BIST 9.921
DOLAR 35,20
EURO 36,65
ALTIN 2.962,02
HABER /  GÜNCEL

Savaşa sığmayan acı: Gelibolu

‘Nemrut’ ve ‘Hititler’ belgeseli ile adından söz ettiren Tolga Örnek’in Çanakkale Savaşları’nı anlattığı yeni belgeseli ‘Gelibolu&#8

Abone ol

Belgeselin galasına çok sayıda davetli ve üst düzey askerî erkan katıldı. Yarın Türkiye sinemalarında vizyona girecek olan ‘Gelibolu’ belgeselinin, Çanakkale Zaferi’nin 90. yıldönümünün çeşitli etkinliklerle kutlandığı şu günlerde gösterilmesi, bir yandan kutlamalara zenginlik kazandırırken diğer yandan ‘savaş’a başka bir pencereden bakma fırsatı da sunuyor. Belgesel, bugüne kadar Çanakkale Savaşları ile ilgili duyduklarımızdan bir hayli farklı olarak, kahramanlık hikâyelerinden ve duygusallıktan çok, bilimsel çalışmalardan destek alan bir senaryo ile karşımıza çıkıyor. Tolga Örnek’in senaryosunu yazdığı ve yönettiği ‘Gelibolu’, titiz ve özverili bir çalışmanın ürünü. Belgeselin İngiltere Kraliyet Savaş Müzesi, Avustralya Savaş Müzesi, Yeni Zelanda Kültür Bakanlığı ve Çanakkale Deniz Müzesi’nin işbirliği ile yapılması ise çalışmanın ciddiyetini ortaya koyuyor. Yaklaşık 6 yıllık bir ön çalışmaya dayanan film için İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya, Avustralya, Yeni Zelanda ve Türkiye arşivlerinde araştırmalar yapılmış. Belgeselin belki de en dikkat çeken yönü zengin arşiv malzemesine sahip oluşu. Gerçek anı ve mektuplardan yola çıkılarak, siperdeki askerin yaşadıkları, film ve fotoğraflarla desteklenerek görsel açıdan zengin bir belgesel ortaya çıkarılmış. Meslektaşlarından farklı bir yol izleyen yönetmen Tolga Örnek, tekdüzeliği kırmak için ‘canlandırma’ sahnelerle filmlerine zenginlikler katıyor. Yönetmenin ‘Nemrut’ ve ‘Hititler’de izlediği bu yöntem, Gelibolu’da da karşımıza çıkıyor. Figüranların kullanıldığı canlandırma sahneler, ‘Gelibolu’yu benzer belgesellerden üstün kılıyor. Belgeseli teknik yönden zenginleştiren unsurlar, özellikle kullanılan görüntü, müzik ve seslendirmelerde daha da belirginleşiyor. Volker Tittel’in görüntüleri oldukça canlı; helikopter çekimlerinde, yakın planlarda ve gölge-ışık yayılımında, kadraja iyi kareler yerleştirdiğini söyleyebiliriz. Ünlü oyuncu Jeremy Irons ve Zafer Ergin’in seslendirmeleri bir yana, Demir Demirkan’ın yaptığı müzik, belgeseli zenginleştiren diğer bir öğe olmuş. Tolga Örnek belgesele çok iyi hazırlanmış. Çanakkale gibi birçok ulusu yakından ilgilendiren bir konuda yerli-yabancı pek çok kaynak kullanmış. Savaş ile ilgili sansasyonel gelebilecek, hurafe sayılabilecek bilgilerden, abartılı rakamlardan ve özellikle de ‘hamasetten’ kaçınmış. Sinema izleyicisi sıkıcı bulabilir ‘Gelibolu’ belgeselinin eksikleri ve eleştirilecek yanları da yok değil. Tolga Örnek’in tarzının bizdeki bildik belgeselcilerden farklı olduğu kesin. Objektif bir yerde durma gayreti de hemen anlaşılıyor. Gelibolu için ‘Bu filmde düşman savaşın kendisi.’ diyerek kendini daha bir üst söylemin içinde tuttuğunu da görüyoruz. Savaşı yeryüzünde hangi ulus sevmiştir ki? Ama ‘düşman’ gelip topraklarınızı işgal etmeye kalkışıyorsa savunma yapmak da en doğal hak olarak ortaya çıkıyor. Türk halkı için binlerce şehit verilerek yapılan bu dünyada eşine rastlanmayacak savunma, gerçek anlamda bir zaferdir. Olay, savaş olmaktan çıkıp ‘onur’ mücadelesine dönüşmüştür artık. Tolga Örnek belki tam böyle hassas bir alanda gezinirken, ‘ne için savaşmaya geldiğini dahi bilmeyen’ Anzak askerlerinin anılarından faydalanarak savaşın anlamsızlığına değiniyor. Bu yüzden, Çanakkale Zaferi’ne destansı bir gözle bakan Türk halkına ‘Gelibolu’, pek ‘sıcak’ bir film gibi gelmeyecektir. Belgeselde Türk tarihçilerin görüşlerine yer verilmemesi ve Türklerin düzenli anılar bırakmaması yüzünden ağırlıklı olarak Anzak askerlerinin hatıratlarının esas alınması, ‘Gelibolu’nun daha ilk elden eleştirileceği noktalar gibi gözüküyor. Türkiye’de az sayıdaki bilinçli belgesel izleyicisi bir yana, biraz da gereksiz uzatmalarla 2 saati bulan ‘Gelibolu, sıradan film izleyicilerine sıkıcı gelebilir. Geçişlerdeki kopukluklar ve planların birçok kez tekrarlaması ise filmin en büyük dezavantajı olarak karşımıza çıkıyor. Bütün bunlara rağmen yine de belgesel, Çanakkale Savaşları’na şimdiye kadar belki de ihmal edilen ‘insani’ bakış açısından yaklaşıyor. Galiba belgesel, en çok okullarda bu konuyu anlatmakta güçlük çeken tarih öğretmenlerinin işine yarayacak. Çünkü sinemadan çıktığınızda, Çanakkale Savaşları hakkında hiç de azımsanmayacak bilgiye sahip oluyorsunuz. Türkiye’de yarın gösterime girecek olan ‘Gelibolu’, 13 Nisan’da Londra Imperial War Museum’da, 18 Nisan’da Yeni Zelanda Kültür Bakanlığı’nın üstlendiği ve Başbakan’ın katılımının beklendiği Ulusal Müze’de, 21 Nisan’da Avustralya’da War Memorial’ın 90. yıl anma törenleri kapsamında gösterilecek; 6 Haziran’da ise ABD’ de özel gösterimi yapılacak. Haber: Fatih Selvi Kaynak: Zaman