Ovacık Savcısı Murat Uzun’un eşi Cihan Uzun ilk kez konuştu. Eşinin niye koruma istemediğini anlattı.
Abone olTeröristlerin apartman girişinde şehit ettiği Ovacık Savcısı Murat Uzun’un eşi Cihan Uzun, “Ben koruma istediğimde, ‘Kendi canım için 20 yaşında bir çocuğu teröre hedef yapamam diyordu” dedi.
Geçtiğimiz hafta Tunceli Ovacık’taki lojmanının girişinde PKK’lı teröristlerce başından vurularak şehit edilen Ovacık Başsavcısı Murat Uzun’un eşi hemşire Cihan Uzun, olayın üzerinden birkaç gün geçmiş olmasına rağmen mağrur ve dik duruşuyla dikkat çekti.
Cihan Uzun, Murat Uzun’un, iddia edildiği gibi koruma talep etmediğini anlatarak “Koruma talebi asla olmadı, ben istediğim halde yapmadı. ‘Koruma talep edip 20 yaşındaki gencecik insanları hedef gösteremem, kendimi kurtarmak için o çocuğu oraya dikip tehlikeye atamam. Bir şehit eşi olarak üzgün, yıkılmış ve belim bükülmüş değil asla” diye konuştu.
YAZILANLARIN ÇOĞU DOĞRU DEĞİL
Yapılan saldırının eşinin şahsına yönelik olmadığını düşünen Cihan Uzun, “Araştırdığı dosyalar vs yüzünden deniyor. Gazetelerde yazanlara bakıyorum ben kaç yıllık eşiyim ben o kadar detay bilmiyorum. Saldırının bu iddialarla bir alakası yok. Hakim ve savcılara yapılmış bir saldırıydı bu. Murat’tan üç dakika sonra başka bir savcı ya da hakim arkadaş oradan geçseydi, o vurulacaktı.Lojmanda iki hakim ve iki savcı yaşıyorduk. Hepimiz aynıydık, hemfikirdik güvenlik vs konusunda. Hiçbirimizin özel koruması yoktu. Bu, hakim ve savcılara yapılmış bir şey. Murat’ın kimseyle husumeti yoktu, problemli bir davası, dosyası yoktu. Bu konuyla ilgili yazılıp çizilenlere çok şaşırıyorum. Öyle bir araştırma içinde olsaydı benden gizlemezdi ki. O nedenle hakkında çıkan bu haberlerin doğru olduğuna inanmıyorum. PKK ile ilgili araştırma, el koyma, telefon dinleme böyle şeylerin olduğunu bilmiyorum. Olsaydı mutlaka benimle paylaşırdı” dedi.
PKK İÇİN KÜRT TÜRK FARKETMİYOR
“Biz sadece 3 aydır oradaydık, o kadar derinlemesine çalışacak bir dosyası olamazdı. Antalya’dayken de adli olaylar, trafik kazaları vs ile ilgili çalışıyordu. PKK ve Kürt halkının çok farklı kavamlar olduğunu orada yaşadık biz. Serik’ten Ovacık’a gittik ama halk olarak bir farklılık göremedik. Sadece ekonomileri, dilleri, kıyafetleri farklıydı. Eşime de bana da yaklaşımları aynıydı. Antalya’daki ilişkilerimiz nasılsa orada da öyleydi. Ovacıktaki tüm esnaf, mesai arkadaşlarımız, protokoldekiler, bütün herkes beni aradı. Başsağılığında bulundu ve teröre lanet okudu. Halk da bıkmış, halk da korkmuş durumda. Zaten PKK Türk, Kürt ayırt etmeden saldırıyor.”
DEVLET HER DAİM ARKAMIZDA DURDU
Eşinin yaralandığı günden itibaren devletin kendilerine sahip çıktığını vurgulayan Cihan Hanım, sözlerini şöyle sürdürdü: Daha saldırı olur olmaz çocuklarımın ve benim güvenliğimiz sağlandı. Başbakan, Adalet Bakanı, Sağlık Bakanı, Ankara’dan herkes aradı; devletin her türlü üstün imkanlarından yararlandık. İlçeden alınıp buraya, baba ocağına getirilmemiz, eşimin vefatından sonra atamamın buraya yapılmasında vs her şekilde yanımızda oldular. Devlet ciddi anlamda arkamızda durdu. Başbakanımız defalarca aradı görüştük. Eşim yoğun bakımdayken sağlıkla ilgili tüm teşkilat ayaklandı, yapılması gereken her şey yapıldı. Onlardan yana bir soru işareti asla yok kafamda. Eksik kaldı diyebileceğim hiçbir şey yok.
GÜZERGAH DEĞİŞTİRME ŞANSI YOK
Cihan Uzun, eşiyle hala-dayı çocukları olduklarını anlatarak “Küçüklüğümüzden beri tanışıyorduk. Sonra evlendik. Ovacık’ta çok kısa süre kaldık. Oradaki hayatımız çok sadeydi. Eşim mesaisine çok dikkat ederdi. Güzergah değiştirme şansınız zaten yok. Tek bir cadde var, oradan gidip gelmek zorundasınız. İki devlet memuru gibi yaşadık. Şehit olmasaydı 2014 Haziran’da ayrılacaktık oradan. Biz onunla gurur duyuyoruz” şeklinde konuştu.
TWITTER’DAYAZANLARA ÜZÜLDÜM
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün twitter’da paylaştığı ve daha sonradan yanlış anlaşıldığını açıkladığı “Ve nihayet başsavcı başından vuruldu” şeklindeki cümlesinin kendilerini çok üzdüğünü söyleyen Cihan Uzun, sözlerini şöyle noktaladı:
"CHP sözcüleri taziyeye gelmiş ben yokken, taziyelerini kabul etmedim, etmem. O partinin lideri bunun izahını bana yapmadan da kırgınlığımız geçmeyecek. Benim derdim, hedefim asla parti değil. Sarfedilen sözler hoş değil. PKK teröristleri Aygün’ü kaçırdı, bıraktı; bunu kendisi de partisi de hazmetti. O zaman da bana çok dokunmuştu sarfedilen sözler. Saldırıya uğramış bir insanın yakınına bu sözler gösterildiğinde neler hisseder tahmin etmeleri lazım."