Yeni Şafak gazetesi yazarı Salih Tuna, Mustafa Sarıgül'ün CHP'ye dönüşüne ilişkin ilginç bir yazı yazdı.
Abone olSiyaset gündemini bir süredir meşgul eden Mustafa Sarıgül'ün CHP'ye geçişi artık kesin gibi.
Sarıgül'ün dünkü 29 Ekim kutlamaları sırasında geçişin Kasım ayında olacağı sinyali vermesi ise anlaşmanın sağlandığı şeklinde yorumlandı.
Peki Sarıgül'ün CHP'ye yeniden kabul edilmesinin ardından ne var? CHP sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için güçlü bir aday mı arıyor yoksa hesaplar daha karmaşık mı?
Bu kritik soruların yanıtını Yeni Şafak si yazarı Salih Tuna bugünkü köşesinden verdi. Bugün "Utanmaz adam, Sarıgül ve Kılıçdaroğlu" başlıklı bir yazı yazan Tuna, köşesinden Kılıçdaroğlu'nu Oğuz Aral'ın unutulmaz çizgi roman kahramanı Utanmaz Adama benzetti.
Benzetmenin mizahı sizi yanıltmasın Tuna satır aralarında Sarıgül'ün dönüşünün ardındaki büyük pazarlığı da yazdı.
İşte o yazı...
Üç ayrı karakter; biri, Oğuz Aral'ın unutulmaz çizgi roman kahramanı, diğer ikisi elbette çok farklı, her şeyden evvel insan.
Biri, Utanmaz Adam.
Diğeri, Mustafa Sarıgül.
Öteki, Kemal Kılıçdaroğlu.
Utanmaz Adam'ın arkasında Oğuz Aral gibi çok sağlam bir çizer vardı. Sarıgül'ün arkasında koskoca İstanbul sermayesi var.
Gelgelelim...
Kılıçdaroğu'nun arkasında şu sıralar kim var, tastamam belli değil.
Malumunuz, CHP'ye genel başkan olurken arkasında taş gibi medya vardı. Hatta 'Gandi Kemal' heyulası oluşturmuşlardı.
Kılıçdaroğlu birden eskidi mi nedir, aynı medya İstanbul sermayesiyle senkronize biçimde Sarıgül'ün arkasına geçti.
Ne diyelim, vatan sağ olsun.
Arkasının boşaldığını fark eden Sayın Kılıçdaroğlu da boş durmuyor tabii. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone'yi arkasına almaya çalışıyor.
Alabilir mi alamaz mı, valla şimdiden kestirmek zor. Bu biraz da yeteneklerine bağlı.
....Lakin şuncağızı da inkâr edemeyiz: Daha önce yapamayacağı söylenen ABD ziyaretini artık yapacağı söyleniyor.
Demek ki bizim antiemperyalist Gandi Kemal'imizin Ricciardone'yle iki buçuk saat baş başa görüşmesi ilk meyvesini vermeye başladı.
Vatana millete hayırlı olsun.
ABD ziyareti deyip geçmeyin. Sarıgül networku günlerdir bunun propagandasını yapıyordu.
SARIGÜL ABD KAPISINI AÇTI
Kılıçdaroğlu'nu muhatap alacak kimse bulunamadığı için ABD ziyareti yapamadığı ama Sarıgül'ün ABD'de yollarının gözlendiği söylenmiyor muydu?
Tamam işte, ben de onu diyorum.
Kılıçdaroğlu, Sarıgül'ü CHP'ye kabul etmenin karşılığında mı ABD ziyaretini kopardı, orasını bilemem.
Benim bildiğim şu: 'Ben gelmem, davet beklerim...' diyen Sarıgül'ü, ABD Büyükelçisiyle yaptığı mezkur görüşmenin ardından açık seçik bir şekilde CHP'ye davet etti.
E tabii kolay değildi.
'Dosya siyaseti yapacağım, yolsuzluk yapanın ümüğünü sıkacağım' yollu çıkışlarla siyasi arenada kendine yer edinmeye çalışan bir insan evladının, yolsuzluk dosyası nedeniyle partisinden ihraç edilen bir insan evladını (genel başkanı olduğu partiye) kabul etmesi öyle kendiliğinden olacak bir şey değildi...
İKİ DAKİKADA DONUNU ELİNE VERİRDİ
Salih Tuna, Kılıçdaroğlu'nu ünlü çizgi kahraman Utanmaz Adama benzetirken de bir hayli ilginç bir dil kullandı.
İşte o satırlar...
...Utanmaz Adam'ın adı Şeref Haktanır'dı.
Çok şerefsiz bir adamdı ama sevimliydi. Hinoğlu hindi, mafyanın iflahını keserdi.
Sözgelimi, Ricciardone'yle görüşmüş olsaydı, Zübükzade İbraam Bey'den mülhem söyleyecek olursak, 2 dakikada donunu eline verirdi.
Paranın da alemin de dibini bulurdu. En felaket maceradan bir yolunu bulur (yarı çıplak da olsa) sıyrılmasını bilirdi.
Arkadaşı (yeni yetme zıpırların deyimiyle, pampası) Korna'yı da piyasa yapmak için sonuna kadar kullanırdı.
KILIÇDAROĞLU'NUN FANTAZİSİ
...Utanmaz Adam acayip fanteziler peşinde koşardı.
Yine benzetmek gibi olmasın ama Kılıçdaroğlu da dün çok ilginç bir fantezisini (bilinçaltını mı deseydik) dile getirdi. T.C. Başbakanı hakkında, 'Dolmabahçe'de oturup Kadıköy'den gelen kadınları dikizliyor...' dedi.
Kılıçdaroğlu ve Sarıgül'ün aynı parti çatısı altında buluşacakları muhakkak.
Kim kimin Korna'sı olacak orasını bilemem. ABD'ye bir gidip dönsünler bakalım 'nolecak?'
E'ee bu arada Gürsel Tekin dostumuza ne kaldı?
Pardon, ama 'vanki de vanki' mi yani?