Türkler’le ‘al gülüm ver gülüm’ resitalinin ikinci durağı Avusturya.
Lakin gelgelelim, Avrupalı siyasiler ve yabancı basın,‘’dur hele duur 3.köprü projesiyle asabımızı bozan, bizi dumur eden şu uzun adama konuşma öncesi bir çakalım'' halet-i ruhiyesiyle hareket ettiklerinden, yani eskimiş bir o kadar püskümüş ruhların etkisiyle, tarihe gömülmüş sorunları temcit pilavı gibi servis etmekle meşguller…Hakikaten çok cahilsiniz ve keşke ölseniz…
Azami meraktayım, Avrupalı siyasiler, Türkiye’nin sorunlarıyla başbaşa kalsalar nasıl bir strateji uygularlardı?
Yüksek müsadenizle, üstten geçeyim, çok fena tökezlerlerdi.(biz tökezlemedik demedim...)
Avrupa’da parlamento dediğin, bildiğin devlet dairesi, politikacı olmak dersen gazetecilikle eş değer sayılan, ‘boşa kürek çekilen’ falan filan…(baska bir yazının konusu)
Buz pateni hikayesi…
Avusturya’da UETD (Avrupa Türk Demokratlar Birliği) kuruluşunun 10. Yılı şenlikleri için yer bulmakta zorlan(mış)
Şenlik Tarihi 19 Haziran 2014 olarak belirlen(miş)
Arzu edilen her mekandan red cevabı gel(miş)
Nihayetinde, Viyana Belediyesi tarafından 7 bin kişilik buz pateni pisti gösteril(miş)
Avusturya dışından vatandaşların gelmemeleri rica olun(muş)
Krone Zeitung ‘’Erdoğan Viyana’da istenmiyor’’ başlığıyla verdiği haberde, başbakan Erdoğan’ın yüzüne tüm kapılar kapandı, 30 bin kişilik Krieau alanı için dahi 300 bin Euro teklif edildiğini ve red edildiğini yaz(mış)
Başlık geçelim;
Şenlik, uetd, başbakan, krone zeitung,buz pateni, viyana, 300 bin Euro…
Hangisine oh……a oldunuz?
300 Bin Euro ise, algıyı yitirmemişlerdensiniz…
Uetd’ye sormuşlar, savaşı kazanmak için gereken nedir?
Şu kutsal üçlüyü tekrarlamış; para para para
(Napolyon aslında böyle bi’şey dememiş, külliyen yalan)
Uetd demiş.
28’lik ergen siyasetçi…
Başbakanı tasdik sayılmasın haa, önemli bir noktaya degineceğim…
Sayın Dünya liderinin, Almanya ziyareti öncesi de vuku buldu, Avusturya’da bugün yaşanan depreşmeler, ardından bir gayretkeşlik…avam dilde ‘ağzı olan’ konuştu, klavyesi olan yazdı…
Başbakan Erdoğan’ı, Almanya’da istemiyoruzgillerden, bilmem kaç bin tane karşı yürüyüş yapılacak cephesinden devam, Alman dergisi 'Der Spiegel' muhabiri ‘’Cehenneme kadar yolun var Erdoğan’’dedi, gazeteciyi astık/kestik/sevdik/sövdük/bağrımıza bastık, Almanya’da yeşiller eş sözcüsü Cem özdemir, ‘’çok kötü hareketler bunlar’’ babında bi’şeyler söyledi, ‘’canımız ciğerimiz dedik, sen nerelerdeydin bu zaman kadar’’olduk, Merkel yuhalandı, ‘’aaa çok ayıp’’ olduk….
Ama, kocaman bir AMA; Başbakan, yapacağını yaptı, diyeceğini dedi, son olarak, ‘’Entegrasyon’’ ve ‘’Almanca öğrenin’le güzel bir cilalama yaptı.
Başbakan haklı, bakınız 28'lik siyasetçi de, aynı mamadan istiyor…
Başbakana notumdur;
Sayın başbakan; sayın dünya lideri, 28’lik Avusturya’lı siyasetçiden de anlaşılacağı üzere, 'Avrupa’lı Türkler' dendiğinde, dil sorunu ve lanet olası entegrasyon, sadece bir düzmecedir.
Bunu siz bilmeyeceksiniz de biz mi bileceğiz!
Hadi siz dünya meseleleriyle meşgulsünüz, bir mekana 300 bin Euro teklif veren UETD’de mi bihaber , Avrupalı siyasetçinin, göçmenlerin entegrasyonu üzerinden prim derdinde olduğundan…
Başbakan ''doğru cümleler kursun’’ diyen, Avusturya İç işleri Bakanı, Sebastiyana (Sebastian kurz) sorsanıza, mesela siz, hangi cümleleri kurarsanız, orada yaşayan Türkleri geri götürüsünüz? İklimi zehirlersiniz?
Sebastiyan demiş ki; burada ki Türklere almanca öğrenin ve Avusturya’ya sadık kalın gibi doğru şeyler söyleyin …
Sayın başbakanım ona diyin ki; ‘’Eyy sebastiyan, ‘’Almanca konuşmak da neyin nesi ‘’Sevgi’nin dili’’ yeterli olmuyor mu, ruh güzelliği yetmiyor mu? (Der Spiegel'e böyle bir röportaj vermiştiniz) Sizin Almancanız varsa bizim de Türkçemiz var , Türkçe Olimpiyatlarımız var diyin bakalım cevap verebilecek mi? Veremez. (ben de veremezdim)
Avrupa’lı siyasiler çarpıtıyor!
Asıl mevzu bu.
Avrupa ziyaretlerinde Başbakanın derdinin ne olduğunu elbette biliyoruz ama, hazır buralara kadar gelmişken şu soruna da bir el atsa, dese ki; Eyy Sebastiyan, eyy Merkel, eyy Cem'ciğim, eyy Viyana, eyy, falan, eyy filan, hiiiiç öyle entegrasyon mentegrasyon, dil, mil, kriz mriz şaklabanlıklarına girmeyin, benim tanıdığım Avrupa’lı Türk’ün (’gurbetçi’ kelimesi tedavülden kalktı) dil sorunu da kalmamıştır, uyum sorunu da. Pişirip pişirip önümüze koyduğunuz sorunlar artık Türklerin sorunu olmaktan çıkmıştır.
Avrupa’daki siyasilerin oy toplamak için göçmen politikası uyguladıklarını, yapay bir entegrasyon problem yarattıklarını aşırı doz da farkındayız.
Ha ben konuşmam da yine bu sözcükleri siz istediğiniz için tekrarlayayım ama, siz de artık güncelleyin kendinizi…dese...
Sebastiyan 'doğruları konuşsun' diyor, ''evet doğruları konuşun.''