İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay, FETÖ'nün en mahrem bilgilerinin yer aldığı 841 sayfalık iddianamesini tamamladı.
Abone olİstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün "mahrem yerler yapılanması" iddianamesini tamamladı. İddianamede FETÖ'nün TSK'ya yerleşme, darbe girişimine katılmayan askerlerin tespiti ve terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'e ait arşiv ile ilgili çarpıcı detaylara yer verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan 841 sayfalık iddianamede, "İllegal özel hizmet yapılanmaları ve özel olarak TSK'daki
örgütlenme" ayrı bir başlık altında anlatıldı. İşte iddianamede yer alan o ifadeler:
"Örgüt için en önemli birim ve varlık nedeni mahrem yerler yapılanmasıdır. Özel hizmet biriminde yer alan kişiler öğrenci bile olsalar FETÖ abilerinden burs adı altında oldukça yüksek maaş almaktadır.
DEŞİFRE OLMAMAK İÇİN GÜNAH İŞLENEBİLİR
Özeller içerisindeki şahıslar, görev yaptıkları yerlerde kendilerini deşifre etmemek adına dünya görüşlerine tamamen zıt bir yaşam tarzı içerisine girmekte, İslam dininin haram kıldığı şeyleri yapmakta, FETÖ'nün legal kurum ve kuruluşlarıyla ya da buralarda çalışanlarla iletişime geçmekten kaçınmaktadırlar.
FETÖ'NÜN TÜRKİYE MÜTEVELLİSİ
Bu kişiler, operasyonel hat olarak tabir edilen başkaları adına ya da FETÖ kontrolündeki bir kurum ve kuruluş adına kayıtlı telefonlar kullanmakta, her bir hat için ayrı cihaz temin etmekte ve bunları belirli dönemlerde değiştirmektedirler. İl ve ilçe sorumluları ise kendi adları yanında kod isim de kullanabilmektedirler.
AMAÇ ÖRGÜTÜN DEŞİFRE OLMAMASI
Bir yerleşim yerindeki orta düzey bir FETÖ mensubunun o il ya da ilçeden sorumlu abiyi (imamı) bilme imkanı varken, orada görev yapan FETÖ mensubu bir TSK personelini bilme imkanları yoktur. Olası bir itirafçı çözülmesinde örgüt yapılanmasının deşifre oranının en az seviyede kalmasını sağlamak için örgüt bu şekilde bir yöntem benimsemiştir.
TSK'DAKİ FETÖ'CÜ SAYISI YÜZDE 60 İLE 80 ARASINDA
Günümüzde TSK içindeki FETÖ yapılanması endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Terör örgütü içerisinde bir dönem yönetici konumunda faaliyet gösteren Kemalettin Özdemir, darbe girişimi öncesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde; TSK'nın içerisinde en az yüzde 60 ile yüzde 80 FETÖ mensubu olduğunu anlatmıştır."
FETÖ'CÜ OLMAYAN ASKERİ ÖĞRENCİLER İÇİN ŞOK MANGASI
Şok mangasına ayrılanlara işkence yapıldığı, fiziki ve psikolojik her türlü eziyete başvurulduğu anlaşılmaktadır. Azarlama, ağır eğitim yaptırma, yemek vermeme, foseptikte yatıp kalkma, uykusuz bırakma, yorma, havasız mekanda tutma, diğer öğrencilerden ayrı tutup ayrımcılık yapma, hafta sonu veya sıla iznine göndermeme, dikenler içinde yatıp süründürme, kirli su içirme, bölükteki diğer kişilerin bu mangadakilerle konuşmasını yasaklama, her türlü hareketleri hakkında bilgi toplayıp diğer öğrencilerden ispiyonlamasını isteme şeklinde gerçekleşen her biri kötü muamele, işkence sayılan uygulamalar yapılmıştır.
SAHTE RAPORLA ÇÜRÜĞE ÇIKARMIŞLAR
Balıkesir Astsubay Meslek Yüksek Okulu muayeneleri sırasında 2013 yılı Nisan-Mayıs aylarında yaklaşık 65-70 civarında astsubay adayına, GATA'da görevli ve FETÖ üyesi olduğu iddia edilen Kardiyoloji Uzmanı Doktor Albay Murat Ünlü tarafından kalp kapakçıklarında sorun olduğu gerekçesiyle 'askerliğe elverişsizdir' raporu verilmiştir. Elenen bu adayların açtıkları dava ve itiraz sonucu, GATA Profesörler Kurulu yaptığı muayene neticesinde, yaklaşık 60 aday öğrencinin sağlam olduklarını tespit etmiş ve astsubay okullarına tekrar giriş hakkını kazanmışlardır.
ÜÇTE İKİSİ DARBEYE KATILMADI
Darbe girişiminden sonra yapılan bu tür soruşturmalarda dikkati çeken husus, münhasıran terör örgütü mensuplarınca kullanıldığı anlatılan ByLock ve diğer kriptografik haberleşme programlarını kullanan ve terör örgütüyle organik bağı bu şekilde açığa çıkan askeri personelin çoğunluğunun (somut olayda üçte ikisi kadar) darbe girişimine iştirak etmediğidir.
DEŞİFRE OLMAMAK İÇİN KATILMADILAR
Bunun, örgütün darbe girişiminin başarısız olması halinde çoğunluk örgüt mensuplarının silahlı kuvvetler içerisinde kalmasını sağlamak için yapıldığı anlaşılmıştır. Terör örgütünün stratejisinin; ikinci bir darbe girişimi veya başka bir eyleminde bu askerleri kullanmak olduğu değerlendirilmiştir. ByLock kullanmayan örgüt mensuplarının varlığı da nazara alındığında, ahtapot kolları gibi kurumları saran terör örgütünün, devletimiz ve cumhuriyetimiz için en büyük tehlike olduğunun hiç bir dönem unutulmaması ve rehavete kapılmadan devamlı mücadele edilmesi gerektiği açıkça anlaşılmış ve değerlendirilmiştir.
FETHULLAH GÜLEN'İN İSTİHBARAT ARŞİVİ
Örgütün 'istihbarat ağı ya da gücü' konusunda bahsedilmesi gereken bir husus da Gülen'in sahip olduğu ileri sürülen arşivdir. Bu yasa dışı arşivde, örgütün yasa dışı adli ve önleme dinlemeleri, kendine ait gelişmiş cihazlarla yaptığı teknik takip, telefon ve ortam dinleme kayıtları, kamu personeline yönelik fişlemeler ile örgütle teması olan öğrencilerin ve ailelerinin bilgileri bulunmaktadır."