Ergenekon davasında 5.5 yıl tutuklu kalan Hayrettin Ertekin çarpıcı iddialarda bulundu.
Abone olErgenekon davası sanığı Hayrettin Ertekin, Savcı Zekeriya Öz'ün kendisinden gizli tanık olmasını istediğini kabul etmeyince, "Seni beton Mustafa bile kurtaramaz" deyip polislere dövdürdüğünü ileri sürdü.
Ergenekon'dan 5.5 yıl yatan kuyumcu Hayrettin Ertekin'in 40 tahliye başvurusu kaçma şüphesiyle reddedildi. Bu sürede iki kez hastanede unutulan Ertekin taksi tutup cezaevine geri dönmüş.
Beşiktaş Ulus'ta bulunan evine 2008'de sabaha karşı 30 özel harekâtçıyla baskın yapılarak gözaltına alınan Hayrettin Ertekin, uzun tutukluluk gerekçesiyle ilk tahliye edilen sanıklardan biri oldu. Yaşadıkları filmlere konu olacak türden. Ertekin, 5.5 yıl içinde yaşadıklarını Sabah gazetesinden Erhan Öztürk'e anlattı:
SAVCI BENİ DÖVDÜRTTÜ
4 gün gözaltında kaldım. Bana Balyoz Davası'ndan yargılanan 385 komutanı tanıyıp tanımadığımı sordular. Savcı, 'Sen ordu içinde güçlüsün' dedi. Ben ise, 'Kuyumcuyum' dedim. Ardından, 'Gizli tanık olup her şeyi anlatırsan kurtulursun. Aksi takdirde ömür boyu yatarsın' dediler. Sorguma katılan savcı Zekeriya Öz, 'Seni beton Mustafa bile kurtaramaz' diye tepki gösterince, 'Elinden geleni arkana koyma' diye sert çıktım. Sonra odasında polislere beni dövdürdü. Mahkemeye çıkmadan önce, işkence görmediğime dair rapor ayarlamışlar. Oysa yediğim dayaklardan dolayı vücudumun birçok yerinde morluklar vardı.
ASKERLER HASTANEDE UNUTTU
2012 yılında Silivri'den 15 mahkumla birlikte ring aracıyla Haseki Hastanesi'nin KBB servisine getirildim. Görevli asker, "Burada bekle film çekecekler" diyerek gitti. Saatler ilerledi, ama gelen olmadı. Akşam saatlerine doğru doktor, "Daha ne bekliyorsun" diye sorunca "Ben mahkûmum, Ergenekon'dan tutukluyum. Askerler gelip alacak buradan" dedim. Yüzüme bakıp, "Çok şakacısın, hadi kardeşim çık dışarı" diyerek kovdu. Ring aracı gitmiş. Taksiye bindim ancak param da yoktu. Taksicinin cep telefonundan avukatımı aradım. Bana, "Hemen cezaevine geri dön" dedi.
"NE ZAMAN TAHLİYE OLDUN"
Cezaevinin kapısına gittiğimde taksi ücreti 175 lira olmuştu. Taksiciye, 'Bir saniye para alıp geliyorum' dedim. Araçtan inip kapıda nöbet tutan askerin yanına gittim. Asker beni gördüğünde şaşırdı. Bana, 'Oooo Hayrettin abi sen ne zaman tahliye oldun? Bu saatte ne işin var abi' dedi. Komutandan para alıp taksicinin parasını ödedim. Bilinçli unutulduğumu düşünüyorum. Asıl amaçları sabah sayımda beni firar gösterip, şantaj yapmaktı. Bunu hissettiğim için, bir an önce cezaevine girip, sayım saatinde içeride olmalıydım.
ÇAY ALMAYA GİDEN ASKER
Bu olaydan 4 ay sonra yine bir ring aracıyla hastaneye götürdüler beni. Sıramı beklerken asker 2 kat yukarıdaki kafeteryadan çay almaya gitti. Aradan 30 dakika geçti, dönmedi. Meğer asansörde kalmış. Bana ikinci kez 'kaçma' şansı verdiler, bunu da değerlendirmedim.
3 BİN DANTEL ÖRÜP, NAKIŞ İŞLEDİ
Cezaevinde koğuş sorumlusuydum. Kuyumculuk mesleğimden dolayı, elim el işi yapmaya yatkındır. Cezaevi yönetimiyle konuştum. El işi, dantel, nakış örmek istediğimi söyledim. 3 bine yakın dantel örüp, nakış işledim. Masa örtüsünden yastık kılıfına kadar birçok desende, renkte ürünler ortaya çıktı. Yaptığım ürünleri sergi yapıp, cezaevinde yatan kadınların dışarıda okuyan çocuklarına burs olarak vereceğim..."