BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Sarin gazı iddiası... O savcı konuştu

Eren Erdem'in "sarin gazı" iddialarına konu olan soruşturmanın iddianamesini hazırlayan Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekili Arıkan yazılı açıklama yaptı.

Abone ol

Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Arıkan, CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem'in gündeme getirdiği "sarin gazı" iddialarıyla ilgili davaya ilişkin basında çıkan bazı haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirtti.

Arıkan bu iddialarla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve kurumlarının uluslararası kamuoyunda zor durumda bırakılmaya çalışıldığını bildirdi.

Mehmet Arıkan, yaptığı yazılı açıklamada, 22-23 Ekim ve 17-18 Aralık'ta bazı basın ve yayın organlarında, soruşturmasını yaptığı ve bir kısım şüpheliler hakkında kamu davası açılan evrakla ilgili gerçek dışı, dosya içeriğine uymayan iddialar bulunduğu için kamuoyunu bilgilendirmeye gerek duyulduğunu kaydetti.

Arıkan, istihbarat birimleri tarafından Adana İl Emniyet Müdürlüğüne gönderilen 15 Mayıs 2013 tarihli yazıda, terör örgütü El Kaide ile bağlantılı olduğu düşünülen yabancı uyruklu bir kişinin, Hatay'a gelip bazı kişilerle görüştüğü, bir kısım kimyasal maddeleri temin etmeye çalıştığı ihbarı üzerine Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca 16 Mayıs 2013'te soruşturma başlatıldığını hatırlattı.

"Herhangi bir kimyasal madde ele geçirilememiştir"

Teknik takip ve iletişimin tespiti çalışmalarında, ihbar yazısında da belirtildiği gibi yabancı uyruklu şüphelinin, diğer şüpheliler ile irtibata geçerek temin etmeye çalıştığı 6 çeşit kimyasal maddeden alınıp satılması yasal izne bağlı 2 çeşidini İstanbul'da faaliyet gösteren ve hakkında kamu davası açılan şahıstan gayrimeşru yollardan tedarik etmek istediğini aktaran Arıkan, şu bilgileri verdi:

"Şüpheliler tarafından bu maddelerin temini ile ilgili fikri sorulan ve hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilen Çukurova Üniversitesinde öğretim görevlisi olan şahsın, bu 6 çeşit kimyasal maddelerin uygun bir ortamda ve şekilde bir araya getirilmesinden kimyasal silah oluşturulabileceği, bu maddeleri arayan yabancı uyruklu kişinin kötü niyetli olabileceği yönünde uyarılarına rağmen, haklarında kamu davası açılan şahıslar tarafından sadece para kazanmak amacıyla araştırmaya devam edildiği tespit edilmiştir. Bu kapsamda 28 Mayıs 2013'te yapılan operasyon sırasında gözaltına alınan 13 şüpheliden 7'si serbest bırakılmış, tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edilen 6 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 1 şüpheli ise adli kontrol kararı ile serbest bırakılmıştır. Daha sonra toplanan delillerin değerlendirilmesi sonucunda, yabancı uyruklu şüpheli dışındaki diğer şüphelilerin mahkemece tahliyelerine karar verildiği anlaşılmıştır. İddianamenin düzenlendiği 22 Temmuz 2013'te sadece yabancı uyruklu şüpheli tutuklu kalmış ve dava tutuklu olarak açılmıştır. Soruşturma sırasında şüphelilerin, temin etmeye çalıştığı kimyasal maddelerden herhangi birinin numunesini dahi temin edemedikleri anlaşılmış, yapılan aramalarda da elle çizilmiş bazı düzenek ve krokiler, az miktarda antifriz ve belgeler dışında herhangi bir kimyasal madde ele geçirilememiştir."

Arıkan, buna rağmen şüpheliler arasındaki telefon görüşmeleri ve aramalarda ele geçirilen kısıtlı sayıdaki delillerin, kamu davası açılması için yeterli olduğu düşünülerek yabancı uyruklu şüpheli hakkında "silahlı terör örgütlerine silah sağlamaya teşebbüs" ve "silahlı terör örgütüne üye olma", diğer 5 şüpheli hakkında ise "silahlı terör örgütlerine silah sağlamaya teşebbüs" suçlarından 22 Temmuz 2013'te dava açıldığını anımsattı.

Açılan kamu davasında yargılamanın Adana 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/29 esas sayılı dosyasında devam ettiğini ve duruşmanın 29 Aralık'a ertelendiğini aktaran Arıkan, şunları kaydetti:

