BIST 9.660
DOLAR 34,56
EURO 36,31
ALTIN 2.919,86
HABER /  GÜNCEL

Savcı Öz, savcılık vasfını yitirmiştir

Adalet Bakanı Bozdağ, “Savcı Öz, savcılık vasfını yitirmiştir. HSYK’nın bu noktada adım atmamış olması da bu gerçeği değiştirmez” dedi. <br/...

Abone ol

Adalet Bakanı Bozdağ, “Savcı Öz, savcılık vasfını yitirmiştir. HSYK’nın bu noktada adım atmamış olması da bu gerçeği değiştirmez” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yozgatlılar Dernekler Federasyonu’nun Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan için düzenlediği destek gecesine katıldı. Bozdağ, program öncesi basın mensuplarının sorularını cevapladı.

“SAVCI ÖZ, SAVCILIK VASFINI YİTİRMİŞTİR”
Bozdağ, sosyal medya aracılığıyla açıklamalar yapan Zekeriya Öz’ü, “Yargı görevi yapan hakim ve savcılar, görevlerini tarafsızlık içinde yapmalılar. Hukuk devletine büyük bir bağlılık içinde yapmalılar. Yargı görevi yapanlar, kararlarıyla konuşmalılar. Kararlarının gerekçeleri, o karara itiraz edenleri ikna edecek derecede güçlü olmalıdır. Gerekçeyi yazdıktan sonra, artık dosyayla ilgili konuşulmalı ve artık kararlarla ilgili müdafaalar yapmamalıdırlar. Yargı görevi yapan, adli işleri veya verdiği kararı izah için ayrıca açıklama yapma gereği duyuyorsa; o zaman ya kararında bir eksiklik vardır, ya da işleminde vardır. Hiçbir açıklama, adli işlerdeki eksikliği de yanlışlığı da ortadan kaldırmaz. Türkiye’nin gündemine ilişkin konularda, yargı görevlilerinin siyasi partilerin genel başkanları gibi konuşmaları, Türkiye’nin Başbakanı’na, bakanlarına ve diğer kamuda görev yapan insanlara karşı tehdit içeren açıklamalar yapmaları, yargı göreviyle bağdaşmaz. Dünyanın hiçbir yerinde bir cumhuriyet savcısı, o ülkenin başbakanını tehdit etmez. Hukuk devleti böyle bir durumu himaye etmez. Eğer Savcı Zekeriya Öz, kini, nefreti, öfkesi ve düşmanlığı kendisini teslim almışsa ki öyle gözüküyor, açıklamalarına baktığınızda Sayın Başbakanımıza büyük bir kin, düşmanlık beslediği çok açık. Ve bu hür değildir esirdir, tarafsız olma şansı yoktur, artık bir taraftır. Öfkesinden, kininden, düşmanlığından, nefretinden taraftır. Böyle bir noktada, yargı görevini tarafsız yerine getirme vasfını da kaybetmiştir. Adının cumhuriyet savcısı olması onun tarafsızlığını ortaya koymuyor. İcraatları ortada. Sanal medyada ya da başka platformlarda bir savcı ana muhalefet partisi liderinden daha ileri açıklamalar yapıyorsa; Türkiye’de herkesin tutup bunu sorgulaması lazım. HSYK, hukukun dışına çıkan, hukuku tanımayan, kendini kanun ve hukuk yerine koyan yargı görevi yapanlarla ilgili hukukun gerekliliklerini yapmak zorundadır. Almanya’daki savcı bunu yapsın ne olur akıbeti bir sorun bakalım… Hollanda’da, Amerika’da yapsın akıbeti ne olur, bir sorun bakalım… Türkiye yol geçen hanı değildir. Savcı Öz, bu noktada savcılık vasfını yitirmiştir. HSYK’nın bu noktada adım atmamış olması da bu gerçeği değiştirmez” diye eleştirdi.

“MİT İLE İLGİLİ KONU OLDUĞUNDA SORUŞTURMANIN NASIL OLACAĞI BELLİDİR”
Adana’daki MİT TIR’larında arama yapan savcıyı eleştiren Bozdağ, “Adana’daki TIR’larla ilgili hepimiz biliyoruz. Oradaki TIR’ların MİT TIR’ı olduğunu Adana’nın Başsavcısı da biliyor, soruşturmayı yürüten savcı da biliyor. MİT ile ilgili bir konu olduğunda soruşturmanın nasıl olduğu yasalarda çok açık bir şekilde bellidir. Ona göre yapılması lazım. Savcı’nın biri çıkıyor… Vali diyor, ‘bu araç MİT’e aittir.’ Herkes söylüyor ‘bu araç MİT’e aittir.’ Kanun da söylüyor MİT ile ilgili soruşturma nasıl olur. Bütün bunlara rağmen bunları çiğniyor, kanunu tanımıyor, kanunu tanımıyor ve kalkıp Adana’dan gelip arama yapıyor. Bakın, Reyhanlı’da patlama oldu, onca vatandaşımız şehit oldu. Özel yetkili savcı Reyhanlı’ya gidip orada bir inceleme yapmadı. Madem bu kadar hukuka bağlı oraya gitmesi lazım. Bakıyorsunuz başka bir iş olduğunda gidiyor. Bugüne kadar cumhuriyet savcılarının doğrudan arama yaptığı bir olay neredeyse yok denecek kadar azdır. Avukatlar, askerler, yargı görevi yapanlarla ilgili kanun gereği savcı aramada hazır bulunur. Benim hatırladığım 2 örnek var. Birisi sayın Merve Kavakçı’nın evine o dönemin savcılarından yanılmıyorsam sayın Nuh Mete Yüksel’di… O evinde sabahın köründe aramaya gitti. Birisi de, MİT TIR’larına giden savcıdır. Bu Türkiye’yi uluslararası alanda teröre destek verme görüntüsüne mahkum etmek isteyen bir anlayışın ürünüdür” diye konuştu.

“ÇATI ADAYI SEÇİMİ KAYBETTİĞİNİ ŞİMDİDEN ANLADI”
Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun 18 milyon fazla oy pusulası basıldığı yönündeki açıklamalarına cevap veren Bozdağ, “Seçime birkaç gün kaldı. Artık, vatandaş kararını çok net bir şekilde gösteriyor. Çatı adayı ve onu destekleyen çevreler Pazar günkü seçimi kaybettiğini şimdiden anladı. Onun için Pazar günü akşamına mazeret hazırlıyorlar. Çünkü; Türkiye’nin dört bir yanını biz de izliyoruz. Vatandaşlarımız kararını vermiş durumda. Ve kahir ekseriyette bir çoğunlukla, Genel Başkanımız, Başbakanımızın Cumhurbaşkanlığını destekleyeceklerini ifade ediyorlar. MHP’den, CHP’den, BBP’den, Saadet’ten genel başkanlarının açıklamalarına rağmen çok büyük bir destek var. Çünkü bu partilerin tabanları, bu adayı kendilerine kabul etmiyorlar. Genel merkezlerinin kendilerine danışmadan hareket etmesinden rahatsızlar. Ve adayı da Türkiye’nin cumhurbaşkanlığına layık görmüyorlar. Başbakanımızı, bu göreve daha layık görüyorlar. Türkiye’nin en iyi yaptığı işlerden biri seçim yapmaktır. Yüksek Seçim Kurulu, bugüne kadar pek çok seçim yapmıştır. Yerel seçimler, en zor seçimlerdir. Bütün bunların arasında YSK, görevini başarıyla yürütmüştür. Pek çok zor zamanda zor seçimler yapmıştır. Ama seçim sonuçları kesin olarak ilan edildikten sonra, bütün tartışmalar her daim son bulmuştur. Neden; çünkü bizde seçimi esasında siyasi partiler kendileri yapıyor, YSK seçimin yönetimini yapıyor. Bir sandık kurulu var; 6 kişiden oluşuyor. Bunun 5’i siyasi partilerin temsilcilerinden oluşuyor. Oy kullanmaya gelen vatandaşa, imzasını biri alıyor, kimliğini biri kontrol ediyor, pusulayı biri eline veriyor, kabine girdikten sonra oyunu kullanması herkesin huzurunda oluyor, sandık kapandığında tutanak beraber tutuluyor, açıldığında zarflar beraber sayılıyor. Oyların sayım dökümü beraber yapılıyor, tutanak beraber imzalanıyor, her tutanak bir partinin temsilcisine veriliyor. İlçe Seçim Kurulunda birleştirme tutanakları bütün partilerin birlikte çalışmasıyla yapılıyor. Tutanağı birlikte imzalıyorlar. Ayrıca da YSK, her sandık sonucunu her partinin ulaşabileceği bir elektronik ortamda oluşturdu. O nedenle, Türkiye’de seçimlere hile karıştırılması, fiilen de mümkün değil, aklen de mümkün değil” ifadelerini kullandı.

“AGİT, DAHA SEÇİM BİTMEDEN SEÇİMLE İLGİLİ RAPOR HAZIRLIYOR”
Bakan Bozdağ, Cumhurbaşkanı seçimleri henüz yapılmadan rapor hazırlayan AGİT ile ilgili, “AGİT, daha seçim bitmeden seçimle ilgili rapor hazırlıyor. Belli ki; belli çevreler, özellikle AGİT nezdinde Türkiye’deki seçimlerle ilgili olumsuz rapor çıkması için büyük gayretler sarf ediyor. Onlar da, bir önyargıyla Türkiye’de daha seçim olmadan, seçime dair AGİT’in bazı temsilcilerinin bir rapor hazırladığını görüyoruz. Olacak iş mi? Seçimi takip edersiniz, izlersiniz, seçimle ilgili gözlemlerinizi rapor edersiniz, seçimden sonra yazarsınız. Ama burada dürüst olmak lazım, burada objektif ve net olmak lazım. Bugüne kadar Türkiye’nin bütün seçimlerini öven AGİT, şimdi daha seçim olmadan seçimlerle ilgili bir takım eleştirilerde bulunuyor. Bu bir önyargının örneğidir. Türkiye’deki seçimler, Almanya’daki seçimlerden de Fransa’daki seçimlerden de daha açık, daha şeffaftır” şeklinde konuştu.
(İHA)