"Bu açıklamalar ışığında iddialara konu haberlere dayanak teşkil eden Adana Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2013/351 numaralı soruşturma dosyasında, hiçbir şekilde şüpheliler ile herhangi bir kamu kurumu veya kamu görevlilerinin irtibatlı olduklarına dair herhangi bir bilgi ve delilin bulunmadığı, bu bağlamda MKE gibi bir kurumun bu işlere aracılık ettiği, ticareti ve bulundurulması yasal izne bağlı bu kimyasal maddelerin bu kurumdan temin edildiği iddialarının tamamen gerçek dışı olduğu, aksine şüphelilerin temin etmeye çalıştıkları kimyasal maddelerin MKE'nin bilgisi ve izni dışında İstanbul ilinden alınmaya çalışıldığı ve şüpheliler arasında, yakalandıkları takdirde başlarının belaya gireceğine dair konuşmaların geçtiği ancak bu konuşmaların çarpıtılarak ilgili kurumun bu konuda bilgisi varmış gibi bir algı yaratılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı olarak, 'söz konusu haberlerde dönemin Adalet Bakanı olduğu' iddia edilen Sayın Bekir Bozdağ ile herhangi bir görüşmem olmamıştır. O dönemde Adalet Bakanı da olmayan Sayın Bekir Bozdağ ile herhangi bir ortamda karşılaşmadım, tanışmadım ve telefon görüşmesi dahi yapmadım. O tarihte Sayın Bekir Bozdağ'ın Adalet Bakanı olmadığı basit bir araştırma ile anlaşılabilecekken bu bile yapılmadan, soruşturmayı yürüten şahsımı Ankara'ya çağırarak soruşturmanın kapatılması ve İslam'i motifli terör örgütlerine operasyon yapmadan önce bilgi vermem gerektiğine ilişkin talimat verdiği iddiaları tamamen gerçek dışı ve maksatlıdır."

Olayın örtbas edildiği iddialarının aksine soruşturma titizlikle yürütüldü"

Davanın kapatıldığı ve olayın örtbas edildiği iddialarının aksine, soruşturmanın titizlikle yapıldığına dikkati çeken Arıkan, "Kimyasal silah elde edilme ihtimali bulunduğu belirtilen maddelerden herhangi birinin numunesi dahi elde edilmemesine rağmen, şüphelilerin telefon görüşmeleri, kimyasal maddeleri temin etme konusundaki çalışmaları ve elde edilen diğer bilgi ve belgeler gereğince hazırlık hareketleri olarak da değerlendirilebilecek olaylar, işin hassasiyeti nedeniyle teşebbüs olarak değerlendirilip, takdir mahkemeye bırakılarak şüpheliler hakkında 'silahlı terör örgütlerine silah sağlamaya teşebbüs’ suçundan kamu davası açılmıştır" ifadesini kullandı.

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kimyasal silah üretilmesine müsaade etmeyecek"

Arıkan, soruşturma evrakını incelemeyen, iddianameyi okuma zahmetinde bulunmayan ve iddianamenin kaç sayfa olduğunu dahi bilmeyen kişilerin ön yargılı şekilde yazılı ve görsel basında bu konuda değerlendirmelerde bulunmaları ve olmayan olayları varmış gibi göstermelerinin iyi niyetle izah edilemeyeceğini belirterek, şu ifadelere yer verdi:

"Soruşturma sonucunda şüpheliler tarafından temin edilmeye çalışılan ve kimyasal gaz yapımında kullanılabileceği düşünülen maddelerden hiçbirinin numunesinin dahi ele geçirilememesine rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sarin gazı üreterek terör örgütlerine verdiği, sarin gazı üretilmesi için gereken kimyasal maddelerin Türkiye'den temin edildiği ya da yurt dışından getirilen kimyasal maddelerin Türkiye üzerinden geçirildiği iddialarının, ülke olarak kritik süreçlerden geçtiğimiz bu günlerde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve onun saygın kurumlarını uluslararası kamuoyunda zor durumda bırakma ve insanlık suçu işlemiş gibi bir algı oluşturma kötü niyetlerini ortaya koyduğu şüphesizdir. Bu soruşturmadaki olaylar ile ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurumları arasında bir kavga olduğu ve yargı organının işleyişinin yürütme organı tarafından engellendiği veya yönlendirildiği algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bunun aksine, olayın meydana çıkarılmasında ve sonuçlandırılmasında istihbarat birimleri, kolluk kuvvetleri ve yargı organları uyumlu ve birlikte çalışma yürütmüşlerdir. Soruşturma evrakı tarafımıza verilmesinden itibaren soruşturma evrakının safahatı, yapılan işlemler ve düzenlenen iddianame dikkatlice incelendiğinde, bu dosyanın bir utanç vesilesi değil, aksine bir yüz akı olarak değerlendirileceği kuşkusuzdur. Netice olarak bu soruşturma göstermektedir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hangi tür terör örgütü olursa olsun hiçbir terör örgütüne yardım etmediği gibi, kendi toprakları ve adı kullanılarak terör örgütlerine yardım edilmesine, kim olursa olsun yine kendi toprakları üzerinde ve kendi imkanları kullanılarak büyük bir insanlık suçu ve ayıbı olan kimyasal silah üretilmesine müsaade etmeyecek, bırakın kimyasal silah üretilmesini, kimyasal silah üretilebilecek maddelerin temin edilmesi hususundaki düşünce ve dedikodulara dahi müsaade etmeyerek üzerine düşen büyük ve önder devlet olma görevini yerine getirecektir."

Arıkan, iddialara ilişkin haber yayınlayan bazı gazetelere, 28 Ekim'de tekzip yazısı göndermişti.

"Sarin gazı" iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında Suriye uyruklu Hytham Qassap tutuklanmış, 30 Ekim 2013'teki ilk duruşmada tahliye edilmişti. Sanıklar Hytham Qassap, Raif Ay, Bekir Karaoğlan, Halit Usta, Halit Ünalkaya ve İbrahim Akça'nın, Adana 9. Ağır Ceza Mahkemesinde 29 Aralık'ta tutuksuz yargılanmalarına devam edilecek. 

CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem'in, Rus televizyonu RT'de yer alan "sarin gazı" iddiaları üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı resen soruşturma başlatmıştı.